Doç. Dr. Fethi Güngör’ün Diriliş Postası’ndaki yazısı….
Müslümanların düşünce sorunlarına çözüm üretebilmek için yetmiş yıldır yoğun çabalar ortaya koyan büyük mütefekkir Cevdet Said beş yıldır ‘Suriyeli misafir’ olarak İstanbul Beykoz’da ikamet etmektedir. Üstat, büyük kısmına mütercimi olarak iştirak ettiğim yüze yakın sohbet ve konferansında Kur’an-ı Kerim’in insanlığı aydınlığa çağıran diriltici mesajlarını izah edebilmek için coşkulu, samimi ve derinlikli sunumlar yapmış olup bunlardan birkaçını özetleyerek sizlerle de paylaşmıştım.
Üstadın bu sohbetleri yanında bir de tüm dünyadan katılımın olduğu haftalık canlı internet dersleri devam etmektedir. Ancak bugüne değin Türkiye kamuoyunu bu ıslah çabasından haberdar etme fırsatımız olmadı. Diriliş Postası Genel Müdürü Orhan Pekçetin kardeşim üstadı gazetede her hafta yazmaya davet edince -özellikle bu internet derslerini özetle de olsa yazıya aktarmak için bir fırsat kabul ederek- teklifi memnuniyetle kendisine ilettim. Üstat teklifimizi oğlunun yardımcı olması şartıyla kabul etti. Sağ olsun Cevdet Said’in büyük oğlu Saad Bey ders ve sohbetlerin yazıya aktarılmasında ve Arapça metnin özetlenerek bir kısa makale formatında düzenlenmesinde yardımcı olma sözü verdi. Ben de Türkçeye çeviri görevini üstlendim. Böylece Diriliş Postası özgün bir çalışmaya daha imza atmış oldu.
Beş yıldır Beykoz’da mülteci konuk olarak yaşayan üstat Cevdet Said’i, bundan böyle cuma günleri yayımlanacak köşe yazıları sayesinde fikir dünyamızda onur konuğu olarak ağırlayacağız inşaAllah.
Yetmiş Yıllık Fikrî Birikimden İstifade Edebilmek
10 Şubat 1931’de Suriye’nin Kuneytıra bölgesinde Golan tepelerinin eteğinde yer alan Çerkes köylerinden Bi’ru Acem’de dünyaya gelen Jaoudat Mohamad (Cewdet Muhammed), orta öğrenim düzeyinde intisap ettiği Ezher Üniversitesi’nin Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nden mezun oldu. “Cevdet Said” adıyla tanınan üstat, Hafız Esad döneminde ve öncesinde 5 kez tutuklandı, toplam 7 yıl hapis yattı, sonunda öğretmenlik görevinden uzaklaştırıldı. Bunun üzerine köyüne dönen üstat, bir merkep satın alarak dağdan odun toplamaya başladı. Daha sonra arıcılık yaparak ailesinin geçimini sağladı. Suriye’de devam eden iç savaş sebebiyle köyünü ve ülkesini terk etmek zorunda kalana kadar, kardeşiyle birlikte süt inekçiliği yaptı. Suriye’deki savaşın köyüne kadar ulaşması üzerine Aralık 2012’de yakınlarıyla birlikte Türkiye’ye hicret etti.
İlk hapse düştüğü 1959 yılından bugüne kadar on müstakil kitap ve yüzlerce makale yazdı, dünyanın çeşitli yerlerinde yüzlerce konferans verdi. Bunların bir kısmı şahsi sitesinden paylaşılmaktadır (1).
Üstad Cevdet Said’in Arapça telif ve derleme eserlerini -ilgilenenlerin istifadesi için- şu şekilde sıralamak mümkündür (2):
|
Arapça adı |
Transkripsiyonu |
İngilizce adı |
Türkçe karşılığı |
1 |
مذهب ابن آدم الأول، أو مشكلة العنف في العمل الإسلامي |
Mezhebu İbn Âdem el-Ewwel ew Muşkiletu’l-Unf fi’l-Ameli’l-İslamî |
The Conduct of the First Son of Adam, or the Problem of Violence in the Islamic Work |
Âdem’in İlk Oğlunun |
2 |
العمل، قدرة وإرادة |
al-‘Amel Kudra we İrade |
Work, Capability and Will |
Kudret ve İrade: |
3 |
اقرأ وربك الأكرم |
İkra’ we Rabbuke’l-Ekram |
Read and Your Lord is the Most Generous |
Sonsuz Kerem Sahibi Rabbinin Adıyla OKU |
4 |
الدين والقانون |
ed-Dînu we’l-Kânûn |
Low and Religion |
Din ve Hukuk |
5 |
رياح التغيير |
Riyâhu’t-Tağyîr |
Winds of Change |
Değişim Rüzgârları
|
6 |
كن كابن آدم |
Kun kebni Âdem |
Be Like Adam’s Son |
Âdem’in Oğlu Gibi Ol |
7 |
حتى يغيروا ما بأنفسهم |
Hattâ Yuğayyirû mâ biEnfusihim |
Until They Change What is Within Themselves |
Kendilerini |
8 |
لم هذا الرعب كله من الإسلام |
Lime Hâze’r-Ru’bu Kulluhû mine’l-İslâm? (Keyfe Bede’el-Hawf?!) |
Why All This Fear of Islam |
İslam’dan Bu Kadar Korku Niye? |
9 |
الإنسان حين يكون كلاً وحين يكون عدلاً |
el-İnsan hîne Yekûnu Kellen |
The Human When He a Burden and When He is Just |
Sorunun veya Çözümün Kaynağı Olarak |
10 |
فقدان التوازن الاجتماعي |
Fiqdânu’t-Tewâzun el-İctimâ’î |
Losing Social Balance |
Toplumsal Dengenin |
11 |
العبودية المختارة |
el-Ubûdiyyetu’l-Muhtâre |
Discourse on Voluntary Servitude |
Takdim Yazıları-1 |
12 |
أيها المحلفون! الله لا الملك |
Eyyuhe’l-Muhallefûn! Allah, lâ el-Melik |
Oh Jury: God, Not the King |
Takdim Yazıları-2 |
13 |
– |
Qur’an’ım Adıghabzece yi Mehane |
The Preface to the Translation of Quran into Circassian Language |
Takdim Yazıları-3 |
14 |
مجموعة مقالات نشرت في مجلة “المجلة” |
Makâlâtu Cevdet Saîd |
Articles for Jawdat Said |
Makaleler |
15 |
الهجرة إلى الإسلام، حول العالم الفكري لجودت سعيد (محمود إبراهيم ( |
el-Hicra ile’l-İslâm: Hawle’l-Âlemi’l-Fikrî li Cewdet Sa’îd |
The Immigration Towards Islam, about the intellectual world of Jawdat Said, 1995 |
İslam’a Hicret: |
Üstat Cevdet Said’in Türk dilinde yayımlanan ilk ve son eseri şunlardır:
Bireysel ve Toplumsal Değişimin Yasaları, İnsan Yayınları, 1984.
İslam’dan Neden Korkuyorlar? (Korku Nasıl Başladı?), Beyan Yayınları, 2016.
Cevdet Said’in Pınar Yayınları’ndan çıkan eserleri de şunlardır (3):
Âdem’in Oğlu Habil Gibi Ol/ Yeni Bir Kimliğin İnşası
Güç, İrade, Eylem
Değişim Rüzgârları
Din ve Hukuk
Oku; Kerem Sahibi Yaratan Rabbinin Adıyla
Âdemoğlunun İlk Mezhebi/ İslam ve Şiddet Üzerine
Bir Çıkış Yolu (Makaleler-I)
Değişimin Şartları (Makaleler-II)
Düşüncede Yenilenme (Söyleşiler)
İlme ve Barışa Çağıran Cevdet Said’in Sesini Duymak
Kur’an’ın diriltici hidayetini bütün insanlara ulaştırabilmek ve insanlığın hak ve adalet temelinde huzurlu bir hayat sürmesi için altmış beş yıldır fikir üretmeye devam eden Cevdet Said’in derin analizlerinden yeterince istifade ettiğimiz söylenemez.
Cezayirli Malik b. Nebi’nin Pakistanlı Muhammed İkbal ve Türkiyeli Celal Nuri’den çok etkilendiğini yeri geldikçe ifade eden Cevdet Said, Şeyhülislam Mustafa Sabri, vekili Zâhid Kevserî, Ebu’l-Hasan en-Nedvî gibi tarihi şahsiyetlerle yüz yüze görüşmüş, sohbetlerine iştirak etmiştir.
Samimi, mütevazı ve hasbi bir karaktere sahip Cevdet Said’in dünyalığa tamah etmeden hayatını sade bir köylü olarak geçirmesi, uzun yıllar arıcılık yaparak ve inek besleyerek geçimini alnının teriyle temin etmesi, birçok dile çevrilmiş eserlerinden asla telif ücreti kabul etmemesi ve Kur’an’ın yüce hakikatlerini insanlara izah etme karşılığında bir bedel talep etmeyi doğru bulmaması onun eserleri ve düşünceleri kadar dikkate şayan bir yönüdür.
Bireyi, aileyi, toplumu, devletleri ve bütün âlemi daha iyi hâle getirmek için yeryüzüne halife olarak atanan âdemoğlunun neler yapması gerektiğini irdeleyen Cevdet Said’in düşünce dünyasını belirleyen âyetlerin başında değişimin yasasını açıklayan şu âyet-i kerime yer almaktadır:
“… Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez…” (Ra’d, 13:11).
İnsanlığı ilim ve barış temelinde birlikte yaşamaya davet eden bir mütefekkir olan Cevdet Said, insanlar kendi davranışlarını ve hayat tarzlarını değiştirmediği müddetçe Allah’ın onların durumlarını değiştirmeyeceğini, bireysel ve toplumsal değişimin zor ve silah kullanarak değil bilakis bilgi, sevgi ve dine davet yöntemiyle gerçekleştirilebileceğini savunmaktadır.
Zalim Yöneticiye Hak Sözü Hatırlatabilmek
Üstadın fikir ve yaklaşımlarına örnek teşkil etmesi açısından, Tsey Ramadan’ın Rusçadan Türkçeye çevrilen ve Cevdet Said’i tanıtan bir makalesini burada özetlemekte yarar görüyorum (4):
Cevdet Said adaleti ve düzeni ihya etmek için şiddete başvurmayı tasvip etmemektedir. O mücadelesinde ilmini, irfanını, imanını kullanmaktadır. Ona göre hakikat her zaman -muhatabın hoşuna gitmese bile- dile getirilmelidir. Bu prensip onun hayatının düsturu olmuştur. Bunun da bedelini ağır ödemiş, defalarca hapse atılmıştır.
Ona göre, imanın ulaştırmak istediği en önemli hedef adaletin hâkimiyetidir. Adalet temel bir kanundur, onu ne bir devlet ne de bir yönetici çiğneyebilir.
“Sözde demokratik Batı toplumu BM’yi (ve veto hakkını) icat ediyor. Ama adalet onların da üzerindedir.” diyen Cevdet Said Batı’nın tutumunu şu hadisi şerifle izah etmektedir: “Sizden öncekiler, şu yüzden helak oldular, onlar şerefli bir kimse hırsızlık yaptığı zaman hırsızı serbest bırakırlar, güçsüz bir kimse hırsızlık yapınca da ona ceza uygularlardı.” (Buhari ve Müslim).
İnsani hayat tarzının ve düşüncesinin yeniden inşasından bahsederken Cevdet Said, din adamlarının bu görevi eda esnasında sorunların sadece yapıcı sonuca bağlanmasına dikkat çeker. Bireyin hayatının yalan, şiddet gibi yıkıcı esaslara dayanarak ıslah edilmesi mümkün değildir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için hakikati dile getirmek, insanları bilinçlendirmek, onları karşılıklı yardımlaşmaya çağırmak gerekir.
Cevdet Said’e göre bir makama hak ettiği için değil de güç sahibi olduğundan dolayı zorla gelen yöneticiye güç kullanarak değil hak ve adil söz ile karşı koymak gerekir. Onun yüzüne şöyle demek icap eder: Sen haksızsın, yaptığın davranış da hak üzere değildir. Tabii ki söylediğimiz sözlerin yükümlülüğünü de üstlenmemiz ve davamızdan ölüm tehdidi bile olsa vazgeçmememiz gerekir.
Üstada göre adaletsiz yöneticiye güç ile değil hak söz ile karşı koymak tercih edilebilecek en iyi ve en zararsız tavırdır. Zira zalim bir devlet yöneticisinin yüzüne bütün halk kendisinin haksız olduğunu söylese, onun herkesi öldürecek hâli yoktur. Fakat yöneticiye karşı güç kullanılırsa bu hareket binlerce vatandaşın hayatına mâl olabilir.
Cevdet Said adalet ve toplumun ıslahı hakkında söz ederken şu gerçeği ortaya koymaktadır: Bu göreve girişen bazen davası uğrunda sürgün edilme, eziyet görme gibi bedeller ödemek mecburiyetinde kalabilir, ama bunlar davasından vazgeçmesine kesinlikle sebep olmamalıdır.
Doğruluk güvene ve itimada yol açar. Güven ve itimat ise insani bütün ilişkilerde esas olandır. Hak sahibi hiçbir şeyden korkmaz. İnsanlara karşı sonuna kadar açık olduğundan ve gizleyecek bir şeyi bulunmadığından hiçbir zaman münafıklık yapmaz. Fakat haksız ve yalancı ise her zaman birilerinden, bir şeylerden korkar. Haksız yönü ve yalanı ortaya çıkacak diye hep endişe içinde olur.
Dünyayı değiştirmeden ilk önce kendimizi değiştirmemiz gerekir. Eksik yönlerimizi tekâmül ettirmemiz icap eder. Fakat kendisi dürüst olmadığı takdirde başkalarını ıslah etmeye kalkışan kibirli olur, problemlere yol açar. Ama bütün yanlış davranışlardan kendinde hata arayan her zaman maneviyatta ilerleme gösterir. Nitekim suçu başkalarına atma Kur’ani bir yöntem değildir.
İkna etme konusunda baskı yapan ve güç kullananlar genellikle iman ve akıl gücüne sahip olmayanlardır. Bu hakikatin ilk örneğini Âdem (as)’ın oğullarını, Kabil ve Habil teşkil etmektedir…
Cevdet Said eserlerinde ve verdiği derslerde sıklıkla kökleşmiş haksız ve adaletsiz hayat tarzına dikkat çekmektedir. Zalim bir yönetici veya güç sahibi biri bu bozuk sistemi eleştirenlerin takibata uğratılmasını, hapse atılmalarını veya onlara karşı kaba güç kullanılmasını emredebilir. Bu meyanda emir alanlara Cevdet Said şöyle seslenmektedir:
“Ey insanoğlu! Sen, sahibi nereye çevirirse oraya dönen, tetiğe basınca ateş alan bir silah değilsin! Sen bir insansın ve yaptığın işlerin hesabını Allah katında vereceksin. Başkasının sana emir vermiş olması işlediğin cinayetlerin mesuliyetini senin üzerinden kaldırmaz. Sana ancak adaletten yana olmak yaraşır.” (4).
Eserlerinde ve hitabelerinde ilme, barışa, şiddetten kaçınmaya, bireyin ve toplumun ikna yöntemiyle ıslahına, kâinat ve Kur’an âyetlerinin tefekkürüne, tarihten ders almaya ve Allah’ın tabiata ve topluma koymuş olduğu yasalara uygun davranmaya davet eden üstat Cevdet Said’in Diriliş Postası’nda yayımlanacak köşe yazılarından hep birlikte istifade edebilmek duasıyla…
Kaynaklar:
(1) https://www.facebook.com/jawdat.said, 01.05.2017.
(2) https://jawdatsaid.net, 01.05.2017.
(3) http://www.pinaryayinlari.com/cevdet-said-tum-kitaplari-c41.html, 01.05.2017.
(4) Tsey, Ramadan; “İlme ve Barışa Çağıran Cevdet Sait”, http://www.adigeyaislam.com/tr/files/index.php?page=showarticle&articleID=69, 01.05.2017.