Mehmet Muzaffer’in kahramanlık hikayesi hakkında bir kitap yazan ve çekilen fotoğrafı “Bedeli Çanakkale’de Kanla Ödenecektir” adını verdiği kitabında yayımlayan Saraçoğlu Yayınları Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda araştırmacı yazar Metin Soylu, kanlı zarfın peşine düştü. Çanakkale Harbinde komutanları tarafından lastik almakla görevlendirilen; ancak ödenek olmadığı için Yahudi tüccara “Bedeli Çanakkale’de kanla ödenecektir” yazılı para veren Yüzbaşı Mehmet Muzaffer’in kendi kanıyla yazdığı tarihi zarfın kaybolduğu ortaya çıktı.
Çanakkale, toprakları binlerce şehidin kanıyla sulanmış bir büyük destanın yazıldığı yer olarak gözüküyor. Bu büyük zaferin üzerinden 100 yıl geçerken, Mehmetçiğin dillere destan kahramanlığı dünya tarihine “Çanakkale geçilmez” yazdı.
O sayısız kahramanlardan biri olan Mehmet Muzaffer’in hikayesi ise, henüz daha Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken 1914 yılında gönüllü olarak Çanakkale Savaşına katılmasıyla başladı. 17 yaşında memleket sevdasıyla cepheden cepheye koşan Asteğmen Mehmet Muzaffer, Osmanlı Devleti’nin ödeneği kalmadığı için Yahudi tüccara verdiği sahte paranın üzerinde yazan “Bedeli Çanakkale’de kanla ödenecektir” yazısıyla savaşın sembol isimlerinden biri haline geldi.
CEPHEYE ELİ BOŞ DÖNMEK İSTEMEDİ
Günümüzde hakkında çeşitli kitaplar yazılan, hatta reklamlara konu olan Asteğmen Mehmet Muzaffer, savaşın en kanlı zamanlarında cepheye asker ve silah taşıyan kamyonların eskiyen lastiklerinin yerine yenilerinin alınması için komutanları tarafından görevlendirilerek İstanbul’a gönderilir. Savaşın şartlarından dolayı Harbiye Nazırlığı’ndan para alamayan genç Asteğmen, Karaköy’deki Yahudi tüccardan da olumsuz yanıt alınca, cepheye boş dönmemek için bir gecede çini mürekkebiyle zamanın 100 lirasına benzer bir banknot yaparak lastikleri alıp cepheye döner. Yahudi tüccar ise ilk başta paranın sahte olduğunu anlamazken, parayı Osmanlı bankasına götürdüğünde gerçeği anlar. Tüccar, paranın üzerinde fark edilmeyecek boyutta yazan “Bedeli Çanakkale’de kanla ödenecektir” yazısıyla şaşkına döner. Mehmet Muzaffer’in bu davranışı tarihe mal olurken, yaptığı kahramanlıklar dilden dile konuşulur.
BOĞAZINDAN DAMLAYAN KANLA ZARFA NE YAZDI?
Genç yaşında cepheden cepheye koşan ve başarılarıyla Yüzbaşı rütbesine ulaşan Mehmet Muzaffer, iki yıl sonra Irak Cephesinde Kut’ül Ammare savaşında İngilizlere karşı savaşır. Savaş sırasında boğazından vurulan Yüzbaşı Mehmet Muzaffer, boğazından akan kanla zarfa kanıyla ‘Kıble ne tarafta?’, ‘Bölük intikamımı alsın’ ve ‘Kelime-i Şehadet’ yazdıktan sonra 9 Nisan 1916 da şehitlik mertebesine erişir. Yüzbaşı Mehmet’in kanıyla yazdığı zarfı cephede alan 6. Ordu Komutanı Halil Paşa, zarfın askeri müzeye götürülmesi emrini verir.
GENELKURMAY, ZARFIN KAYBOLDUĞUNU BİR DİLEKÇEYLE FARK ETTİ
Zarfın nerede olduğunu merak eden Soylu, Genelkurmay’a bir dilekçe yazarak konu hakkında bilgi istedi. Aradan geçen zamanla Genelkurmay ise, Soylu’ya 13 Eylül 2011 tarihinde bir cevap yazarak tarihi zarfın kaybolduğu yanıtını verdi. Genelkurmay, Metin Soylu’nun tarihi mirası merak etmesi ve kaybolduğunun ortaya çıkarmasıyla, belgenin peşine düşerek bir araştırma başlattı.ECDAT YADİGARI TARİHİ MİRAS BULUNAMIYOR
Genelkurmay Başkanlığı’nın 4 yıldır başlattığı inceleme herhangi bir sonuç vermedi. Araştırmaları sonucu kanlı zarfın kaybolduğunu öğrenen Metin Soylu ise, şanlı zaferin yüzüncü yılında tarihi mirasın bulunmaması nedeniyle Genelkurmay’a tepki gösterdi.
Soylu, kanlı zarfın o dönemde Genelkurmay envanterine kayıt altına alındığını ifade ederek şöyle konuştu: “Kanlı zarfın akıbetini araştırırken, kanlı zarfın Genelkurmay Başkanlığında herhangi bir askeri müzede olmadığını fark ettim. 6. Ordu Komutanı Halil Paşa, kanlı zarfın askeri müzeye götürüldüğünü söylüyor. Bunun yanı sıra Halil Paşa’nın yaveri Yüzbaşı Selahattin menkıbesinde şöyle ifade ediyor; ‘Bu olaydan bir buçuk yıl sonra ordu komutanı Halil Paşa’ya yaver olmuştum. Grup kumandanlığı olayı bir emirle orduya bildirmiş ve bu kanlı zarfı başkumandanlığa bildirmişti. Başkumandanlık bu kanlı zarfın fotokopisini ve kumandanlık emrinin suretini bütün askeri okullara bir kahramanlık levhası olarak dağıtmıştır. Kanlı zarfın aslı şimdi askeri müzededir’ diyor. Muhtemelen bu kanlı zarfın 1940 yılına kadar akibeti korunuyor; ama sonrasında taşınırken mi kayboldu veya farklı bir sebeple mi kayboldu bunu bilemiyoruz.”