İstanbul’un fethinden önce Müslümanların son durağı Üsküdar, köklü tarihi ve barındırdığı eserler ile geçmiş ile gelecek arasında köprü kuruyor.
Mimar Sinan’ın ustalığını sanatına yansıttığı eserlerden Mihrimah Sultan Cami, Sultan Abdülaziz tarafından 1861-1865 yılları arasında mimar Sarkis Balyan’a yaptırılan Beylerbeyi Sarayı ve çok sayıda efsaneye konu olan boğazın incisi Kız Kulesi restorasyonların ardından hem yerli hem yabancı turistlerin uğrak yeri olmaya devam ediyor.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Üsküdar denilince akla kültür, tarih, doğal güzellikler ve huzurun geldiğini belirtti.
“Üsküdarımız, şairin ifadesiyle (boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği, Çamlıca’da yerdedir göklerin derinliği)” diyen Türkmen, ilçenin, İstanbul’un fethinden önce Müslümanların ana yurdu konumuna sahip bulunduğunu anımsattı.
Üsküdar’ın, Mimar Sinan’ın İstanbul’da en fazla eserinin bulunduğu ilçe olduğuna dikkati çeken Türkmen, “Üsküdar, adeta bir açık hava müzesidir. Yerin altı da üstü de çok zengindir. Dünyanın en büyük mezarlıklarından birisi olan Karacaahmet Mezarlığı, Üsküdar sınırları içerisindedir. Çamlıca tepesi, Beylerbeyi Sarayı, dünyada başka bir örneği olmayan Kız Kulesi Üsküdar sınırlarındadır. Dolayısıyla Üsküdar, herkesin gıpta ettiği, yaşamak istediği bir şehirdir” şeklinde konuştu.
“30’un üzerinde eser restore edildi”
Türkmen, Üsküdar Belediyesi olarak miras bırakılan yerlere sahip çıkmak adına, özellikle son 10 yılda bunların ihyası, restorasyonu ve yeniden amacına uygun olarak hizmete açılması noktasında ciddi gayret gösterdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Sadece belediye olarak 30’un üstünde eseri restore ederek hizmete açtık. Tabii ki Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Maliye Bakanlığının da restore ettiği yerler var. Sonuçta Üsküdar’daki bu eserlerin topluma kazandırılması, terk edilmiş o görüntüden çıkarak yeniden hizmete açılması hepimizin görevidir. Üsküdar Belediyesi olarak özellikle bu dönem, başta önemli eserlerimizden camilerimizle ilgili, Valide-i Cedi Cami, Selimiye Çiçekçi Cami başta olmak üzere restorasyonlarımızı devam ettiriyoruz. Bunların bir kısmı hizmete açıldı, bir kısmı devam ediyor. Nalçacı Ali Camisi’nin tekkesi hizmete açıldı. Çok güzel bir eser çıktı ortaya. Özbekler Tekkesi tamamlandı. Şeyh Said Efendi Tekkesi hizmete açıldı. Kartal Baba Camisi tamamlanmak üzere. Yakında onu da hizmete açacağız. İskender Baba, Sandıkçılar, Balaban tekkeleri. Üsküdar, dediğim gibi bir kültür şehri, açık hava müzesi olduğu için tekkesiyle çeşmesiyle camisiyle çok özel bir şehir.”
Üsküdar’daki bu eserleri hem restore edip hayata kazandırmak hem de buradan insanların hizmet almasını temin etmek istediklerini vurgulayan Türkmen, bunların her birinin kültür, tasavvuf merkezi olarak hizmete açıldığını dile getirdi.
Türkmen, farklı hizmetler de yürüttüklerini, yolların, kaldırımların, parkların zaten belediyecilikte var olduğunu ifade ederek “Biz farklı işler yapmak zorundayız çünkü Üsküdar, sıradan bir ilçe değil. Farklı hizmetleri fazlasıyla hak eden ve fazlasıyla yapmamız gerektiğine inandığımız bir şehir. Bize kalmış eserleri ihya edip gelecek kuşaklara aktarabilirsek o zaman başarılı olabileceğimizi düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.