Neyzenbaşı Kutbay Unutulmadı!

Etkinlikler
Ney‘e nefes veren, Sadreddin Özçimi, Arif Erdebil ve Yavuz Akalın gibi günümüz neyzenlerinin hocası, Hazreti Mevlana Anma Programlarının Neyzenbaşısı Akagündüz Kutbay, 30 yıl önce neyini üflerke...
EMOJİLE

Ney‘e nefes veren, Sadreddin Özçimi, Arif Erdebil ve Yavuz Akalın gibi günümüz neyzenlerinin hocası, Hazreti Mevlana Anma Programlarının Neyzenbaşısı Akagündüz Kutbay, 30 yıl önce neyini üflerken son nefesini verdiğinde de, bugün de musıki camiasında derin izler bıraktı.

Yeni Şafak’tan Şamil Kucur’un haberine göre,  Ney üstadlarından Akagündüz Kutbay, İsmail Usta‘nın oğlu Bahaeddin Bey ve Neyzen Mes’ud Paker‘in teşvikleriyle musıki ve ney’e yöneldi. Eyüp‘de bulunan Musıki Cemiyeti‘ne geçip; burada Yenikapı Mevlevihanesi‘nin Şeyhi olan Abdülbaki Baykara‘nın oğlu Neyzen Gavsi Baykara ile tanışarak, 1953-1956 seneleri arasında üç sene yoğun bir ney eğitimi aldı. Musıki bilgisini Radife Erten‘in ev toplantılarında ve askerlik görevi dönüşünde katıldığı Laika Karabey‘in Korosunda derinleştiren Akagündüz, Üsküdar Musıki Cemiyeti‘ndeki yoğun çalışmaları izledi.

NEYZENBAŞI VE RADYO SANATÇISI

1960 yılında artık olgun ve tanınmış bir neyzen olarak İstanbul Radyosu‘na geçen Akagündüz Kutbay, çok sayıda konser, neşriyata ve kayda Neyi ile iştirak etti. Özellikle taksim yaparken Neyinden çıkardığı kuvvetli, ama o ölçüde de lirik dem sesler ile dikkat çeken Akagündüz, 1970’li yıllarda açılan İ.T.Ü Klasik Türk Müziği Konservatuarına hoca olarak girdi. Başta Sadreddin Özçimi, Arif Erdebil ve Yavuz Akalın olmak üzere çok sayıda neyzenin yetişmesinde katkıda bulundu. Özellikle Neyzen Halil Can‘ın vefatının ardından, Hazreti Mevlana ihtifallerinde ‘Serneyzenlik’ Semavenbaşılık yaptı. Kutbay, çok sayıda kayıt ve katıldığı konserle Mevlevi Musıkisinin ve Neyin yurt dışında tanıtımına büyük hizmetler verdi.

SON NEFESİNİ NEYİNİ ÜFLERKEN VERDİ

1978 yılında Radyo’dan kendi isteği ile emekli olan ve son yıllarında tecrübi çalışmalara da ilgi duyan neyzen, Okay Temiz ile caz çalıştığı ve klasikleşen ‘Zikir’ isimli bir albüme önemli katkılarda bulundu. 1979 yılında 27 Ağustos günü özel bir davette katıldığı bir radyo emisyonu öncesinde diğer sazlara akort için neva sesi verirken ağırlaşmış ve geçirdiği kalp krizi ile ruhunu teslim etti. Merhum Akagündüz Kutbay kendisine has ve taklit edilmesi olağanüstü zor olan Ney üfleyişiyle, yaptığı lirik, duygu yüklü taksimleriyle, rindane, hesapsız ve iyicil hayatıyla Neyzenler aleminde yaşamaya devam edecektir.

NEYİ ZİKİR ENSTRÜMANINA DÖNÜŞTÜRÜRDÜ

Sanatçı Ahmet Özhan, rahmetli Akagündüz Kutbay‘ın kâmil karakterli bir insan olduğuna dikkat çekerek onun bulunduğu yeri etkisi altına alan, öğrenmeyi çok sevdiği kadar paylaşarak öğretmekten hiç bıkmayan, derdini söylemeyen ama çevresinin derdine çare bulmak için her imkanı seferber eden, çocuk ve gençlerin doğru bir hayat sürmeleri uğruna titizlenen özel bir kişiliğe sahip olduğunun altını çizdi. Kendisinin Türkiye‘de tanınan bir sanatçı olmasının altında Akagündüz Kutbay‘ın himmetlerinin inkar edilemeyeceğini söyleyen Ahmet Özhan, onunla yaşadıkları sahne çalışmalarından, turne programlarından anekdotlar anlattı. Özhan, Rahmetli Kutbay‘ın “Bismillahirrahmanirrahim” ile Ney açarak kâmil bir ses verinceye kadar Neyi adeta bir zikir enstrümanına dönüştürdüğünü belirtti. İstanbul‘da bir çok yeri birlikte dolaştıklarını söyleyen Ahmet Özhan, Akagündüz‘ün sokakta top oynayan çocukların arasına karışıp oynadıktan sonra onlara Ney üflediğini, çocuklara bildiklerini öğretmeyi şiar edinen bir anlayışa sahip olduğunu belirtti.

TÜRK MUSIKİSİ TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR YERE

Neyzen Aziz Şenol Filiz, Akagündüz Kutbay‘ın Türk musiki tarihinde önemli yere sahip olduğunu, sanatının vefatından yıllar sonra onun yolundan giden öğrencileri ve musikişinaslarla devam etmesinin onu daha değerli kıldığını söyledi. Şenol Filiz, İzmir‘in Tire ilçesinde baba mesleği saatçilikle uğraştığı yıllarda aşina olmasına rağmen hayatında bir türlü yer açamadığı ney sazına TRT‘de dinlediği bir ezgiden sonra ilgi duyduğunu anlattı. İstanbul‘a geldiği yıllarda Hakk’a yürümüş olduğu için tanışma şerefine erişemediği Kutbay‘ın musiki alanındaki manevi ilk hocası olduğunu sözlerine ekledi. Akagündüz Kutbay‘ın yakın dostlarından Abdi Coşkun da Kutbay‘ın usta müzisyen niteliği kadar ahlâken de örnek bir şahsiyet olduğunu belirtti. Abdi Coşkun, Akagündüz‘ün sanılanın aksine çok türde yemeğe düşkün olmayıp, aynı çeşit yemeği bıkmadan yiyebildiğini söyledi. Akagündüz‘ün samimi, rahat, özgüveni yüksek, zaman mefhumuyla kendisini sınırlamayan bir yaşayışı tercih ettiğini, gün doğumunu seyredebilmek için sabaha yakın telefon açabilecek kadar kendisiyle içten bir muhabbetlerinin bulunduğunu vurguladı.

Dostları neyzeni unutmadı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen, Kültür A.Ş‘nin “Akagündüz Kutbay – Otuz Yılın Özlemiyle…” Cemal Reşit Rey Konser Salonu‘nda gerçekleştirildi. Organizasyonunu üstlendiği programda ney üstadı Akagündüz Kutbay‘ın yakın dostları hatıralarını naklederken, usta hanende ve sazendeler Kutbay‘ın sevdiği ve icra ettiği eserleri seslendirdiler. Akagündüz Kutbay‘ın oğlu Hakan Kutbay‘ın da katıldığı programın konukları Nihat Doğu, Abdi Coşkun, Ahmet Özhan, Fikret Karakaya, Mutlu Torun; hanende Munip Utandı; sazendeler Arif Erdebil (ney), Yavuz Akalın (ney), Birol Yayla (tanbur), Taner Sayacoğlu (kanun) ve Fahrettin Yarkın (bendir) ses ve sazları ile Kutbay‘ı anlattılar.

New York’ta özel düet

Akagündüz Kutbay‘ın kadim dostu Nihat Doğu, 1950’lerin sonuna doğru hemen her gece bir üstadın evinde müzik icrası için toplanıldığını, kendilerinin de üç ayrılmaz dost (Akagündüz Kutbay, Cinuçen Tanrıkorur, Nihat Doğu) olarak bu toplantılara nasıl büyük bir heyecanla iştirak ettiklerini dile getirdi. Nihat Doğu konuşmasının sonunda Akagündüz‘le bir dostlarının nişan meclisinde çaldıkları “komparsita”yı ve New York‘ta Akagündüz ile sokaktaki bir flüt sanatçısının karşılıklı düet yaptıktan sonra hep birlikte nasıl ağladıklarını tatlı bir üslupla aktardı.