Kızıl Vadide Çömlek Yapmak

Etkinlikler
Yazan: Gülay Gümüş Avanos’a gidip de çömlek yapımını izlemeyen, hatta ufaktan bu işe el atmayan yoktur herhalde. Biz de kısacık Nevşehir gezimize Avanos’taki bir çömlek atölyesini de dahil...
EMOJİLE

Yazan: Gülay Gümüş

Avanos’a gidip de çömlek yapımını izlemeyen, hatta ufaktan bu işe el atmayan yoktur herhalde. Biz de kısacık Nevşehir gezimize Avanos’taki bir çömlek atölyesini de dahil ettik ve çömlek yapımını izledik.

Misafir olduğumuz yer, büyük bir mağazaydı aslında. Bir tarafta el emeği ürünler satılırken, atölye kısmında ise meraklılarına çömlek yapımı gösteriliyor. Bu arada Avanoslular bu atölyelere "işlik" ya da "çanakhane" adını veriyorlar. Biz de buralara kadar gelip de çömlek yapımını görmeden gitmek olmaz deyip, Chez Ali’nin "çanakhanesi"nde meraklı gözlerle nasıl çömlek yapıldığını izlemeye başladık.

Davulun sesi uzaktan hoş gelir misali, ilk bakışta çamura şekil vermek adeta çocuk işi. Ama içine girince işler değişiyor tabi. Çömlek ustası, önce ayağı ile çevirdiği “çark” üzerine çamurunu alıyor ve başlıyor şekil vermeye. Biraz çamur ve biraz su. Çok değil birkaç dakika sonra vazomuz şekillenmeye başlıyor. Sihirli parmaklar çamurla adeta dans ediyor ve ortaya şirin bir vazo çıkıyor. Buraya kadar her şey çok güzel.

İzleyenlerin yüzündeki, “Ne var canım ben de yaparım.” ifadesini okuyan çömlek ustası bizi davet ediyor yanına ve biz de kolları sıvayıp çamurla “savaş”maya başlıyoruz. Savaş diyorum, çünkü hiç de uzaktan göründüğü kadar kolay değil çömlek yapmak. Çamura alışmak başta zaman alıyor. Parmaklarınız o hassasiyeti hemen kazanamıyor tabi. E biz de çömlek ustası olacak değiliz ya, şunun şurasında biraz çamurla oynamak istiyoruz. Bir kaç deneme sonrası eciş bücüş de olsa çukurumsu bir şeyler çıkıyor ortaya.

İşin en keyifli tarafı, ortaya çıkan ürünün sadece size özel olması. Hani sanat eserinin en önemli özelliği tek ve benzersiz olmasıdır ya, sizin yaptığınız o vazomsu şey de bir sanat eseri niteliği taşıyor sonuçta. Kargaya yavrusu şahin görünürmüş, bizimki de o hesap işte…

Bu yumuşacık vazoların asıl serüveni bundan sonra başlıyor. Önce 4-5 gün kadar serin yerlerde kurutulup fırınlara götürülüyorlar. İlk pişirimler kara fırınlarda odun ve talaş yardımıyla 1200 derecede gerçekleşiyor. Fırından çıktıktan sonra üzerleri aynı topraklardan elde edilen kök boyalarla Osmanlı, Hitit ve Kapadokya motifleri ile süsleniyor. Tabi bu süsleme işi ayrı bir uzmanlık alanı. Süslemenin ardından yine topraktan elde edilen doğal sırlarla üzerleri sırlanarak elektrikli fırınlarda boya ve sır pişirimi yapılıyor ve ürün böylece satışa hazır hale geliyor.

Atölyede yüzlerde çeşit ürün mevcut. Testiden vazoya, fincandan akvaryum süslerine kadar ne ararsanız var. Sadece bu atölyede değil, Avanos‘un hemen her yerinde bu tür yerlere rastlamanız mümkün. Çünkü Avanos, Kapadokya bölgesinde çömlekçiliğin yapıldığı tek merkez…

Yolunuz Nevşehir’e düşerse, siz de Avanos halkına Hititlerden miras kalan bu el sanatının nasıl yapıldığını görmeden gelmeyin derim. Hatta fırsat bulursanız bu deneyimi yaşamayı da ihmal etmeyin.