Müziğin Mucizesi ‘El Sistema’ Her Yerde

Etkinlikler
Hüseyin Güneş’in haberi Yüzbinlerce genci uyuşturucu ve suç batağından kurtarıp sanat hayatına kazandıran José Antonio Abreu, El Sistema’yı İstanbul’da anlattı. İstanbul Kültü...
EMOJİLE

Hüseyin Güneş’in haberi

Yüzbinlerce genci uyuşturucu ve suç batağından kurtarıp sanat hayatına kazandıran José Antonio Abreu, El Sistema’yı İstanbul’da anlattı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı Venezüella’da on binlerce genci müzik ile tanıştıran ve rehabilite eden El Sistema’nın kurucusu José Antonio Abreu katılımıyla The Marmara Oteli’nin Mozart ve Wagner Salonları’nda "Müziğin Mucizesi" adında bir panel düzenlendi. José Antonio Abreu, kuruluşuna öncülük ettiği El Sistema ile sanatı elit bir kesimin elinden alarak halka indirme hedefiyle 40 yıl önce kuruldu. Abreu, El Sistema’ya 40 yıl boyunca Venezuela’da 10 hükümet tarafından desteklenmesini sağladı. 

“Gerekirse Kültür Bakanı’yla Ben Görüşürüm!”

Türkiye’ye de El Sistema’ya benzer çalışmaları ise Barış İçin Müzik Projesi ile Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA) tarafından yapılıyor. İKSV’nin düzenlediği panele katılan dinleyicilerin Türkiye’deki müzik projeleriyle ilgili olumsuz bir atmosfer çizdiğini gören José Antonio Abreu, gerekirse Kültür Bakanı’yla kendisinin görüşebileceğini dile getirdi. Abreu, Türkiye’deki eğitmenleri, çocuk ve genç müzisyenleri, El Sistema gruplarıyla bir arada çalışmak üzere Venezüella’ya davet etti…

İKSV tarafından 4 günlük etkinlik serisi kapsamında Venezüella Simon Bolivar Orkestrası ilk defa İstanbul’da sahne alıyor. Venezüella’da José Antonio Abreu’nun başlattığı ve 1975’ten bu yana devam eden El Sistema, toplumsal değişim için müziğin gücünü kanıtlayan sosyal bir sistem. Devletin ve bağışçıların destekleriyle yaşatılan, gençleri yoksulluğun ve suçun dünyasından uzaklaştırarak onları üreten bireyler haline getiren El Sistema, bugün 280 müzik merkezinde 15 bin eğitmeni ile 350 bin gence ulaşan, bünyesinde 150’yi aşkın gençlik, 70 çocuk ve 30 senfoni orkestrası barındıran geniş çaplı bir sosyal çalışma sistemi…

Haliç Kongre Merkezi’ndeki konser öncesinde El Sistema’nın kurucusu José Antonio Abreu katılımıyla The Marmara Oteli’nde düzenlenen panele sanat dünyasından yoğun bir ilgisi vardı. Türkiye’de El Sistema’ya benzer modellerle çocuklara müzik eğitimi veren Edirnekapı Barış İçin Müzik Projesi temsilcilerinden akademisyen Yeliz Yalın Baki, keman virtüözü Cihat Aşkın, piyano virtüözü Süher Pekinel de konuşmacı olarak katıldı.

José Antonio Abreu katıldığı panelde El Sistema’nın nasıl geliştiğinin yanı sıra Türkiye’de nasıl uygulanabileceğine dair örnekler tartışıldı.

El Sistema’nın kuruluş sürecinden söz eden Abreu, büyük bir genç ve çocuk grubunun o yıllarda Latin Amerika’da müziğe ulaşamamalarının kendilerini bu sistemi düşünmeye tetiklediğini, ülkelerinde eğitimin unsurlarından biri olan estetik ve sanatın gözardı edildiğini ifade etti.

Müzik Diğer Sanatlardan Daha Zor

Müziğin diğer sanat dalından daha zor olduğunu dile getiren Abreu, şunları kaydetti: "Müzik diğerlerinden daha fazla acı çekmektedir, enstrümana ihtiyaç duyar, hocaya ihtiyaç duyar. Kaynakları bir araya getirmek zordu. Venezüella’da 11 kişilik bir ekiple başladık. Özel ve küçük bir devlet desteği ile başladık. Müziği geliştirmek için teori gerekir ama eğitimi sıkıcıdır. Çocukları heyecanlandırmaz müzik eğitimini çekici bir etkinlik haline dönüştürmeliyiz ki oynayarak başlayabilsinler."

Koral, Çocukların Sevecekleri Bir Sistem

Küçük grup olarak kurulan El Sistema’nın zamanla büyüdüğünü belirten José Antonio Abreu, "Koral sistemi geliştirdik. Küçük bir salona kitli hoca ve öğrenci değildi; parça çalmak ve diğerleriyle birlikte çalmaktı; hevesini artırmaktı. Veliler de çocukların eğlendiklerini ve büyüdüklerini görerek bu sisteme dâhil edildi. Venezüella’da bir şehre gidip gençlik orkestrası kurulacak dediğimizde aileler çocuklarını severek bu orkestraya dâhil etmek istiyorlar" dedi.

Şehirlerde ve köylerde çocukların konserler verdirdiklerini aktaran Abreu, şunları söyledi; "Fakir bir çocuk için annesinin onunla gurur duyması çok önemlidir. Onun için yeni bir hayat başlar o artık bir sanatçıdır ve küçük bir çocuk da olsa ona bir saygınlık kazandırır ve yeni bir gelecek kazandırır ona."

Müzik Artık Elit Bir Azınlığa Ait Değil!

El Sistema’nın kurucusu olan José Antonio Abreu, 40 yıllık çalışma sonunda müzik artık elit azınlıkların faaliyeti olmadığını ve tüm ülkeye yayılabildiklerini belirterek; konuşmasını şu sözlerle devam etti; "Devlete bunun bir sosyal hak olduğunu göstermeye çalışmaktı. Böyle olunca, toplum bir sanatçılar köyüne dönüşür. Sanatsal eğitim hakkına dönülmesini istiyorum ve devlet tarafından bu hak garanti edilmeli. Sanat bugün uyuşturucu ve şiddetle mücadele etmek için çocukların ruhani gelişimini sağlar."

Türkiye’de Köklü Bir Müzik Geleneği Var

Türkiye’de köklü bir müzik geleneği olduğu için burada da benzer bir çalışma uygulanabileceğini ifade eden Abreu, Türkiye ile ortak bir çalışma başlatabileceklerini, bunun ülkeler arası imzalanan dış anlaşmalardan daha kuvvetli bir bağ oluşturacağını ancak devletin de böyle bir projeyi desteklemesi gerektiğini vurguladı.

Orf Metodu ile Müzik Eğitimi

Süher Pekinel ise Pedagog ve besteci Karl Orf’un metoduyla çocuklara müzik eğitim verdiklerini dile getirdi. Bu metotla ruhsal, müzik, dans, konuşma eğitiminin verildiğini belirten Pekinel, çocuklar 3-4 yaşlarında iken eğitime başladıklarını ifade etti.

Çocuklarda özgüveni geliştirmek paylaşmak ve aileleri de dahil etmek önemli olduğunu belirten Pekinel, "Aileler de yetiştiriliyor. Birlikte hareket etmeyi eğlenerek öğreniyorlar. Türkiye için 9 ilden seçilen öğretmenler eğitiliyor. Çocukların yetişmesi için önce öğretmenler eğitilmeli" dedi.

Yetenekli Çocuk Aramıyoruz!

Süher Pekinel’den sonra konuşan keman virtüözü Cahit Aşkın ise Cahit Aşkın ve Küçük Arkadaşları (CAKA) projesinden söz etti. Her ülkenin kendine özgü kültürel siyasi ve ekonomik şartlarının var olduğunu dile getiren Aşkın, "Biz El Sistema değiliz. Türkiye’nin geçmişinde Köy enstitüleri, Halk Evleri çocuk esirgeme kurumları bu çalışmanın ana felsefesini oluşturuyor" dedi.

Karma sistemleri sadece batı müziği endeksli olmadığı, halk ve klasik Türk müziğini de bir sistem içerisine dahil ettiklerini dile getiren Aşkın, "Yeni oluşturduğumuz solfej melodi ritim metotlarında 18 merkezde gönüllü çalışıyoruz. Bu tarz sanat faaliyetleri Sivil Toplum Örgütlerine dayanıyor. Yetenekli çocuk aramıyoruz her çocuk yetenekli. Yeteneği daha sonra kendi isteği ve çevresinin özendirmesiyle kazandırılıyor. Çocukları sınav stresiyle değil konser sistemi ile sınıyoruz. Çocukların ait oldukları kültürel temellerle diğer kültürlerle alışverişi daha kolay oluyor." şeklinde konuştu.

Kömürlükten Müzik Atölyesi Yaptık

Panelin son konuşmacısı olan Barış için Müzik Projesi’nin temsilcilerinden Yeliz Yalın, dinleyicilere 2005’de Edirnekapı semtinde ilköğretimde kullanılmayan sınıfında başlayan öykülerini paylaştı. 20 Akordeon öğrencisi ile başladıklarını, kullanılmayan kömürlüğü atölye yaptıklarını ifade eden Yalın, "Talep gittikçe arttı. Başka okuldan da talep geldi. Ardından flüt eğitimine geçildi" dedi

Amaçlarının daha fazla çocuğu müzikle tanıştırmak sanata katılma hakkını verebilmek olduğunu ifade eden Yalın, şunları söyledi; "Üst başlığımız Hümanizma. Hümanist insanlar yetiştirmek. Birlikte yaşama kültürü olan; kendine güvenen yardım eden birbirlerine… Eğitilen her çocuk eğitmen olarak yetiştiriyor. Rekabet ortamı değil birlikte bir şey yapma arzusu var. Kapımız her çocuğa açık, yeteneğini ölçelim çabasına girmedik. Bugüne kadar 1200 çocuğu kaydettik. Bize ilham veren şey El Sistema."

on5yirmi5.com