Lakin bu yıl, bütün futbolseverler gibi şair taraftarın da ağzının tadı yok. Ligler, ‘şike’nin gölgesinde başladı.
Futbol ne yazık ki bolca ıstırap çektiriyor. Taraftarlık ateşten gömlek giymek gibi. Şiir dergisi Yasakmeyve, 52. sayısında, şike iddialarından en çok yara alan takım Fenerbahçe’ye vefa örneği sergileyerek, sarı lacivert kapakla çıktı. Derginin dosya konusu ise "Şairin Fenerbahçesi"… Fenerbahçeli şairlerden kurulu takım, Fener’e şiir diliyle destek veriyor anlayacağınız.
Dosyada, Fenerbahçe’ye gönül veren 11 şairin kaleminden çıkmış metinler var: Enver Ercan, Cezmi Ersöz, Adil İzci, Kaan Koç, Süreyya Evren, Gülce Başer, Nurhak Kaya, Cihan Oğuz, Nurduran Duman, Mustafa Ergin Kılıç ve Ömer Şişman. ‘Ya şaaa Fenerbahçe’ diyerek Enver Ercan açıyor dosyayı: "Hep Fenerbahçeliydim. Fenerbahçeli olarak öleceğim de kesin." Ercan, şike iddialarını da yorumladığı yazısında, güzel de bir soru sormayı ihmal etmiyor: "Elimizi vicdanımıza koyup konuşalım; futbol tarihimiz boyunca hangi takımın yöneticisi şikeyi aklından geçirmemiştir?" Adil İzci, ‘Fenerbahçem Benim’ başlıklı yazısında eski anılarıyla başlıyor yazısına. O günlerde sadece pazar günü oynanan maçları, Halit Kıvanç ve Orhan Ayhan’ın sesinden radyodan ‘can kulağıyla’ dinlediği günlerden bahsediyor: "Doğrusunu söylemem gerekirse, benimki futbol sevgisinden önce renk sevgisiydi… Bunlardan neden söz ediyorum? Durgun bir Anadolu hayatının hafta sonu canlılığıydı hepsi. O cânım radyonun kıyısında, imgeleminiz ta İstanbullara, bir maç kalabalığına coşkuyla akar giderdi bir güzel."
Dosyanın bir diğer şair ismi Kaan Koç… 23 yaşında spor yazarı olmadan önce de şairdi. 2006 yılında ‘Çok Tanrılı Sular’ adlı dosyasıyla Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü aldı. Koç, aynı 2006’da bir gazetede yayımlanan ve habersiz çekilen fotoğrafının hikâyesiyle birlikte, 10 yaşında Avni Aker’de ‘hayatının ilk cop’unu yediğini, 2005’te şampiyonluğun 90+3’te tek golle geldiği Sakarya deplasmanında tribünde yaşadıklarını anlatıyor. Süreyya Evren, "Dante’ye kim Beatrice diyebilir?" sorusundan sonra, "Beatrice dokunulmazlığı vardır Fenerbahçe’nin benim için." diyor. Evren, şike yorumlarından sonra, ligin asla eskisi gibi olmayacağını, Fenerbahçe’nin Türkiye Ligi’ni kazanmak değil yenmek istediğini ifade ediyor. Gülce Başer, ‘kapalı uyuma!’ diye sesleniyor yazısında. Başer, "Fenerbahçe’den başlanması taraftar yanımı üzse de bunu doğal buluyorum; çünkü en büyük takımdan başlarsınız." dedikten sonra, son beş-on yılda bütün takımlar ne yaptıysa ortaya dökülmesini temenni ediyor. Cihan Oğuz, yazısında Cemil Turan ile ilgili bir ayrıntıya dikkat çekiyor: "Cemil Turan’ın bir Trabzonspor maçında çektiği şut, yan ağlardaki yırtıktan kaleye girer. Hakem golü verir ama Cemil Turan hakemin önünü keser ve topun yandan girdiğini söyler. Şimdi o Cemil, son şike soruşturmasından cezaevinde."
Cezmi Ersöz’ün ‘Bahçesiz Fener’ ve Nurhak Kaya’nın ‘Kocaman Umutlarımızın Sahibisin’ adlı şiirle yer alığı dosyada, Nurduran Duman "Futbolu değil Fenerbahçe’yi seviyorum." diyor. Mustafa Ergün Kılıç, Ankara’da Gençlerbirliği ve Ankaragücü ile karşılaşan Fener’in maçlarını nasıl ölesiye izlediklerini, ‘gecekondu’ taraftarından yedikleri dayakları, siyah-beyaz ekrandaki maçları, Fenerbahçe aşkının zamanla nasıl şiir sevgisinin gerisinde kaldığını anlatıyor. ‘Fenerbahçe söyleyecek son sözü’ diyen Ömer Şişman’dan şairane, bir o kadar da taraftar bir cümle ile bitirelim: "Fenerbahçe şair olduğundan emin olamayan şair, diğerleri şair olduğunu zanneden müteşair."
Bahçesiz Fener
Bir gözüm yoktu benim,
kim görse, kim hissetse yaşayan gözümü severdi.
Ben onlardan hep uzak kaldım;
görmeyen gözümü sevenlerin peşinden gittim.
Sağlam bacağımla değil, aksayan bacağımla.
Ben kimi sevsem kör, topal sevdim.
Çocukluğum giderek öyle sarardı ki;
Ben Feneri, bahçesiz sevdim.
Cezmi Ersöz