Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül Üniversitesi Yerleşkesi’ndeki ‘Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi’ açılışında, Türkiye’de siyasi tarih müze geleneğinin yavaş yavaş oluşmaya başladığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesini söz konusu geleneğin en önemli temsilcisi olarak nitelendiren Erdoğan, ‘Burada olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı olarak arzu edilirse tüm eski cumhurbaşkanlarımız adına kurulacak şahsi müzeleri destekliyor ve gereken her türlü imkanı da sağlıyoruz.’ diye konuştu.
‘Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş’ sözlerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
‘Dünyada bırakacağımız hoş sadaların böyle güzel mekanlarda gelecek nesillere aktarılması aynı zamanda kültürümüze ve medeniyetimize yapılmış en önemli katkıdır. Tarih yapan bir millet olarak tarihimizi kayda geçirme, yaşatma ve gelecek nesillere aktarma konusunda aynı başarıyı maalesef gösteremiyoruz. Esasen elimizin altında dünyanın en düzenli ve kapsamlı devlet kayıtları olan Osmanlı arşivleri gibi bir hazine bulunuyor. Buna rağmen onu bile şimdiye kadar doğru dürüst değerlendiremedik. Bir dönem Osmanlı arşivlerinde yer alan milyonlarca belgenin hurda niyetine kilosu 3-5 kuruşa satılmasının utancını dahi yaşadık. Bunun için, hükümetimiz döneminde arşivciliğin modern versiyonu olan dijital arşiv konusuna özel önem verdik, tüm kurumlarımızın arşivlerini kalıcı hale getirmesinin yolunu açtık.’
‘Abdullah Gül kardeşim…’
Gül ile siyasi yol arkadaşlığının ise onun milletvekili adayı olduğu 1991’den itibaren başladığını ve kesintisiz devam ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
‘Refah Partisi’nin ardından Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra kendisinin de aralarında bulunduğu bir grup arkadaşımızla AK Parti’nin kuruluş çalışmalarını gerçekleştirdik. Abdullah Gül kardeşim AK Parti’nin kuruluşunda ve iktidara gelmesinin ardından icra edilen çalışmalarda beraber olduğumuz, hatta ilk güçlü mitingimizi yaptığımız il Kayseri olmuştur. Yani yola çıkışımız Kayseri’de, burada oldu. Özellikle kendisinin aday olduğu 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ve sonrasıyla Türk siyasi tarihinin en ibretlik hadiselerinden birini yaşadık. Cumhuriyet Mitingleri ve 27 Nisan bildirisiyle milletin ve TBMM’nin iradesine karşı adeta bir meydan okumaya çevrilen bu seçim süreci 367 garabetiyle trajikomik bir hale dönüştürülmüştür. Bu millete bu ülkede bu da yaşattırıldı. Biz de işte böyle bir dönemde demokrasiye ve milli iradeye karşı girişilen saldırılara cevabımızı Abdullah Bey’i aday göstermek suretiyle verdik. Birikimi ve partimize olan katkıları sebebiyle Abdullah Bey’in adaylığı hem kendi camiamızda hem de milletimiz nezdinde hüsnükabul gördü ve Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı, cumhurbaşkanlığıyla neticelendi.’
Gül’ün cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğü 2007-2014 yıllarında Türkiye’nin çok önemli değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma süreçlerini yaşadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
‘Ülkemizde anayasa kitapçıklarının fırlatıldığı dönemleri de gördük, bunlar yaşandı. Tabii biz cumhurbaşkanlığı makamı ile başbakanlık makamı arasındaki dayanışmayla bu dönemi başarılarla dolu bir dönem olarak hamdolsun gerçekleştirdik. Bu süreçte yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında kendisinin de sergilediği mutedil yaklaşım daima takdirle birbirimizi anmamıza vesile oldu. Türkiye vesayetin değil, milletin cumhurbaşkanlığına giden yolun ilk adımlarını işte bu dönemde Sayın Gül ile atmıştır. Cumhurbaşkanının doğrudan halkın oyuyla seçimi uygulamasının milletimiz tarafından bu denli büyük bir muhabbetle kucaklanmasında Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki başarıları da katkıda bulunmuştur. Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği en önemli siyaset ve devlet adamlarından biri olan Abdullah Gül kardeşimin çalışmaları ve hizmetleriyle milletimin kalbinde de müstesna bir yer edindiğine inanıyorum.’
‘Omuz omuza yürüttüğümüz mücadele 2002 yılında neticelendi’
Erdoğan, Abdullah Gül Üniversitesi Yerleşkesi içerisindeki Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi açılışındaki konuşmasında, müze ve kütüphanenin Türkiye’nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli olduğunu ifade etti.
Kendisinin lisede, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün üniversitede okuduğu 1960’lı yılların sonunda Türkiye’de etkisi hala süren yeni bir kuşağın ve anlayışın doğduğunu dile getiren Erdoğan, çok partili siyasi rejimin özgürlük ve kalkınma tecrübesiyle 1960 darbesinin vesayeti arasında yolunu tayin etmeye çalışan bir Türkiye’nin tam ortasında kendilerini bulduklarını söyledi.
Erdoğan, siyasetin dikensiz gül bahçesi olmadığını, bu süreçte attıkları her adımda tecrübe ederek görüp, yaşadıklarını aktardı. 1997’nin kendisi için kırılma noktası olduğunu ifade eden Erdoğan, ‘Kırılma derken, yanlış anlaşılmasın, bu süreçte gönlümüz kırıldı ama milletimizle olan bağımız daha önce hiç olmadığı kadar güçlendi. Abdullah Gül Bey ve diğer kardeşlerimizle beraber omuz omuza yürüttüğümüz mücadele 2001 yılında yeni bir partiyle, 2002 yılında tek başına iktidarla neticelendi. Birlikte kurduğumuz parti, 3 Kasım 2002’de kazandığı seçimlerle parlamentonun yüzde 63 oranında milletvekillerini almayı bize getirdi.’ şeklinde konuştu.
Geride kalan 14 yılın Türkiye tarihinde en büyük değişimlerin, dönüşümlerin, gelişmelerin yaşadığı dönem olduğunu belirten Erdoğan, 2023 hedeflerine ulaşma ümidinin bu 14 yıldaki başarılar sayesinde olduğunun altını çizdi.
’16 saatte darbeyi kendi lehine darbeye dönüştürdü’
‘Bu dönemin ilk başbakanı, sonra dışişleri bakanı, son olarak da cumhurbaşkanı olarak tüm başarıların altında imzası olan kardeşlerimizden bir tanesidir Abdullah Bey’ diyen Erdoğan, Gül’e, ülkeye ve millete yaptığı hizmetler dolayısıyla şükranlarını iletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
‘Bu süreç içerisinde özellikle önümüzü kesme gayretlerinde en son adım bildiğiniz gibi 15 Temmuz darbe girişimi olmuştur. Bu da yine önümüzü kesmeye yönelik bir adım. İçeriden ve dışarıdan atılan bu adımla önümüzü kesmeye çalışanlar, milletimizin o şehadete, Hakk’a yürüyüşüyle bunu başaramadılar. Bu millet bunu gösterdi. 16 saatte darbeyi kendi lehine darbeye dönüştürdü. ‘Meydanlara yürüyün’ dediğimiz zaman benim milletim meydanlara yürüdü. Tereddüt etmeksizin meydanlara yürüdü. Bunun neticesinde 16 saatte Rabbimin lütfuyla aldık. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum. Bizler onlarla beraber hamdolsun bu ülkeyi hiç bir ayrıma tabi tutmaksızın tek millet yaptık. Bayrağımızı, şehitlerimizin gazilerimizin kanıyla tek bayrak yaptık. 780 bin kilometrekarelik şu toprakları tek vatan yaptık. ‘Tek devlet’ diyerek de geleceğe yürüdük, yürüyoruz.’
Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müzesi ve Kütüphanesinin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, emeği geçenlere ve katılanlara da teşekkürlerini sundu.