Türkiye’de medya son dönemlerde yoğun eleştiriler almaya devam ediyor. Yaptığı yayınlarla toplum yapısının bozulmasına yol açmakla suçlanan medyaya bu yönde bir eleştiri de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan geldi. Ankara’da 12-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen 4. Din Şurası da böyle bir eleştiriye sahne oldu. Şura’da özellikle din eğitimi, aile kurumu gibi başlıklara ağırlık verilirken, özellikle cinsel sapkınlara da karşı önlem alınması da gündeme geldi. Şura’da ayrıca kadınlara yönelik ayrımcılık konusunda da çaba gösterilmesi konusuna da değinildi. Başbakan Erdoğan da Şura’nın konukları arasında yer aldı.
Din Şurası’nda Neler Konuşuldu?
Diyanet İşleri Başkanlığı, aile kurumunu zedeleyen ve manevî dinamikleri zayıflatan girişimlere savaş açtı. Ankara’da 12-16 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 4. Din Şûrası‘nda toplumdaki şiddet ve intihar eğilimini önlemek için manevî boşluğu giderecek çalışmalar yapılması kararlaştırıldı.
Şura’nın sonuç bildirgesi ise geçtiğimiz günlerde açıklandı. Bildirgede küreselleşen dünyada dinin öneminin daha da arttığına vurgu yapıldı. Dinin doğru anlaşılmasının büyük önem taşıdığı belirtilirken şu ifadeler kullanıldı: "Bugün sadece Türkiye’de veya İslam dünyasında değil, dünyanın her tarafında din, sosyal hayat üzerindeki etkileriyle ve sosyal hayattan aldığı etkilenmelerle toplumdaki merkezî konumunu sürdürmektedir. Dinin, özellikle İslam dininin doğru anlaşılmasının, bütün insanlık için rahmet olan boyutlarıyla hayatımıza yön vermesinin ne kadar önemli olduğu her türlü izahtan varestedir. Din her zaman hayatın içindedir ve onun katkısı, kendisinin inananları tarafından esaslı bir referans ögesi olarak kabulüyle birlikte hayatiyet bulur. Günümüzde toplumumuzu kuşatan ve yer yer küresel ölçekteki sorunların etkileriyle şekillenen belli başlı problemlerin gerek teşhis gerekse çözümü sürecinde İslam’ın ve Müslüman deneyiminin sunduğu imkân ve açılımlara duyulan ihtiyaç had safhadadır. İslam dini, inanç olduğu kadar ibadet, bir o kadar da, bireysel ve sosyal ilişki ağlarına uzanan dinamik bir ahlaki tutumlar bütünüdür.”
İhmal Edilen Maneviyat
Din Şurası’nın sonuç bildirgesinde dini duygu ve ihmal edilen maneviyata vurgu yapıldı. Şura’nın sonuç bildirgesinde bu konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi.
– Günümüzde örselenen dinî duygu ve ihmal edilen maneviyat, insanlarımızı yeni arayışlara yöneltmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam’ın temel kaynaklarından beslenen sağlıklı bir dindarlık anlayışını yaygınlaştırmaya çalışmalıdır.
– Modern toplumlarda yalnızlık ve güvensizlik duygusunun yaygınlaşması, şiddet, intihar ve gündelik hayattaki diğer gerilimlere karşı manevi ve ahlaki değerlerin korunması için gerekli adımlar atılmalı.
Aile Kurumunun Yıpratılması
Şura’da konuşulan konuların başında gelen aile kurumunun yıpratılması konusunda önlem alınması da bildirgede yer alan maddeler arasında yer aldı. Bildirgede bu konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi:
-Aile kurumunun yıpratılması ve yozlaştırılması, başta toplumsal çözülme olmak üzere pek çok problemi beraberinde getirmektedir. Aile kurumunun saygınlığını korumak ve sürekliliğini sağlamak amacıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı, aile değerlerini hafife alan, aile kurumunu yıpratan, evlilik dışı birliktelikleri öven veya sıradanlaştıran her türlü girişimi dikkatle takip etmeli, gereken duyarlılığı göstermeli ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmalıdır.
– Aile İrşat ve Rehberlik Bürolarının daha etkin ve verimli hizmet sunabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Hizmetin etkinlik ve devamlılığını sağlamak için sadece bu birimlerde çalışacak nitelikli görevliler atanmalıdır.
Cinsel Davranış Bozuklukları
Son yıllarda artan cinsel davranış bozuklukları da Şura’da ele alınan bir diğer konu oldu. Bu konuda bildirgede şu ifadeler yer aldı:
– Kamuoyunda tedirginlik meydana getirecek bir şekilde yayılma istidadı gösteren cinsel davranış bozuklukları karşısında İslam’ın bilinen tavır ve cevabı bütün açıklığıyla belirtilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, insan doğasına aykırı, müslüman tabiatının hiçbir şekilde kabul edilemez bulduğu her türden cinsel davranış bozukluğu karşısında, toplumun yeterli düzeyde bilgilendirilmesine öncülük etmeli, kişiler hedef gösterilmeden ve rencide edilmeden, sorunların sağlıklı bir şekilde giderilmesi konusundaki girişimlere destek verilmelidir.
Kadınlara Yönelik Ayrımcılık
Şura bildirgesinde kadınların toplumdaki rollerinin artmasına yönelik vurgu da yapıldı. Bu konuda şu ifadeler kullanıldı:
– Kadınlara yönelik ayrımcılık bugün her alanda fark edilir düzeyde varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Ayrımcılık nerden ve ne şekilde gelirse gelsin asla kabul edilemez. Her şeyden önce İslam, cinsiyet temelli bir ayrımcılığı asla onaylamamaktadır. Uygar dünyada, kültürü, dili, etnik kökeni, cinsiyeti, dini, mezhep ve inancı, inancının gereği olarak sürdürdüğü yaşam biçimi veya giyim kuşamı nedeniyle kimseye, özellikle de kadınlara hiçbir hak mahrumiyeti yaşatılmamalıdır. Bu itibarla, örgün ve yaygın eğitimde ayrım gözetilmeden her bireyin, özellikle de kadınların eğitim ve öğrenim hakkının korunmasına, bütün hak ihlallerine karşı, özellikle kadın hakları, kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, kız çocuklarının okutulması gibi konularda Başkanlık toplumsal bir duyarlılığın oluşmasına katkı sağlamalı ve kadınların din hizmetlerinden daha etkin şekilde yararlanmasına yönelik çalışmalarına hız vermeli; bayan din görevli sayısı artırılmalıdır.
Medyaya Ağır Eleştiri
Din Şurası’nda en ağır eleştiri ise medya yönelik olarak yapıldı. Bildirgede bu konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi:
– Son zamanlarda yazılı ve görsel basında, İslam’a ilişkin değerlendirme, analiz ve sunumlarda, öteden beri bilinen yaralayıcı bakış açılarının terk edildiğine dair kimi umut verici gelişmeler yaşanmakla beraber, yine de zaman zaman, özellikle din görevlisi imajı, dini sembol, temsil ve faaliyetler konusunda halkın güvenini sarsıcı nitelikte yayınların sürdürüldüğüne tanık olunmaktadır. Bilgisizlik ya da özensizlikten kaynaklanan bu gibi durumlarda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplumu bilgilendirmekle yetinmeyip ilgilileri uyarması da gerekir. Başkanlık, medya kuruluşlarına, taleplerine bağlı olarak, dini konularda yardımcı olmalı, din ve dini kurumlarla ilgili olarak yanlış ve yanıltıcı haberlerin önlenebilmesi için açıklık, şeffaflık ve güven içinde karşılıklı bilgi akışı sağlanmalı, bunun yanı sıra Başkanlık bünyesinde faaliyet gösteren Basın Bürosu da bu yöndeki ihtiyaçları karşılamak üzere yeniden yapılandırılmalıdır.
– Gündelik hayat, birey ve toplum, kitle iletişim araçlarının etkisine açık bir biçimde şekillenmektedir. Medya marifetiyle ön plana çıkarılan roller, obje ve klişeler, özellikle yeni kuşakların dünya algısını olumsuz şekilde etkilemekte, üretilen modeller, gençlerin duygu ve karakter dünyasında ciddi sarsıntılara yol açmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu etkilenimi yönlendiren değişim ve farklılaşmaları dikkatle izleyerek, gerekli önlemleri alma konusunda kayda değer adımlar atmalıdır.