İncecik, 132 sayfalık bir kitabın ansiklopedi değeri taşıdığını bilir misiniz? Hiç böyle bir duruma ihtimal verir misiniz? Yazılmış onca kelimenin bir kütüphane değerine eriştiğini düşünebilir misiniz?
Zorunluluklardan dolayı memleketin zor bir yerinde çalışmak insanın elini kolunu bağlar, iletişimini azaltır, imkânlarını kısıtlar. Yapamayacağı tek şey ise gönülleri birbirine bağlayacak olan İslâm’ı insanın kalbinden söküp almasıdır.
Dengeleri sarsan bir anlatım
Gelin Tâcı’na başladıktan sonra, kitabı okumanın, gerçeklerle karşılaşmanın, yapılan hataların direkt muhatap alınarak yüzümüze vurulmasının bu derece zor olabileceğini, tesir bırakabileceğini insan düşünemiyor. Her bir cümlenin içinize bu kadar işleyebileceği aklınızın ucundan bile geçmez. Kitabın ilk cümlesi insanı titretmeye yetiyor: “Allah’a yemin ederim ki, senin asıl ömrün; doğduğun günden beri olan süre değil; bilakis Allah’ı tanıyıp bildiğin günden beri geçen süredir”
İnsanlar bir tuhaf oldular
Kitabın her bir sayfasında insanı etkileyecek birçok söz var: “İnsanlar bir tuhaf oldular; artık ahiret için bir araya gelmiyorlar (sf.57)” eğer böyle bir cümle okuduysanız ve altındaki şerh bu cümleyi mükemmel bir şekilde açıklıyor ise, sizin üzerinizde öyle bir tesir bırakıyor ki belki tekrar okumanız gerekiyor.
Ya da, “Başkasının küçük günahlarını görüp de, kendi büyük günahlarını görmezden gelmen, sana cahillik olarak yeter (sf.66)” Şimdi yaşadığımız hayat, yaşadığımız dünya düzeninde bu cümleyi okuyorsa bir kişi, hayatının neresinden tutarsa tutsun elinde kalır. Sürekli insanların yaşayışını eleştirip, dedikodusunu yaparak, herhangi bir olayda hemen küfrün dehlizinde yol alarak yaşayan bizler için bu cümle aydınlatıcı değildir de nedir! İnsan böyle bir cümlenin yaklaşık 700 yıl önce yazıldığını düşündüğü zaman şaşırmaması elde midir!
İnsanın dünyevi işlerinden dolayı ahiret hayatı için ümitsizliğe kapıldığı oluyor. Fakat şu cümle yol göstermesi bakımından önem arz etmeli; “Sakın ümitsizliğe kapılıp ‘kapılar bana kapandı’ deme (sf.79)” Şerh düşülürken bu cümleye Davud (a.s)’ın Zebûr’undan bir cümleye yer verilmiş: “Ben kuluma en fazla merhametimi benden yüz çevirdiği zaman gösteririm” yani hiçbir zaman için Allah’tan ümidi kesmemek gerekir. Zira Mehmet Akif, Safahatı‘nda ümid etmek için şöyle demiştir: “Ye’s öyle bir bataktır ki; düşersen boğulursun/ ümmide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun”
Nasihat isteyene bu kitap yeter
Dünyanın elimizden hızla akıp gittiği, zamanın asla durmayacak oluşu, günümüzde sanki hızına hız katarak ilerlemesi ile beraber dünya hayatı sanki daha bir önemli gibi davranmaktayız. Bir telaştır almış başını gidiyor. Etrafta sürekli ‘anı yaşa’ gibi söylemlerle insanların aklı bulanıyor. Bir anlamda bizi dünya nimetlerine bağlayan bir sürü psikolojik etmen var çevremizde. En önemlisi nefsimiz var bizi dünyaya bağlayan. Allah’ı anmaktan aciziz. Ve bu kitap insanı karşısına alıp konuşan bir bilge edasıyla karşılıyor bizleri. Acizliğimizi tekrar tekrar yüzümüze vuruyor.
Siz hiç, bir kitabın karşınızda size nasihat verdiğine şahit oldunuz mu! Olmadıysanız, nasihat isteyenlere Gelin Tâcı yeter.
Gelin Tacı Hasta Kalplerin İlacı – İbn Ataullah El İskenderi – Üsküdar Yayınları – 2004
İbn Ataullah El İskenderi hakkında bilgi almak için tıklayınız…