İslam’ın beş temel ibadetinden biridir. Hac, belli bir zaman ve belirli mekânlarda gerçekleşen bir ibadettir. ‘Dünya Müslümanlarının yıllık olağan kongresi’ anlamı taşıyan bu organizasyonda en sık yapılan hatalar:
İslam’ın beş temel ibadetinden biridir. Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Hac, belli bir zaman ve belirli mekânlarda gerçekleşen bir ibadettir. Hac, bir ay içinde başlayıp biten bir ibadet değildir. Hac ibadeti, bir ömür boyu bireyin ve toplumun hayatını kaynaştıran bir mayadır.
Hac, Müslümanların maneviyatlarını güçlendiren, moral değerlerini yükselten, izzet ve şereflerini artıran, sorumluluk bilinçlerini geliştiren, birlikte hareket edebilme şuurunu kazandıran, mal ve bedenle yapılan önemli bir ibadettir.
Hac, dünyanın her tarafından gelen Müslümanların aynı amaç için bir araya gelmelerine vesile olan evrensel bir olaydır. Bu haliyle Müslümanlar arası etkileşim ve iletişim için bulunmaz bir fırsattır.
Hac, her yıl Müslümanları temsilen gelen heyetlerin oluşturduğu eşitlik ve takva zirvesidir. Aynı zamanda dünya Müslümanlarının yıllık olağan kongresidir.
Hac, Müslümanları aynı gaye için bir araya toplayan, imanlarını kuvvetleştiren, amellerini sağlamlaştıran, ahlaklarını güzelleştiren bir eğitim ve öğretim merkezidir.
Bu inceliği ve hikmeti zenginler anlamalı, aldıkları bu manevi lezzeti fakirlerin de tatması için, onları hacca gönderme cömertliğini göstermelidirler. Hacca gidenler öncelikle gitmeyenler için dua etmelidir.
Zenginlik sadece maddi güç değildir. Ayni zamanda manevi bir güç ve bedeni sağlıktır. İman, inanç ve fikir yönünden manevi zenginliğe ve bedeni sağlığına sahip olmayanlar, İbadetlerin mana ve ehemmiyetinin yanında nasıl yapılacağını bilmeyenler, fıkıh fukarası oldukları için manevi zengin sayılamazlar. Zenginlik; maddi, manevi ve ilmi gücünü yeri ve zamanı geldiğinde cömertçe harcayabilmektir. Zengin olduğu halde, cömert davranmayanlar zenginliğin hakkını yerine getirmezlerse hesap gününde kolay hesap veremezler.
Hac ibadeti esnasında yapılan hatalar
Hacı adaylarımızın bilgi eksikliklerini, hac organizasyonu yapan Diyanet İşleri Başkanlığı ve yetkili şirket yöneticilerinin beceriksizliklerini, ileri sürdükleri mazeretlerini, yaşayarak, dinleyerek ve görerek, tespit ettiğim eksiklikleri şu şekilde sıralayabilirim.
* Hac ibadeti ile alakalı bugüne kadar pek çok kitap ve makale yazıldı. Haç organizasyonu ile alakalı da pek çok uygulama ve tatbikat yapıldı. Buna rağmen hacı adaylarımız hac ibadeti için yeterli bir bilgiye, hac organizasyonu yapan Diyanet İşleri Başkanlığı ve şirketler yeterli bir beceriye sahip olamadılar.
* Hacı adaylarımız hac ibadeti ile alakalı yazılan kitapları okumuyorlar.
* Hac ibadetinin nasıl yapılması gerektiği konusunda yapılan eğitici ve öğretici eğitimlere katılmıyorlar, katılanlarda iyi bir dinleyici olma yönünde çaba sarfetmedikleri için yeterli bir bilgiye sahip olmuyorlar.
* Hac organizasyonu yapan şirketlerde görevlendirilen din görevlilerinin yeterli dini bir bilgiye sahip oldukları halde, bu bilgilerini hacı adaylarına anlatacak yeterli bir eğitim ve öğretim kültürüne sahip değiller.
* Hacı adaylarına rehberlik yapmak için görevlendirilen din görevlileri lisan bilmedikleri gibi bulundukları mekanlarla alakalı bir bilgiye de sahip değiller.
* Şirketlerin bölge temsilcileri olan şahıslar lisan ve coğrafi yapıyı bildikleri halde, hacı adaylarının geliş ve gidişlerinde, gümrüklerdeki pasaport muamelelerinde, otellerini bulmada ve ulaşım konularında, istenilen hizmeti veremedikleri veya vermedikleri için hacılar ciddi manada sıkıntı çekmektedir.
* Hacı adaylarına rehberlik yapmak için görevlendirilen kimi beylerin hacıları tepeden bakmaları, bilgilerinin mağruru olarak hacılarla alay edercesine konuşmaları, hiç alakası olmadığı halde hacı adaylarına yersiz sorular sorarak hacılara psikolojik baskı yapmaları ayrıca ele alınması gereken önemli bir husustur. Hacı adaylarından önce rehberler ve din görevlileri ciddi bir eğitimden geçirilmeli.
* Hacı adaylarına takdim edilen hac ibadeti ile alakalı kitaplar çok teferruatlı yazıldığı için 150- 200 sayfayı bulmaktadır. Bu hal hacı adayını yormakta, aradığı ve kolayca kavrayacağı bilgiyi bulmakta zorlandığı için kendine takdim edilen kitabı okumaktan vazgeçmektedir.
* Hacı adaylarının kolay anlayacağı ve kavrayacağı şekilde hac ibadeti ile alakalı 30- 40 sayfayı geçmeyecek şekilde hac ibadetinin farzlarım, vaciplerini, sünnetlerini ve yasaklarını, ayrıca tavaf yapılırken hacı adaylarının aşına olduğu kısa duaların yazıldığı küçük bir kitapçık kendilerine takdim edilmelidir. Örneğin tavaf için, say için pratik dua broşürü ve verilen kitapta düzgün bir biçimde, koparılacak şekilde bulundurulabilir.
* Hacı adaylarına hac yolculuğu sırasında takdim edilen kitaplarda farzlar, vacipler, sünnetler, mubahlar, müstehaplar, haramlar, helaller, mekruhlar ve diğer mezheplerin görüşlerini, ayrıca bu ibadetlerin nüzul sebeplerini enine boyuna teferruatlı bir şekilde yazıldığı için hacıların bir çoğu bu kitapları okumamaktadır. Hal böyle olunca, hacı adayları birbirlerinin ensesine bakarak doğru yanlış birbirlerini taklit ederek hac ibadetlerini yapmaktadırlar.
Bu durumun düzeltilmesi için hacı adaylan ciddi bir eğitimden geçirilmeli, hac kaydı yapılırken kendilerine okumaları için teferruatlı bir şekilde yazılan hac ibadeti ile alakalı bir kitap verilmeli ve bu kitabın mutlaka okunması tembih edilmelidir.
Hac yolculuğu esnasında özet olarak ve hacı adayının kolayca anlayacağı kitapçık verilmelidir. Bu kitapçığın bir sayfasında otellerin mevkisi, otellerle Harem-i Şerife gidecek yolların anlaşır bir şekilde Mekke ve Medine şehrinin coğrafi krokisine de yer verilmelidir.
Temizliğe önem verilmelidir
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmaktadır. "Yüce Allah (cc) temizdir. Temiz olanı sever" "Temizlik imandandır ve imanın yansıdır." Namazın ilk iki şartı hadesten taharet ve necasetten taharettir. Kalp ve beden temizliğidir. Vakıa suresinin 79. ve 80. ayetinde Yüce Allah(cc) söyle emrediyor "Kur’an’a tertemiz olanlardan başkası el süremez! Çünkü o âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir."
Müslüman her türlü pisliklerden uzak durmalı arınmalıdır. Müslümanlar şeytani hasletlerden (kibir, gurur, haset, dünyevilik hırs, cimrilik, fikir ve beden kirliliği, nemelazımcılık, gıybet, dedikodu, iftira, kötü zan, fırsatçılık, hayâsızlık, eziyet, saygısızlık, tavır ve davranışlarda edepsizlik, çevreyi kirletmek" gibi ve benzer şeylerden şiddetle kaçınmalıdırlar.
Üzülerek ifade edelim ki, dünyanın her tarafından hac ibadeti için gelen hacılarımızın ekseriyeti, yukarıda saydığımız ve Müslüman’a yakışmayan birçok hasleti bilmeyerek işlemektedirler. Beytullaha karşı ayaklarını uzatmakta. Sandalye üzerine oturup namaz kıldıkları halde ayaklarını üst üste atmaktan, Kur’an-ı Kerim’i yere koymaktan, yere tükürmekten, tavaf yaparlarken hiç gereği yokken itiş kakışta bulunmaktan, yemek sırasında, otobüslere binerken itiş kakıştan, birbirlerine yaptıkları eziyetlerden, bayanların kendilerini kontrol etmeden oturuşları, erkekleri itmeleri, benzeri birçok konuda tüm hacı adayları şuursuzca hareket etmektedirler.
Bu hususta her ülke kendi hacı adaylarını, İslam dininin emrettiği şekilde ciddi bir eğitimden ve disiplinden geçirerek hacca göndermelidir. Her konuda eğitilmiş ve disipline edilmiş hacılar Kabe’ye geldiklerinde birbirine şuursuzca eziyet etmeyecekler, çevreyi de kirletmeyeceklerdir.
İslam ülkelerinden gelen hacı adaylarından, hangisinin İslami değerlere daha fazla hassasiyet gösterdiklerini tespit etmek kolay değildir. Her ırk veya devlet kendi kültürünü ve anlayışını yansıtmaktadır. Bu hususlarda bazı tavır ve davranışların tam isabetli olduğu halde bazı tavır ve davranışlar hiç uygun olmayabilir. Şahsi kanaatim odur ki birçok ülkenin hacı adaylan 10 üzerinden 5 almaları zor. Hac ibadeti zor bir ibadet olduğu için, hac niyeti ile yola çıkan hacı adayları, hac ibadetinin farzlarını, vaciplerini ve sünnetlerini çok iyi öğrenmelidirler. Ayrıca beşeri münasebetler konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar. Farklı ırkların, dillerin ve renklerin, aynı gaye için bir araya geldiğini düşünerek, birbirlerine karşı olması gereken sevgi ve saygı iletişimini, İslam kardeşliği dairesi içinde değerlendirmesini bilmelidirler.
Hacı adayları ihramlarından çıktıktan sonra milli veya geleneksel kıyafetlerini giydiklerinde kimin hangi ırktan ve hangi ülkenin vatandaşı olduğunu kolayca anlayabiliriz. Üzülerek ifade edelim ki Türk milletinin geleneksel kıyafetini göremezsiniz. Her hangi bir gencimize veya hacı adayımıza bizim geleneksel milli kıyafetimiz nedir diye sorulsa cevap veremeyeceklerdir. Bu hususta hükümet yetkilileri geleneksel milli kıyafetlerimizin tanıtımı için bir gün tayin ederek milletimize özellikle gençlerimize geleneksel milli kıyafetlerimizin tanıtılmasına imkân verilmelidir.
Hac organizasyonu yeniden ele alınmalı
* Diyanet İşleri Başkanlığı ve yetki verdiği firmalar, hac organizasyonu sırasında kendilerinden kaynaklanmayan bir takım eksiklerin ve eziyetlerin giderilmesi için ciddi raporlar hazırlayarak hükümet yetkililerine takdim etmelidirler. Yazılan raporlar doğrultusunda hükümet yetkilileri bir değerlendirme yaparak durumun düzeltilmesi için Suudi Arabistan yetkilileri ile gerekli görüşme leri yapmalıdırlar.
* Hac organizasyonu sırasında meydana gelen kusur ve eksiklikler Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan veya yetki verdiği firmaların davranışlarından kaynaklanıyorsa, kendilerini çekinmeden eleştirerek düzeltme yoluna gitmelidirler.
* Firmalar hacı adaylarına basit menfaatler için hizmette kusur yapmamalıdırlar. Hacı adayı nasıl olsa bir daha gelmeyecektir. Vatana dönüşlerinde çektikleri eziyetleri unutacaklar, biz önümüzdeki hacı adaylarına bakalım gibi fırsatçı bir anlayışla olaylara yaklaşmamalıdırlar. Hac organizasyonunun her ne kadar bir ticari boyutu varsa da asıl olan hacı adaylarına manevi boyutuyla hizmet etmelidirler.
* Suudi Arabistan’a giriş ve çıkışlarda Mekke şehrinden Medine şehrine gidişlerde ve otellere yerleşme hizmetlerinde hacılar çok büyük eziyet çekmektedirler.
Mektep dedikleri yer adeta hacıların toplama kampı, esir kampı gibi Suudi devlet yetkilileri, emniyet için yaptıkları bu uygulamayı yeniden gözden geçirmeli. Görevlendirdikleri memurların bilgisiz ve yetersiz oldukları için, hacı adaylarını haksız bir şekilde azarladıklarına da şahit oldum. Keyfi uygulamalarla hacılara analarından emdikleri sütü burunlarından getirmektedirler.
Hacı adayları lisan bilmediği gibi Suudi devletinin görevlileri de lisan bilmediğinden eziyet had safhaya çıkıyor sinirler geriliyor. Pasaport muamelesi en az 8-12 saat sürüyor. Büyük bir eziyetten sonra otobüse biniliyor. Gece yarısına doğru Mekke şehrindeki mektebe (toplama yerine) getiriliyoruz. Nihayet firma yetkilisi geliyor. Hacılan otellere yerleştiriyor. Umre yapma imkânı olmadığı için hacılar ihramla yatıyor. Sabahleyin firmanın görevli rehberi veya din görevlisi piyasada görülmediği için hacı adaylarının birçoğu ihramdan çıkmak için kendi imkânlan ile umre yaparak ihramdan çıkıyor.
* Bu karışık durumun düzeltilmesi için, Hükümet yetkilerimiz, Suudi Arabistan devleti yetkileri ile görüşüp Arabistan’a giriş yapan hacılara firmaların lisan bilen rehberlerine müsaade ederek görevlendirseler hacılar ne yapacaklarını bileceklerinden sinirleri gerilmeyecek sabırları taşmayacak.
* Firma ve otel sahipleri hacıları ticari bir mal gibi görmemelidir. Hacıların otellerde kalma surelerini ihlal etmemeli. Hacılara günleri dolmadan ötelerden bir gün önce çıkmaları için baskı yapılmamalı. Üzülerek ifade edelim ki işi bilmeyen hacılar, otel odalarını, zamanından önce terk ederek, firmanya ve otel sahibine bir gün kazandırıyor.
Bu durum hacıyı istismar ederek sömürmektir. Çok uzun bir meseleyi ancak bu kadar kısaltarak yazabildim. 2010 yılında yaşadıklarımı 1989 yılında yaptığım hac yolculuğunda yaşamadım. Bizden sonra hacca gidecek hacı adayı kardeşlerimiz aynı zorluklan yaşamamaları için, Diyanet İşleri Başkanlığı ve yetkili firmalar kendilerini yenilemelidirler.
Firma yetkilileri, Allah rızası için hacılara hizmet vermelidirler. Din görevlileri dini bilgilerini geliştirmelidirler. İnsan yönetimini öğrenmeli, uygulamada gerekli ihtimam gösterilmeli. Yeteri derecede lisan bilmelidirler. Meseleye yandaş, yoldaş, arkadaş ve ticari boyutuyla bakmamalıdırlar. Hacılara köle muamelesi yapmak hiç birimize yakışmaz. Bu makalemizi özelikle Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, firma sahipleri, Hükümet erkânı okumalı ve hacı adaylarımıza en güzel hizmeti vermeye gayret etmelidirler. Ben görevimi yaptım görevliler de görevlerini yapar inşallah.
MİLLİ GAZETE