Peygamberimizin Çocuk Sevgisi Nasıldı?

İslam
Peygamber Efendimiz, çocuklara olan şefkatinde hiçbir ayırım gözetmezdi. Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği sevgi ve merhametin aynısını, diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi… K...
EMOJİLE

Peygamber Efendimiz, çocuklara olan şefkatinde hiçbir ayırım gözetmezdi. Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği sevgi ve merhametin aynısını, diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi… Küçük bir çocuk olan Cemre’yi babası alır, onu Peygamberimiz (s.a.v.)’in huzuruna götürür ve derdi ki: “Yâ Resulallah, şu kızım için Allah’a bereketle dua eder misiniz?". Peygamber Efendimiz Cemre’yi kucağına oturttu, elini başına koydu ve bereketle dua buyurdu. Hz. Zeyd (r.a.)’in oğlu Üsame (r.a.) Peygamber Efendimiz ile ilgili şunları anlatmıştır:

"Resulullah (s.a.v.) bir dizine beni, bir dizine de torunu Hasan’ı oturtur; sonra ikimizi birden bağrına basar ve : ‘Ya Rabbi, bunlara rahmet et. Çünkü ben bunlara karşı merhametliyim’ diye dua ederdi."[1] Torunları Hasan ve Hüseyin için: “Onlar benim dünyamdan öpüp kokladığım iki güzel kokularımdır”. Ayrıca, “Çocuk kokusu, cennet kokularındandır”[2] buyurmuşlardır.

Bazı kimseler, Peygamberimiz (s.a.v.) ‘in çocuklarla oyun oynamasını, onlarla ilgilenmesini ve onları bu derece sevmesini anlamıyorlardı. Bir defasında Akra bin Habis (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)’i, Hz. Hasan’ı öperken gördü ve şöyle dedi "Benim on çocuğum var. Şimdiye kadar hiçbirini öpmedim." Bunun üzerine Peygamberimiz; "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" buyurdu." [3]

Peygamberimiz (s.a.v.), ayrıca mü’minlere, çocukları arasında adaletle davranmalarını hatırlatmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah’tan korkun. Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında adaletle davranınız.” [4] Hatta çocukları sevmede dahi adaletli olmamızı bizlere tavsiye etmektedir. Bu konuda şöyle buyurmaktadır : “Allah öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever” [5]

Peygamberimiz (s.a.v.) çocukların eğitilmeleri ve güzel ahlak ile terbiye edilmeleri konusunda da şöyle buyurmaktadır: "Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz."[6] “Çocuğun, babası üzerindeki haklarından birisi de, ismini ve edebini güzel yapmasıdır." [7]

Peygamberimiz çocuklar arasında sevgide eşit davranılmasını istediği gibi, hediye, ikram, bağış ve hibe konularda da eşit davranılmasını isterdi. Sahabeden Hz. Numan bin Beşîr anlatıyor: “Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem, "Bu hibeye Peygamberimizi şahit tutmazsan kabul etmem" dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahitlik yapması için babam beni alarak beraber Peygamberimize gittik. Durumu öğrenen Peygamberimiz (s.a.v.):

-"Başka çocukların var mı?" diye sordu. Babam, -"Evet, var" dedi. Peygamber (s.a.v.):
 -“Bütün çocuklarına aynı şekilde hibede bulundun mu?” Babam, "Hayır" dedi. Peygamberimiz(s.a.v.): -"Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında eşit davranın."
Babam, Peygamberimiz’in huzurundan çıktıktan sonra bana yaptığı hibeden vazgeçti”. [8]

 Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), sokak ve çarşılarda karşılaştığı çocuklara selâm verir, saçlarını okşar ve onlara ikrâmda bulunurdu. Çocuklara karşı bir çocuk gibi davranır, onların dünyalarına girebilmeyi en iyi O başarırdı.

Kalbinin katılığından şikayetçi olan birisine: "Yetimin başını okşamayı, onları sevmeyi ve onlara ikrâm etmeyi” öğütlemiştir.[9]

 Peygamber (s.a.v.) kendi torunlarıyla olduğu gibi diğer çocuklarla da şakalaşır ve onları bir taraftan eğlendirirken diğer taraftan da eğitirdi. Muhammed bin Rebi (r.a.) anlatıyor:
 “Ben beş yaşlarında iken Resulüllah (s.a.v.)’in evimizdeki kovadan ağzına aldığı suyu yüzüme püşkürttüğünü hatırlarım”. [10]

Enes (r.a.) anlatıyor: “Resulülah (s.a.v.) ahlak bakımından insanların en güzeli idi. Benim Ebu Umeyr adında sütten kesilmiş bir kardeşim vardı. Peygamber (s.a.v.) bize geldiğinde:

 “-Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nugayr!” derdi.

 Nugayr, kardeşimin oynayıp durduğu bir kuş idi. Bazen Efendimiz (s.a.v.) bizdeyken namaz vakti gelirdi. O hemen altındaki yaygının süpürülüp üzerine su serpilmesini emrederdi. Sonra namaza durur, biz de arkasında saf bağlardık ve bize namaz kıldırırdı”.[11]

 Ebu Hureyre (r.a.)’dan: “Şu iki kulağım duymuş ve şu iki gözüm görmüştür ki, Resulüllah (s.a.v.) iki eliyle Hasan’ın veya Hüseyin’in iki avucunu tutar, sonra torununun iki ayağını kendi ayağı üzerine koyar ve: “Yukarı çık” derdi.

 Torunu ayaklarını Resulüllah (s.a.v.)’in göğsüne koyuncaya kadar çıkardı. Sonra Resulüllah (s.a.v.) torununu öper ve:

“ Allah’ım ! Bunu sev, çünkü ben seviyorum” buyurdu. [12]
 Cabir b. Semure (r.a.) şöyle anlatıyor: “ Resulullah (s.a.v.) ile ilk defa namaz kıldım. Sonra Peygamber (s.a.v.) ehline gitti. Onunla ben de çıktım. Onu bir kısım çocuklar karşıladı. Derken onların yanaklarını bir bir okşamaya başladı. Benim yanağımı da okşadı. Elinde bir serinlik ve hoş bir koku hissettim. Mübarek elini sanki atar havanından yeni çıkarmış gibi misk kokuyordu”. [13]

 Yusuf b. Abdullah (r.a.): “Hz.Peygamber (s.a.v.) beni kucağına oturttu, başımı okşadı ve bana Yusuf ismini verdi”. [14] Örneğimiz ve önderimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocukların eğitimiyle yakından ilgilenmiş; onların hayırlı bir nesil olarak yetişmelerine çok büyük ehemmiyet vermiştir. Bakınız bu konuda bizlere neler buyurmuş ve ne güzel bir eğitimci örneği vermişlerdir:
 "Çocuklarınıza iyi bakınız! Onları güzel terbiye ediniz."[15] "Çocuğu güzel terbiye etmek ve ona güzel bir isim vermek, evlâdın baba üzerindeki hakIarındandır.”[16]

 Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatında hiç bir çocuğu üzmemiş ve kalbini kırmamıştır. Küçük yaşta Rasululah’a hizmet etmeye başlayan Enes (r.a.) diyor ki: " Ben Resulüllah (s.a.v.)’in ellerinden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokunmadım. Allah Resulü’nun kokusundan daha hoş bir rayiha koklamadım. Resulüllah (s.a.v.)’e tam on yıl hizmet ettim. Bana bir defa bile olsun öf dahi demedi. Yaptığım bir işten dolayı ‘niye böyle yaptın?’ demediği gibi, yapmadığım bir şey sebebiyle de ‘şöyle yapsan olmaz mıydı?’ demedi. O insanların en güzel huylusuydu.”.[17] Peygamberimizin çocuklara hoş görüşlü oluşunun da sınırı yoktu: “Yaramazlık yapan çocuklara hemen müdahale etmeyiniz”. Ve yine, “ çocukların küçüklüğündeki yaramazlığı, büyüdüğü zaman aklının çok, zeki olacağına bir alamettir.”[18] buyurmaktadır.

 Hz. Aişe (r.a.) validemiz şöyle söylüyor: “ Resulüllah (s.a.v.)’in Allah yolunda savaş hali dışında, ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye, kısacası hiçbir kimseye el kaldırdığını görmedim”.[19]
 
[1] Buhârî, Edep; 22 [2] Buhârî, Menâkıp; 22 [3] Buhârî, Edep; 18; Müslim, Fedâil, 56 [4] Tirmizî, Birr; 33 [5] Sahih-i Buhârî Tam Metni, II, 411 [6] Buhârî, Edep; 22; İbn-i Mâce, Edep; 3 [7] Kütüb-i Sitte
 [8] Müslim, Hibât; 13 [9] İbn-i Hanbel, II, 263, 387 [10] Buhârî, İlim; 18; Müslim, Mesâcid, 265 [11] Buhârî, Edep; 112 [12]Buhârî, Edebü’l-Müfred; 249 [13] Kütüb-i Sitte, 5552 [14] Edebü’l-Müfred, I, 461 [15] Ebû Davut, Cihâd; 69; İbn-i Mâce, Edep; 3 [16] Sahih-i Buhârî Tam Metni, II, 411 [17] Buhârî, Savm; 53; Müslim, Fedâil; 52, 82 [18] Münâvî, IV, 310 [19] Müslim; Fedâil; 79

Dinihaberler.com