Nihat Hatipoğlu’nun Sabah gazetesindeki yazısı…
Dinimiz ‘Veren el, alan elden üstündür’ diyerek helal yolla elde edilen sermayeyi teşvik eder. İslam’da zenginlik düşmanlığına müsaade edilmediği gibi, fakirin horlanmasına da imkân tanınmaz
İslam dini sermayeye karşı durmak yerine sermayeyi edinme yoluna bakar. Haram yolla elde edilen sermayeyi haram sayar. Rüşvet, faiz, haram kılınmış malın satışından elde edilen para, başkasının hakkını gasptan elde edilen sermaye, hile ile elde edilmiş para, hırsızlık, çapulculuk, baskı ve benzeri yollarla elde edilen sermaye haram kazanç sayılır. Doğru ve meşru ticaretten elde edilen kazanç saygın ve muhteremdir. Hz. Peygamber (sav) helal kazancı överdi. Kendisi gençliğinde ticaret yaptığı gibi, ticaret yapan bir hanımla (Hz. Hatice ile) evlilik yaptı. Hz. Ebubekir, Hz. Osman, Hz. Abdurrahman bin Avf gibi zengin sahabenin Müslümanlara yardımını hep övmüştür. Onları zenginliklerinden ötürü kınamamıştır. Kişinin kazandığı malın zekatını vermesi dini bir gerekliliktir. Yükümlü olunan nokta budur. Diğer sadaka ve yardımlar ferdin vicdani yapısına bırakılmıştır. İslam ‘kapitalizm’ ve ‘komünizm’ gibi siyasi ve iktisadi sistemlerin tümüne uzaktır. Haklı ve meşru yolla elde edilen sermayeyi dokunulmaz sayar ve bu para edinme yolunu açık bırakır. Ve bu hususla komünizmden haylice ayrışır. Sermaye edinme yolunu helal kazanç prensibine bağlayarak sermayeyi helal ve dini nizam dairesinde değerlendirip kapitalizmin yolunu kapatır.
SERMAYE TEK ELDE TOPLANMAMALI
Refah seviyesini yükseltmeyi esas kabul eder. Yatırıma teşvik eder. ‘Kazancın çoğu ticaretten elde edilir’ der. ‘Veren el, alan elden hayırlıdır’ diyerek ‘bir lokma, bir hırka’ felsefesini reddeder. Fakirliği teşvik etmez. Ancak imkanı olmayan fakiri dışlamayı şiddetle reddeder. Sermayenin bir elde toplanmasını doğru kabul etmez. Kur’an-ı Kerim; “Tâ ki servet içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın.” (Haşr, 7) diyerek kapitalin serbest rekabetine müsaade eder ve borsa, serbest ticaret, rekabet gibi sistemlerde hareket alanını her insan için açık tutmayı esas alır. Devletten de bu yolu açık tutmasını ister.
REKABETE ÖLÇÜ, SERVETE ADALET
Rekabette ve kazanç limitinde vicdanilik ve satılan malın zaruri ihtiyaç endeksine dikkat çeker. Malın piyasaya arzında aracıların çoğalmasını hoş görmez. Mesela; köylünün malını pazarda satabilmesi gibi bir ayrıntıyı dahi göz ardı etmez. Üreticinin istismarına ve aracının büyük fiyat farkı koymasına uygun bakmaz. Servet dağılımında adaleti ön planda tutar. Bulanık, anlamsız ve pratiği olmayan eşitlik iddialarını anlamlı bulmaz. Bunu bir istismar aracı görür. Kişi tüketimde başı boş değildir. İslam’da israfa kapı kapatılır. Aşırı lüks tavsiye edilmez. Paranın -ki her aşamasında kişinin sorumlu olduğu ailesi bu paraya ortaktır- kumar gibi gayrı meşru yolda tüketilmesine müsaade edilmez. Çünkü haddizatında sermaye sahibi sermayenin tek sahibi değildir. Harama el uzatılamaz. Hz. Peygamber (sav) pazarda malın arzına ve tüketiciye satılmasına değinmiştir. Yağmur suyunda ıslanıp ağırlaşmış bir ürünü gösterip ‘bunun su ağırlığını hesap edin’ dedikten sonra şöyle buyurur: “Bizi aldatan bizden değildir.” Zenginlik düşmanlığına müsaade edilmediği gibi, fakirin horlanmasına da imkan tanınmaz. Kişi zekatını verdikten, sadakaya önem arz ettikten sonra parasını yatırım ve üretim aracı olarak kullanabilir. Kişi malını hak ettiğinden çok daha düşük veya yüksek fiyata satarak piyasayı kilitleyemez. Ticaret erbabının tümünün durumu kontrol edilir.
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Ali’nin duası
Allah’ım! Bela ve musibetlerden, düşmanların sevinmesinden, Hapsedilmekten, bağlanmaktan, sopa ve kamçılarla dövülmekten sana sığınırım. Allah’ım! Benim günahlarım sana zarar vermez, senin bana merhamet eylemen de senden bir şey eksiltmez. Allah’ım! Senden bu ayda; iyilik, fetih, yardım, bereket, bol rızk, aydınlık, temizlik ve hidayet dilerim. Bu ayın şerrinden, bu ayda cereyan edecek olayların şerrinden ve bu aydan sonra cereyan edecek olayların şerrinden sana sığınırım.
BİR SEVAP
Nafile namazı çokça kılmak…
“Allah’a secde etmelisin. Çünkü sen Allah’a secde ettikçe Allah senin dereceni yükseltir ve senden bir günahı düşürür.”
BİR AYET
Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’ındır. O, diriltir ve öldürür. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. (Tevbe 116)