Üniversiteden yeni mezun oldunuz. İş başvuruları yapıyor ama işe giremiyorsunuz. İşverenlerin beklentileri mi fazla, yoksa mezunlar gerçek dünyaya iyi bir donanımla çıkmıyor mu?
Catherine Nguyen-Cat için iş bulma mücadelesi daha çok bir “özgüven sorunu” olmuştu.
Wetminster Üniversitesi mezunu Cat, İngiltere’de 100’den fazla iş başvurusu yapmış, bazıları grup sunumu şeklinde 16 mülakata çağrılmış, ama sonuç alamamıştı. Ona göre, kendisi diğerlerinden biraz daha çekingen olduğu için etkili bir izlenim bırakamamıştı.
En son reklamcılık alanında yaptığı bir başvuruda, “ekip çalışması alanında iyi olduğu, ama grup değerlendirmesi sırasında sunulan fikirler konusunda ne kadar hevesli olduğunu gösterecek kadar konuşmadığını” söylediler ona.
23 yaşındaki Cat animasyon okumuş üniversitede. İş başvurularını tasarım ve ilüstrasyon alanını kapsayacak şekilde genişletmiş sonradan. “Bu işlerin hepsini yapabileceğimi düşünüyorum, ama iş dünyasına yeni girecek olmanıza rağmen işverenler profesyonel deneyim ve beceri bekliyor sizden” diyor. İş ararken bir kırtasiyecide satış elemanı olarak çalışan Cat, teknik bilgisi şirketin ihtiyaçlarıyla örtüşmüş olmalı sonunda küçük bir valiz ve çanta tasarımcısında iş buluyor.
Beceri eksikliği
Şirket onun internet becerilerini, Illustrator adlı tasarım programını kullanıyor olmasını ve yakında Vietnam’da fabrika açma planları ile örtüştüğü için Vietnam dilini konuşuyor olmasını önemli bulmuş.
Bu iş arama hikayesi çok sık rastlanır türden. Birçok işveren bugünkü mezunların istenen seviyede olmadığından yakınıyor. Yapılan araştırmalar yeni mezunların yazılı ve sözlü iletişim, eleştirel düşünme ve analitik muhakeme gibi temel işyeri becerileri konusunda yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.
İş piyasası yavaş yavaş güçlenirken işletmeler ilk günden katkı sunacak kavrayışlı yeni mezunları yeterince bulamadıklarından yakınıyor. İnternet üzerinden iş bulma sitesi CareerBuilder‘in İngiltere ve Hindistan’da yaptığı araştırmalar, yeni mezunlarda eksik olan becerileri şöyle sıralıyor: Sorun çözme (Hindistan %60, İngiltere %40), yaratıcı düşünme (Hindistan %56, İngiltere %59), kişiler arası iletişim (Hindistan %50, İngiltere %49).
CareerBuilder, mezunların özgeçmişlerinde en az bir staj deneyiminin olduğunu, ancak burada ne kadar deneyim edindiklerinin önemli olduğunu, bu dönemi projeler üzerinde çalışarak mı yoksa herkese çay, kahve götürme şeklinde mi geçirdiklerini işverenlerin ortaya çıkarması gerektiğini belirtiyor.
Bardağın yarısı dolu mu,boş mu?
Bazı araştırmalar sözlü iletişim, matematik ve istatistik bilgisini uygulama, ekip çalışması, bilgi ve becerilerin gerçek dünyaya uygulanması, karmaşık sorunları analiz edip çözme gibi konulardaki yeterlilik bakımından işveren ile öğrencinin bakış açısı arasında büyük fark olduğunu gösteriyor. Öğrencilerin yeterli gördüğünü işveren az buluyor.
Peki burada sorun işverenlerin gerçekçi olmayan beklentileri mi, yoksa öğrencilerin önemli becerileri geliştirme konusundaki yetersizlikleri mi? Birçok uzman her ikisinin de payı olduğu görüşünde.
Georgetown Üniverstitesi Eğitim ve İşgücü Merkezi yöneticisi Anthony Carnevale, akademi dünyasının fildişi kulesinde yaşadığı düşüncesi çoğu zaman doğru olduğunu, okulların kariyer ve işverenlerin talepleri konusuna ağırlık vermesi gerektiğini belirtiyor. “İşverenler öğrencilerin kitabi bilgiye sahip olabileceği, ama bu bilgiyi eleştirel düşünme, yaratıcı olma, karmaşık sorunları çözme ve ekip içinde çalışma alanına uygulayamadıkları kanısında” diyor.
Carnevale’ye göre, üniversiteler bu beceriler üzerinde yoğunlaşsa bile, “eleştirel düşünme ve kişiler arası iletişim bakımından iş en iyi öğretmendir”.
Müfredatı düzenlemek
BBC Dergi’nin haberine göre Amerikan Üniversiteleri Derneği AACU bu sorunu ciddi buluyor ve öğrencilerin iş alanındaki becerilerini geliştirmek amacıyla müfredatın yeniden düzenlenmesi için eğitim kurumlarıyla ortak bir çalışma yürütüyor.
İngiltere’deki gençlere özgü yardım kuruluşu YouthNet ise geliştirdiği bir programla (Define Me) gençlerin o güne kadar edindikleri becerileri tanımlayıp kağıda dökmelerine yardımcı oluyor.
Bu kuruluşun yaptığı bir araştırmaya göre, işverenler genç adayların başvurularının üçte ikisini becerilerini uygun bir dille anlatamadıkları için reddediyor.
Oysa uzmanlar, gençler herhangi bir ofiste staj yapmamış olsa bile hayatın başka alanlarında yaptıkları işlerde edindikleri becerilerin diğer işlere transfer edilebileceğini ve bunu uygun bir dille ifade etmek gerektiğini söylüyor.
Yardımcı programlar
Finansal hizmetler şirketi UBS, gençlerin kendilerini daha iyi ifade etmesini sağlamak amacıyla Define Me gibi programlar için finansman sağlıyor. Gençlerin bu programla kendileri hakkında düşünmelerinin sağlanacağı, özellikle özgüven eksikliği çekenlere kendilerini nasıl takdim edebilecekleri konusunda tavsiyeler verilebileceği belirtiliyor.
İşsiz gençlerin kullanabileceği bir başka site de Jobipedia (http://www.jobipedia.org). Gençler, iş başvuruları ve işyeri sorunları konusunda sormak istedikleri sorulara 30 büyük şirketin insan kaynakları müdürlerinden yanıt alabiliyorlar.
Buradaki uzmanlar, işverenlerin şikayet konusu olarak şunu dile getiriyor: 1980’lerde ve 90’larda doğmuş kuşağın, düşüncelerini anlaşılır ve saygılı bir şekilde ifade etmelerini sağlayacak bir iletişim tarzını öğrenmeleri gerekiyor. Bu kuşağın ayrıca genel profesyonellik ve iş ahlakı gibi diğer alanlarda da eksikleri bulunuyor.
Bazı üniversiteler erkenden işyerine hazırlık çalışmaları başlatıyor. Şirket temsilcileri, ziyaret ettikleri bu okullarda mülakat teknikleri, özgeçmiş yazma gibi konularda tavsiyeler veriyor. Bazı durumlarda şirketler müfredat için önerilerde de bulunuyor.