Hazırlayan: Selim Sebilci
Anadolu insanı, her çiçeğe soğuk Latince isimlerinin yanında birbirinden güzel ve ince isimler vermiş. Öyle çiçeği gören biri neden o ismin verildiği hakkında ister bir fikir yürütsün ister yürütmesin bilir her çiçeğin acılı iç yakan bir hikâyesinin olduğunu, tıpkı türkülerin olduğu gibi. Acıyı, hüznü bizim kadar içten bilen ikinci bir millet/ümmet var mıdır? Efendiler Efendisi hüznün peygamberi değil miydi? “Ağlayınız, ağlayamazsanız da ağlamaklı olun” diyen o değil miydi? Anadolu, vefakâr insanlar yurdu olduğu içindir ki, çiçeklerine dahi hüznü çağrıştıran isimleri layık görmüş. Mesela “ağlayangelin” çiçeği…
Görseniz öyle heybetli bir çiçek falan değildir gelinçiçeği ama tam da ismine göredir. Yarım veya 1 metre boylarında olan, turuncu renkli aşağı bakan çiçekleri olan ve soğanlı bitki grubundan zambakgillerden olan bir güzel çiçek işte. Gelinçiçeği ya da şahtuğ olarak da bilinir. Latincesi fritillaria imperialis… Hangi ana yüreği bu çiçeğe bu ismi verdi, ya da hangi yüzü sert baba gelin giden kızının ardından dökülen gözyaşının ardından rastladı bu çiçeğe bilinmez.
Ağlayangelin çiçeğinin bir ismi de terslale’dir. İranlı usta keman virtüözü Farid Farjad’ın bir seri halinde yayınladığı beş albümünün ismidir aynı zamanda terslale… Farsça adıyla; “anroozha”. Terslale hüznün çiçeğidir yani. Ve hüzün hemen her dilde aynı… Aynı şeyleri çağrıştırıyor.
İşte; bencileyin hüznü hatırlamak isteyenler için bire birdir Ferid Ferjad (Farid Farjad). Onun ismini Ferjad değil de “feryad” diye okusanız yeğdir. Mevlana “ney’in çığlığı” ile başlar ya Mesnevi’sine; öyle işte Ferid Ferjad’ın albümleri… Her albümde kemanın feryadını duyarsınız. İnce ince damlayıverir içinize, gönlünüze her notası. Bazen tanıdık tınılarla, ezgilerle bazen Fars toprağının nağmeleriyle. Yaşanmış ya da yaşanmamış her acıyı bir anda yüreciğinizde duyuveriyorsunuz, ağırlaşıyor başınız, yitiyor dermanınız, kuruyor dudaklarınız… Ferjad bunun için önemli bir kemanî işte: Gülmekten bir hale geldiğimiz, ağlamayı çoğu zaman hatırlamadığımız, hatırladığımızda da kısacık anlarla sığıştırdığımız “hüznü” tekrar be tekrar hatırlatıyor çünkü. Hani şairin “hüzün ki en çok yakışandır bize” dediği hüzündür Ferjad’ın kemanından yükselen. “Melali anlamayan nesle aşina değiliz biz” diyor bir şiirinde Ahmet Haşim. Baştan ayağa hüzün kesiliyorsunuz dinleyince onu. Mesela Tanghtam Deh, mesela Pari Kojaie, mesela Amad Amma, mesela Mara Beboos, mesela Violin Song…
Ferjad ismine daha doğrusu müziğine ilk ne zaman tanıklık etmiştim dün gibi hatırlıyorum: Ankara, 2002’in Ocak ayı. Hava soğuk mu soğuk. Kendimi bir yerlere atmak için öyle hızlı yürüyorum işte Kızılay’dan Sıhhiye’ye doğru. Yol üstünde Zafer Çarşısı… Birçok kitabevi… Kitaplara bakarak, inceleyerek ilerliyorum. İşte o ses… Sesi takip et. Varıyorum, karşımda… Kitabevi… Soruyorum, kimdir bu kemanı böyle içli içli çalan? Ferid Ferjad…
Öğrenciliğimin son yılı. Cepte para yok gibi bir şey. Haliyle albümü alamıyorum, ama aklıma mıh gibi çakıyorum bu keman üstadını: Ferid Ferjad.
Dinleyenlerin “ne az ne çok dinlemek gerekir, belki bir saat…” dediği ustadır Ferjad. En neşeli anlarda bile bir Ferjad parçası dinlemek insanı tarifi mümkün olmayan bir melankoliye sevk eder çünkü. Bu yönüyle hem depresan hem anti-depresan etkisi vardır yani… Keman zaten hüznün çalgısıdır, Ferjad da bu asli görevini ifa ettiriyor kemana.
Adı; müzikseverler arasında bir “efsane”ye dönüşen Ferid Farjad kimdir peki? Bilinen pek bir şey de yok aslında. Tam da müziğine uygun yaşayan biri yani. Öyle kendini reklam eden, adını sağda-solda reklam eden cinsten bir müzisyen değil yani. Kim peki? 1938 yılında Tahran’da doğmuş bu derviş. 1966 yılında Tahran Müzik Konservatuar’ında klasik müzik üzerine mastır yapmış. Bundan sonraki dönemde Tahran Senfoni Orkestrası’nda önemli görevler almış. Fars Halk Müziği’nde çok derin bir birikime sahip olan Farjad, keman ile batı klasik müziği üzerinde de çalışmalarda bulunmuş. Batı klasik müziği üzerindeki çalışmaları Fars müziğinin gelişiminde büyük öneme sahiptir.
Dünyanın en iyi keman virtüözlerinden biri ve başlıcası olarak kabul edilen Ferid Ferjad’ın An Roozha (Terslale) adında beş albümü var. Anroozha I ve II 1989’da çıkmış, diğer albümleri de peyderpey yayınlanmış. Serisinin –şimdilik- son albümü Anroozha V 2003’tw çıkmıştı. Ayrıca Ferjad’ın Golha Orkestrası adlı kolektif bir albümde de eserleri yayımlanmış. Ulaşabildiğim bilgilerin neredeyse tümü bu ve benzeri. Yani adıyla değil de müziğiyle var olmayı seçen birisi Ferjad. Bu yönüyle bile takdiri hak eden bir sanatçı Ferjad. Türkiye’de dört-beş yıl öncesine kadar albümlerini bulmak o kadar güçtü ki… Bugün belki çoğu yerde bulunmaz ama internetten sipariş etmek mümkün… Mutlaka dinlenmeli, arşivlerde yerini almalı Ferjad albümleri…