İlk albümden sonra ciddi bir hayran kitleniz oluştu. Alametifarikanız nedir?
10 yıldır müzik sektörünün her aşamasında bulundum. İşin sırrı samimiyet ve beklentisizlik olabilir. Sonuca göre hareket edenlerdenim ve bu işte halkın tepkisine göre hareket ettim.
Düzenleme yaparken bir gün gelip de Harbiye Açıkhava’yı tıka basa dolduracağınızı düşünür müydünüz?
Çocukluğumda aynanın karşısına geçip elimde saç fırçasıyla şarkı söylemezdim. Ama bu işler planla yürümüyor, hayat seni programlıyor ve o izlerin peşinden gidiyorsun.
Sizin gibi bir adam sürekli müzik mi düşünür?
Hayatımın yüzde 99’unda müzik düşünüyorum. Müzik ailemle iç içe ve hayatımın temelini oluşturuyor. Beynim müzikle çalışıyor. Hayatı artık melodi gibi algılıyorum, yürürken bile hangi tempoda yürüdüğümü sayıyorum. Bir cihazı çalıştırırken çıkan sesin hangi nota olabileceğini düşünüyor, yaptığım sürprizlere müzik ekliyorum.
Nasıl yani, eşinizle öpüşürken bile müzik mi düşünürsünüz?
O kadar değil tabii. Bu beynimin çalışma metodu. Müzik matematikle hareket ediyor. Hayatımın müzikle var olmasını seviyorum.
İlk albümden bu yana iki buçuk yıl geçti. Bu süre sizde neleri değiştirdi?
Önceleri kendi sesimi çok yadırgamıştım ama şimdi alıştım. Sahnedeki heyecanlı ve ürkek adam yokoldu. Üzerime yapışan ‘slow şarkılar söyler, sahnesinde eğlenmeyiz’ ön yargılarını kırdım.
Albümde yine iç acıtan, duygusal sözler var. İçlerinden sizi en iyi tanımlayan söz hangisi?
‘Es’. Çünkü Ankara’da veteriner hekimlik okuyordum; hayat bir esti İstanbul’a geldim. İstanbul’da işletme okumaya başladım ama yine bir esinti çıktı ve kendimi sahnede buldum. Bir daha esti rüzgâr, bu kez Kenan Doğulu’yla tanıştım ve Sezen Aksu’ya kadar uzanan maceram başladı. Sonra bir baktım mikrofonun başındayım. Bunu kadercilik gibi görme ama ben hayatın estiği yerden gidiyorum.
ROMANTİK DEĞİL EĞLENCELİYİM
Size takılan ‘Romantik Prens’ lakabındaki gibi romantik biri misiniz?
Romantizm iki kişi arasında olur. Evliyim ve romantiğim tabii. Ama sanıyorum bu algı şarkılar ve görsellerle oluştu. Öyle masada oturup uzaklara dalan, suskun biri değilim. Aksine hiperaktifim, konserlerde hareketli şarkı söylerken ben de herkes gibi zıplıyorum!
Bu lakap sizi artık sıkmıyor mu?
Beni sınırlıyor, sürekli romantik adam kalıbında olmak ön yargı getiriyor. Bana sadece romantik derseniz resmin bir yanını görüp diğer tarafından mahrum kalırsınız. Öbür tarafımda çok eğlenen biri var.
Sizinle tanışanlar neşeli hallerinizi görünce şaşırıyor mu?
Yüz yüze konuşan herkes çok şaşırıyor: “Biz sizi daha soğuk bekliyorduk” diyorlar.
SEKSİ OLMAK MI ÜÇ HECE: İM-KAN-SIZ!
Bu görünen mülayim adamın ardında seksi bir adam yok mu?
Yok… Sesimi ve şarkılarımı ön plana çıkarmak istiyorum.
Bir gün seksi sözleri olan bir şarkı gelse, güzel kadın dansçılar ve seksi kostümlerle klip çekilecek dense…
Üç hece: İm-kan-sız! Bu bir kasıt değil ama bunu kendime yakıştırmıyorum. Çünkü tarzımı biliyorum.
Fırlama taraflarınız var mı?
Kafandaki imaja ters olarak iki senedir kikboks yapıyorum. Çıtkırıldım biri değilim.
ÇOCUĞUMU EVRENSEL DEĞER YARGILARIYLA BÜYÜTECEĞİM
Altı ay önce baba oldum. Oğlumun adı Arın. Arınmak sözünden geliyor. İnsan ismiyle özdeştir ve o ismin özelliğine bürünür derler. Eşimle internete girdik, arama motoruna erkek çocuk isimleri yazdık ve Arın isminde durduk. Bir süredir tüm o süreci tekrar gözden geçirdim. Kendi çocukluğumu düşündüm.
Çocuklarını şartlanma ve bazı değer yargıları içinde mi büyüteceksin yoksa o evrensel biri mi olacak?
Genelde yaşadığımız kültürün adaplarıyla beynimizi kiliti altına alıyoruz. Her şeye hoşgörüyle bakmak yerine onları kalıba sokuyoruz. Ben çocuğumu evrensel değer yargılarıyla büyütmen gayretinde olacağım.
ALKOL, SİGARA VE KAHVE YOK
Hacca 10 yıl önce gittim. Babam işlerinden dolayı müsait değildi, annemi götürdüm. Hacılar için geçerli şartlar aslında gitmeyenler için de geçerli. Alkol ve sigara kullanmıyorum. Bunun bir sebebi de bir arkadaşımın izlettiği ‘Beynini değiştir, hayatını değiştir’ videosu. Kahve, sigara ve alkolden uzak durman gerektiğini anlatıyordu. Zaten bunların zararları bilimsel olarak da ortada.
EN MELANKOLİK ŞARKIMDA BİLE UMUT VAR
Karşındakine “Çık Git” diyen şarkılar söylemiyorum. En melankolik parçalarımda bile umut var. Bu albümde Sezen Aksu, Şehrazat, Nil Karaibrahimgil, Eflatun, Soner Sarıkabayı, Ender Çabuker gibi isimlerle çalıştım. Genel çatının içinde modern aranjmanlar duyacaksınız. ‘Oyun Olmazdı Aşk’la 1970’li yılları tınlatırken; ‘Bir Yanlış Kaç Doğru’ ve ‘Zillerime Basıp Kaçıyor’ da “Ceceli şarkılarıyla eğlenilir mi” diye merak edenlere uygun. Albümün ilk konseri de 20 Nisan’da İstanbul’da, Bostancı Gösteri Merkezi’nde.
Hürriyet