Mor ve Ötesi’nin 11 şarkıdan oluşan albümü, hayranlarını tatmin edecek gibi görünüyor. Farklı sound ve vokal teknikleri denedikleri şarkıları şaşırtacak da. Grup elemanları albüme sonuna kadar inanıp güvense de her zamanki gibi çok iddialı açıklamalardan kaçınıyorlar.
Hürriyet gazetesinden Hakan Gencenin röportajı…
Albümün ismi neyi anlatıyor?
Harun: Şarkılardan birinin içinde böyle bir söz var. Masumiyetin güzel bir şey olduğuna dair bir anlam içeriyor. Dinleyen herkes için farklı şeyler ifade edebilir. Kimi kaybettiği masumiyetini boşuna kaybetmediği için sevinebilir, kimi masumiyet kaybolmayan bir şeydir diye düşünebilir.
Siz masumiyetinizi kaybettiniz mi?
Kerem K: Bence masumiyet kaybedilecek ya da kazanılacak bir şey değil. Çünkü masumiyetin tek bir tanımı olabileceğini düşünmüyorum. Ayrıca her insan kendini masum görür.
Harun: Bence masumiyeti kaybetmemenin ziyanı yok. Hatta güzel bile diyebilirim.
Diğer albümlerinizden en büyük farkı ne?
Harun: Özellikle müzikle uğraşan dinleyiciler enstrüman çalışlarımızda farklı tınılar duyacak. Ayrıca ben vokal olarak her albümdekinden biraz daha zorlayıcı melodiler yazdım. Bazı şarkılar da farklı vokal tavırları içeriyor. Bir de şarkı sözleri ve müzikleriyle bir şeye tepki gösterme durumu yok bu albümde. Öfkeden değil daha çok varoluşun bütün hallerinden beslenen bir çalışma oldu. Şimdiye kadar yaptığımız en eğlenceli ve hareketli albümlerden biri.
Şarkılardan biri 2012. Marduk’la ne kadar alakası var?
Harun: Bence bu şarkılarda içsel felaketlerle ilgili bir şeyler anlatılıyor. İlla dev bir gezegenin gelip dünya çarpmasını beklemeye gerek yok. Bu şarkıda hayatın her alanındaki çarpışmalar var.
Festus isimli şarkınızda “Emniyette bir zenci. Yaşar mıyım, şansım yüzde 50 diyorsunuz”. Bu sözü biraz açar mısınız?
Kerem K: Dünyanın hiçbir yerinde, farklı olanların dışlanması ya da imha edilmesi oraları daha da yaşanılır hale getirmez. Bu Türkiye için de geçerli.
Diğer bir şarkınız da “Nakba”. Ne demek Nakba?
Harun: Arapça bir kelime. Kara gün gibi bir anlamı var. Filistinliler’in İsrail’in kuruluş gününe verdikleri isim. O açıdan olaylara bakmaya çalışan bir şarkı.
Konuştukça albümde aşk, felaket, bir yerlere dokundurma olduğu ortaya çıkıyor. Nasıl bir süreçten geçtiniz?
Harun: Geçtiğimiz dört yılda çatlamalar patlamalar, her şey oldu. Bizim grup olarak en kritik dört yılımızdı. Bir plak şirketi kurduk. Hiç beklemediğimiz bir anda Eurovision macerasını yaşadık. Deneyim olarak yoğun bir dönem oldu.
KEREM HUYSUZ HARUN UYKUCU ŞİRİN
İlk çıkıştan bu yana 15 sene geçti. Sizde neler değişti?
Harun: Bizimki üstüne emek harcanması gereken bir ilişki. Yoksa 15 sene içinde yapılabilecek başka şeyler bulabilirdik. Farklı yollara dağılabilirdik. Biz dağılmadık, bunun nedeni de çaresizlik değil güzel bir tercih.
Aranızda sürekli müzik mi konuşursunuz?
Kerem Ö: Her zaman ciddi şeyler konuşan, felsefi derinliği olan şeyleri tartışan bir grup değiliz. Öyle bir imaj da vermek istemeyiz. Keşke bizimle insanlar vakit geçirse ve ne kadar eğlendiğimizi görebilse.
Artık birbirinizin içini dışını biliyorsunuzdur?
Harun: Ben Kerem’in ciğerini bilirim. O da benim böbreklerimi bilir (Gülüyorlar).
Birbirinizle artık gözü kapalı anlaşıyor musunuz?
Kerem K: O sinyaller müzik çalarken işe yarıyor. Gözümüz bağlı bir şey çalarsak işaretleşmeden bile aynı anda durabiliyoruz. Şaşırtıcı sinyaller veriyoruz birbirimize.
Peki grup içinde en esprili, en huysuz veya en çapkın kimdir?
Kerem K: Şirinler gibi oldu. Valla ben huysuz şirinim herhalde. Harun uykucu şirin olabilir. Yedi cücelerden mi gitsek? Yoksa Desperate Housewives veya Sex and the City karakterleri mi olsak (Gülüyor).
Kerem Ö: Bence Ninja Kaplumbağalar’dan örnek verelim. Ben Donatello’yum. Çünkü tahta sopası var!
En anlaşamadığınız konular neler?
Harun: Ben yol tarifi verme konusunda iyi değilim. Antalya’da bir buçuk saat dolaştık. Kerem K: Biz en çok tartışmaları nerede bitireceğimiz konusunda tartışıyoruz.
Peki egolarınız ne durumda?
Harun: Ego kötü bir şey değil. Fazlası kötü. Tıpkı interneti de kötü kullanmak gibi. Biz de de yeterli miktarda ego var.
Aranızda hiç çekememezlik yok mu?
Harun: Burak’ın boyu uzun. Fotoğraf çekimlerinde onun boyunu kıskanıyoruz.
Kerem K: Burak’ın saçlarını da kıskanıyoruz. Biraz Şirin Baba gibi o.
Sizin aranıza katılmak zor mudur?
Harun: Bizimle nasıl bir şey yapmak istediğinize bağlı. Gitar çalacaksanız zor. Muhabbet etmek isterseniz kolay.
Kerem K: Grubu beş kişiye çıkarmayı hiç düşünmedik. Ama bence beraber müzik yapması zor insanlar değiliz.
Grup, ilk klibini Yorma Kendini isimli şarkıya çekti. Yönetmenliğini Murat Onbul yaptı. Harun Tekin bu şarkının albümü temsil iddiası taşıyan şarkılardan biri olmadığını söylüyor: “Ama bu şarkı tahminimizin üstünde bir enerji topuna döndü. Dinleyenleri farklı yerlerinden yakaladı. O yüzden üzerine yoğunlaştık.”
SOĞAN CANDIR
Albüm kapağında kocaman bir soğan resmi var. Nedenini soruyoruz. Kerem Kabadayı, 12 yıl sonra ilk defa bir kapak bizim tasarımımızla çıktı diyor: “Fikir menajerimiz Can Sertoğlu’na ait. Can, soğan güzeldir, sonsuzluktur, soyludur gibi methiyeler düzmüştü. Hepimiz soğanı düşünmeye başladık ve böyle bir tasarım yaptık. Hem zenginin hem yoksulun mutfağına girmesiyle ünlü. Gerçi son dönemde en fazla zam alan sebze olmuş ama yine de soğan candır diyerek kapağa koyduk.”