Gökşen Buğra’nın röportajı;
Friedricke Heumann, viyolonsele benzeyen bir yaylı çalgı olan ‘viyola da gamba’nın günümüzdeki en önemli yorumcularından. Jordi Savall ve Paolo Pandolfo gibi üstadlarla çalıştı.
Değişik ülkelerde solist olarak sahneye çıkan Heumann, pek çok önemli toplulukla birlikte de konser verdi. Sanatçı, Akbank Sanat Barok Müzik Günleri kapsamında bu akşam Akbank Sanat Merkezi’ne konuk olacak. Saat 20.00’de başlayacak konserde Heumann, Avrupa’da ilgiyle izlenen renkli repertuvarından örnekler sunacak.
Kemanınız sizin için ne anlama geliyor?
Çok insani bir enstrüman olan viyola da gambanın etkileyici sesi beni büyülüyor. Kelimelere ihtiyaç duymayan bir sıcaklık deneyimi. İletişimin mükemmel ve en doğrudan şekli. Müzik en azından birkaç dakikalığına dünyayı daha iyi hale getiriyor. Enstrümanım kendimi nerede olursam olayım evimdeymişim gibi hissetmemi sağlıyor. Ağacını, verniğini, şeklini seviyorum. O sadece bir enstrüman değil, ağaç bir heykel.
Farklı orkestralarla çalmak size neler kazandırdı?
Orkestralardan çok oda müziği yapan gruplarla çalıyorum. Farklı düzenlemelerde Avrupa’nın her yerinden sahiplenebileceğim bir müzisyen ‘aile’yle karşılaşabildiğim için çok mutluyum. Her grubun farklı bir müziği var. Bu sayede müziğimi geliştirmeyi öğreniyorum. Müziğim için neyin daha önemli olduğunu keşfediyorum.
Sizi müziğinizde en çok etkileyen şeyler neler?
Birlikte çaldığım müzisyenler. Onların samimiyetini, mizah anlayışlarını, hayatlarını, ailelerini ve öğretmenliklerini yansıtma şekillerini seviyorum. Ve müzik hakkında bir şeyler öğrendiğim herkes.
Gençlerin barok müzikle yeterince ilgilendiğini düşünüyor musunuz? Gençlerin ilgisini çekmek için ne yapılmalı?
Çocukların kablosuz, canlı çalınan enstrümanlarla iç içe olması fikrindeyim. Barok enstrümanlar, çocukların merakını erken dönem müziğine çekmek için ‘insani’ ve etkileyici bir ses sunma avantajına sahip. İlköğretim seviyesinde çocuklar için çalarken, çoğunun daha önce karşılarında bir müzik aleti çalındığını hiç duymadığını fark ettim. Bazıları ağlıyordu, çünkü müziği çok güzel bulmuşlardı. Okullara, sadece çocuklar için değil, onları konserlere getiren aileleri için de müzik yapma fikrini önerdim. Projeyi, barok müzik eşliğinde bir kukla grubuyla birlikte gerçekleştirdim. Gösterinin ardından çocuklar özellikle bu proje için yaptırdığımız enstrümanları denediler. Enstrümanı birkaç dakika kullanmak için bir saatten fazla beklediler.
Müzisyen olmak, sizi yalnızlaştırıyor mu?
Hayır, asla! Sanıyorum, günde birkaç saat enstrümanınızla yalnız kalıyorsanız,, sonrasında sevdiğim müzisyenlerle beraber olmak ve birlikte çalmak, aşktan başka tahmin edebileceğiniz en yakın sosyal deneyim.
İstanbul’da ilk performansınız. İstanbul ile ilgili düşünceleriniz neler?
Türkiye’de ilk performansım ve bundan çok heyecan duyuyorum. Babam okulu bitirdikten sonra 50’li yıllarda Türkiye’de ve İstanbul’da seyahat ediyordu. O fotoğrafları gördüm, inanılmazdı. Orhan Pamuk’un İstanbul’la ilgili kitabını okudum. Onun tarif ettikleri, babamın gördüklerini anlatıyor.
Konserde ne dinleyeceğiz?
Programı Bach tarafından bestelenen, viyolonsel için C Minor Suite olan ve lavta versiyonu da bulunan bir Suite’in viola da gamba uyarlamasıyla bitireceğim. Viyola hem çello hem de lavtanın avantajlarını bir araya getiren bir enstrüman olduğundan uyarlamamda her iki versiyonun avantajlarını birleştirdim. [Zaman]