ALİ PEKTAŞ’ın röportajı
Ancak bu albümde hiç türkü yok. Sanatçı sebebini şöyle açıklıyor: "İyi bir telif hakkı olduğu için ve yasalarda düzenleme yapılmadığı için herkes türküleri kendi üstüne almaya çalışıyor. Şu an türküler talan ediliyor, kapanın elinde kalıyor."
***
Sizden hep türkü dinlemeye alıştık. Önceki ve bu albümünüzde türkü göremiyoruz. Sebebi nedir?
Türküler bizi kısıtlıyor. Önceki albümde de, bu albümde de türkü söylemedim. Türkü sizi müzikal anlamda lokalize ediyor. Bu albümde türkü tadında, türkü formunda besteler var. Türkü adayları diyebiliriz. Müzikal anlamda çok rahat çalıştık. Düzenlemeleri yaparken içimizden geldiği gibi davrandık.
Tek sebebi bu değil sanırım. Sadece müzikal rahatlık için mi?
Evet tek sebebi bu değil. Son yıllarda telif yasalarının çıkarılmasıyla türkü konusunda farklı gelişmeler oldu. İyi bir telif hakkı olduğu için herkes türküleri kendi üstüne almaya çalışıyor. Şu an türküler talan ediliyor, kapanın elinde kalıyor. Onlar hepimizin, anonim olmaları, sahipsiz olmaları, isteyen dilediğini yapsın anlamına gelmiyor. Anonim olduğu için sen bunda istediğini yapamazsın.
Bu talanı durdurmak için neler yapılmalı?
Telif hakları arttığı için birçok insan gidip türküleri kendi üstüne almaya başladı. Yakında söyleyecek türkü bulamayacağız. Ayrıca insanlar bu gidişle türkü söyleyecek sanatçı da bulamayacak. Yasal bütün prosedürü yerine getiriyorsun, bütün izinleri alıyorsun, o türküyü albüme koyuyorsun. Sonra biri ‘bu benim’ diye ortaya çıkıyor. Aynı türkü için beş kişiye telif hakkı veren arkadaşlarımız var. Ben bu konuyu Kültür Bakanlığı’na da ilettim ama ilgilenilmedi. Bir kanun çıkarılmalı. Örneğin bir türkü 70 yıldan sonra anonimdir ya da şu tarihe kadar TRT repertuvarındadır diye. İmzasız olan türküleri koruma altına almak lazım. Nasıl tarihî eserler koruma altına alınıyor, aynen onun gibi. Zaten günümüzde herkes yaptığı eserin telifini alıyor.
Sizin de en çok gündemde olduğunuz dönemde büyük bir türkü furyası vardı. Şimdi o günlerden bir-iki kişi kaldı. Bu çözülmenin sebebi nedir?
Bizim için aslında o zaman da bir-iki türkücü vardı. Ama dediğiniz gibi bir furya olduğu için sanki çok kişi varmış gibi görünüyordu. O isimler gitti ama türkü dinlenmeye devam ediyor. Her daim de söylenecek. Önemli olan onu bozmadan, aslına uygun icra etmek ve yorumlamak. Oturuşunla, kalkışınla, müziğinle iyi sunacaksın, iyi taşıyacaksın türküyü.
O zaman türkücüler türküleri taşıyamadı mı?
Aynen öyle. Bir sıkımlık barut derler ya. Üç-beş tane türkü okumakla türkücü olunmuyor. Kabiliyet ve çalışmak gerek. Zaman zaman farklı tarzdaki yorumcular türkü söylemeye kalkıyor. Niye giriyorsun türküye, girme. Bunlar başka şeyler. Biz yapıyoruz diye söylemiyorum ama gerçekten uzmanlık ve çok çalışma gerektiriyor.
Türkü yakanları köylü deyip küçümsüyorlar
Günümüzde Türk halk müziğinin geri planda kalmasının sebebi ne peki?
Türkülerde sunum eksik. Türküye inanacaksın. Ayrıca üzerinde çok çalışacaksın. Türküler etnik müziktir ve dünya üzerinde de bu kadar ileri bir etnik müzik yoktur. Sözlerine bakın, bizler bu yüzyılda hâlâ onlara atıfta bulunuyoruz. Ne kadar ferasetli, ne kadar ileri. Ritmik yapısına bakıyorsun, müzisyenliğinden utanıyorsun. Bir de bazı elitler türkü yakanları köylü diye küçümserler.
Peki türkü söyleyenlere karşı bir defans var mı?
Televizyona çıkaramıyorsun çocukları. Bunlar reyting almaz deniyor. Sanki hepimiz anamızın karnından reytingli doğduk. Bir fırsat ver bakalım. Bir yere gelenler o fırsatlarla oralara gelmediler mi? Albüm satışı yok. Nasıl bu müziğe yatırım yapacaksın o zaman.
Zulmedersen tahtın yıkılır, aheste aheste…
Bazı çıkışlarınız zaman zaman çok tartışılıyor. Bilinçli mi yapıyorsunuz bunu?
Bu, okuldan kalan bir alışkanlık. Ben her şeyi bilimsel olarak açıklamayı seviyorum. Örneğin biri çıkıp Alevi türküleri diyor. Ben de Alevi türküleri diye bir kavram vardır ama öyle bir terim yoktur diyorum. Biz onlara deyiş, semah, bengi deriz. O zaman diğerlerine de Sünni türküsü mü diyeceğiz? Bari türküleri bölmeyelim dedim. Şimdi ben böyle deyince birileri çıkıp ‘Alevileri neden küçük görüyorsun’ diyor. Neşet Ertaş’a mahalli sanatçı diyorum, vay efendim sen üstada nasıl ‘mahalle sanatçısı’ dersin diyorlar. Bunları duyunca çok üzülüyorum. Bazen televizyonda bir şey söyleyince ‘bunu akıllı insanlara söyledim’ diye şaka yollu altını çiziyorum.
O zaman bu çıkışlarınız popülerlik adına değil?
Ben kendim olarak ön plana çıkmak istiyorum. Başkalarının kurguladığı şekilde değil. Kendimden fedakârlık yapamam. Dünyalık bir insan değilim. Bir de türküleri hissederek söylerseniz isteseniz de böyle olamazsınız. Çıkacaksak ön plana, doğru dürüst çıkalım. İsimlerimiz çok fazla zikredilmiyor ama konserlerimiz tıklım tıklım doluyor. İnsanlar türkü dinliyor.
Albümünüze ismini veren Aheste isimli şarkıda günümüz insanının düştüğü yanlışları eleştirip onlara dikkat çekmek istiyorsunuz… Bu manada kendinize böyle bir misyon mu yüklediniz?
Ben boş konuşmayı çok fazla sevmem. Elimize her kula nasip olmayacak bir fırsat geçmiş. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerek. Ben de gelecek kaygısı taşıyorum. Öbür dünya kaygısı taşıyorum. Çocuklarımız için, ülke ve dünya için kaygılarım var. Çok şükür para ve şöhret konularını aşmış durumdayız. Ben konserlerimde kitlelere de kendimce iyi olduğunu düşündüğüm şeyleri aktarıyorum.
Sizi en çok neler rahatsız ediyor?
Bu düzensizliğe çok kızıyorum. Haksızlıklara tahammül edemiyorum. Yarın ne olacağımız belli değil. Hiç kimseyi etiket ve rütbesiyle gömmüyorlar, er kişi niyetine gömüyorlar. Bu haksızlıklara en çok çocuklar için üzülüyorum. Eline güç geçen adam zulmetmeye başlıyor. Zulmettiğin zaman da Yaradan senin tahtını yıkar aheste aheste. Hz. Adem’den beri kimler geldi geçti. Tüm bunlara dikkat çekmek için bu şarkıyı söyledim. Albümdeki diğer eserlerde de bu duygulara değinmeye çalıştım.
Müzikle ilgili bir hayaliniz var mı?
Özellikle genç müzisyenler için konservatuvar hayallerim vardı ama bunlar yavaş yavaş sönüyor. Ben konservatuvarların bölünmesini istiyorum. Türk halk müziği, Türk sanat müziği konservatuvarları olsun. İleride bölge konservatuvarları bile olabilir. Bu şekilde müzik okulu da olabilir. Ehil ellerden bu geleneği bu şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum. Ehil eller gitgide azalıyor. Onlardan biri de biz olmaya başladık. Bu geleneği korumaya almak gerekiyor. Sit alanı ilan edip ağacı koruyorsun, dalını bile kesemiyorsun. Türküyü istediğin kadar buda. Sözüne söz yaz, müziğini değiştir. Senin böyle bir hakkın yok ki. Böyle dediğinde de tutucu ilan ediliyorsun ama yapacak bir şey yok, doğru bildiğimizi söyleyeceğiz. Korumak lazım.
Zaman