‘Kırdın Kalbimi’ adlı şarkısıyla 21 yıl önce müziğe adım atan Nihat Doğan; bu süreçte ilginç kişiliği, kendine has söylemleri ve ‘Survivor’ macerasıyla da hep gündemdeydi. Son olarak ‘En Sevdiğim 3 Şarkı’ yarışmasıyla ekrana gelen Doğan; hayatının dönüm noktalarını GÜNAYDIN’dan İlker Gezici’ye anlattı.İşte o konuşma…
Herkes sizi ekranda görmek istiyor. Bu kadar çok talep gören biri olmanızın sebebi ne?
Benim en büyük referansım, samimiyetim. Halka olan samimiyetimin karşılığıdır bu. Yıllardır bana yapılan iftira ve karalama kampanyalarına, lince ve recme rağmen halk beni bağrına basmaya devam ediyor.
ONURUMLA ÇARPIŞIP ÖLÜRÜM
Söylemleriniz sebebiyle eleştirilerle de karşılaştınız ama siz geri adım atmadınız…
Söylediklerim bazılarını rahatsız etti ama ben hep dik durdum. Bir sürü tehdit aldım, hiç korkmadım. Dövüşerek ölmeyi, susarak ölmeye tercih ederim. Öleceksem, çarpışarak ölmek daha onurlu. Bana saldıranların, yok etmeye çalışanların hiçbiri bugün yok ama biz ayaktayız.
Size sosyal medyada ‘Yalaka’ denmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Eğer bunun adı yalakalıksa, boşver yalakalık olsun. Ben Tayyip Bey’e (Erdoğan) gönül verdiğimde, kendisi cezaevindeydi ve mağdurdu. Siyasi hayatı bitmişti. Bana yalaka diyenler; o zamanlar Allah düşmanlarının yalakasıydı. Allah düşmanlarına yalakalık yapmaktansa; Türkiye’nin gelmiş geçmiş en dindar insanına, halktan ve Hak’tan olana yalakalık yapmak daha onurludur.
İKTİDARDAN BİR ALACAĞIM YOK
Bir faydasını gördünüz mü bunun? Belediye konserlerine de pek çıkmıyorsunuz…
Bir sanatçının iktidardan alacağı hiçbir şey yok. İşadamı değiliz ki, yol ihalesi alalım. Belediye konserlerine gidenler belli zaten. Baksınlar, Volkan Konak kaç CHP işine gitmiş, Nihat Doğan kaç AKP işine gitmiş? Biz bunun faydasını halktan görüyoruz işte. Yıkamıyorlar bizi.
Sizi türkücü olarak tanıdık. Neden bu söylemlere yöneldiniz?
İçinde bulunduğumuz durumlar, benim türkücülüğümden daha önemliydi. Yıllardır asker yerinde oturmuş, iktidar çöplüğüne dönmüştü memleket. Demokrasiye ve milli iradeye müsaade etmiyorlardı. AKP’nin kapatılma sürecinde ‘Yeter artık’ dedim, elimi masaya vurdum.
Şöhreti iyi yönetebildiğinizi düşünüyor musunuz?
Yapabildiğim en iyi iş, şöhret yönetimi. Kendi markamı yönetmeyi çok iyi biliyorum. Geçmişe dönüp baktığımda; tsunamilerden, depremlerden sağ çıktığımı görüyorum. Mesela 2007’de karşımda iki büyük güç vardı. Onların, medyası vardı; benimse hiçbir şeyim yoktu. ‘Nihat bitti’ diyorlardı. ‘Onun haberini yapmayacaksınız’ diyen o güçler bitti ama ben hâlâ ayaktayım.
Kim onlar?
‘Benim ruhum senin ruhunun önünde diz çöker, tövbe ister’ dediğim bir şahıs ve ayrıldığım kişi… Bakıyorsun, bugün ortada yoklar.
Söylemleriniz, müziğinizin önüne mi geçti?
Ben müzik adamıyım. Bu söylemlerin, müziğimin önüne geçmesinden rahatsızlık duyduğum anlar oldu. Fakat Ferhat’a, ‘Dağları niye deldin?’ diye soramazsın kardeşim! Ülke yangın yeriyken, analar ağlarken müziğimi düşünemem.
Gelecek planlarınız ne?
Sinema filmi yapmayı düşünüyorum, güzel bir hikaye yazıyorum. Oyunculuk da, yönetmenlik de yapma yetisine sahibim. Yıllardır klip çekiyorum. Oyunculuk teklifleri aldım ama kabul etmedim. Artık sinemada bir şeyler yapacağım.
Müzikten sinemaya geçen Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz gibi isimleri nasıl buluyorsunuz?
Takdir ediyorum, gurur duyuyorum. Başarıları, bize cesaret verdi. Onlar, düne kadar alay edilen ve kıro denilen insanlardı. Bizle dalga geçenlerin içleri ne kadar boşmuş, gördük. Kime küfrettilerse, bu ülkenin starı oldu. ‘Lo Lo Mahsun’ diye alay edilen Mahsun, bugün yönetmen Mahsun Kırmızıgül oldu.
ÇOCUĞUM OLURSA DİK DURAMAM DİYE KORKTUM
Yine magazinel bir ilişki yaşar mısınız?
Yoksa çekinir misiniz? Gönül bu, neden yaşamayayım.
Şu anda hayatınızda birisi var mı?
Yok, yalnızım ama hayatımda birinin olmasını çok istiyorum. Artık yaşım geldi, evlenmek istiyorum. Çocuk sahibi olmam için ailemden büyük baskı görüyorum. Aşırı duygusal ve idealist biriyim; bu çok zor bir şey. ‘Evleneceğim insan’ dediğim kişiler oldu ama korkup kaçtım.
KABADAYILAR, HANIM EVLADI OLDU
Neden korktunuz peki?
Çoluğum çocuğum olunca dik duramam diye korktum açıkçası. Çocuk aşkı bambaşka bir şey. Çocuk, insanı korkutuyor. Ben ne kabadayılar gördüm, çocuğu olduktan sonra hanım evladı oldular. Ben de aynı duruma düşerim diye korktum. Baba olduktan sonra cesaretim, özgüvenim kırılır diye korkuyorum. Baba olmayı çok istiyorum ama hayata karşı cesur olmak da lazım. İkisi arasında gidip geliyorum. Öte yandan çok iyi baba olacağımı da biliyorum. Kısmet…
EVLENECEĞİM KİŞİ ATEİST OLMASIN
Bir kadında nasıl özellikler arıyorsunuz?
Belli bir kriterim yok. Ben sevdikten sonra hiç sorun değil ama tabii ki imanlı, inançlı, benim gibi beş vakit namazında, helal süt emmiş birisi olmasını isterim. Ateist falan olmasın; popülizm de bir yere kadar. Açık ve net; Allah’ı tanımayanı ben de evlilikte tanımam.
KADIN İÇİN DAYAĞI GÖZE ALIRIM
Aşk ne ifade ediyor sizin için?
Duygusal biriyim; aşkı da en iyi anlatabilenlerden biriyim ama zorum. Aşık olunca, tam anlamıyla bağlanan, aşka zaafı olan biriyim. Aşk, benim için yemeden içmeden kesilmektir. Kendimi karşımdakinin mutluluğuna adıyorum. O mutlu olunca, ben de oluyorum. Aşkta asla bencil olamadım. Yıllardır bana maço dediler; onun içini dolduramadım. Ben kadına dayak atan değil, kadın için dayak yemeyi göze alan bir adamım.
ZAMAN, YENİLMEZ BİR ORDU GİBİDİR
Geriye dönüp baktığınızda kendinizi doğru ifade edebildiğinizi düşünüyor musunuz? Yoksa hâlâ o çaba içinde misiniz?
Ben kendimi ifade etme çabasına yıllar önce son verdim. Dört-beş sene önce “Dünyanın en büyük ve yenilmez ordusu zamandır ve kendimi zamana teslim ediyorum” dedim. Artık çok fazla programa da katılmıyorum. 2005’ten beri Türkiye’nin en çok haber olan insanıyım. Özel hayatımla, magazinel gündemimle, siyasi konuşmalarımla, siyasal şarkılarımla hep gündemdeyim. Fakat benim hep benden bahsedilsin diye bir derdim yok.