Fazla Google Beyne Zarar

Araştırma
Geçen hafta Amerika’da yayınlanan bir araştırmaya göre bilgiye erişim yeteneği arttıkça birçok insan zihin tembelliği problemi ile daha sık karşılaşacak. ‘Kitaplardan bakabileceğiniz hiçbi...
EMOJİLE

Geçen hafta Amerika’da yayınlanan bir araştırmaya göre bilgiye erişim yeteneği arttıkça birçok insan zihin tembelliği problemi ile daha sık karşılaşacak.

‘Kitaplardan bakabileceğiniz hiçbir şeyi ezberlemeyin’ diyordu Einstein. Onun anlayışına göre bilim adamı olmak bilgi hamalı olmak değildi ve insan kolayca ulaşabileceği bilgileri gerekli olmadıkça ezberlememeliydi.

Eğer Einstein bugün aramızda olsaydı herhalde bu sözünü ‘Google’dan, Wikipedia’dan veya YouTube’dan bakabileceğiniz hiçbir şeyi ezberlemeyin’ şeklinde değiştirirdi. Çünkü dün kütüphanelerde saatler boyu araştırma yaparak edinebileceğimiz bilgiler bugün bize Google anasayfasına erişim kadar uzak.Peki bu durum zekamızı ve öğrenme biçimimizi nasıl etkiliyor?

Kolombiya Üniversitesi Profesörü Betsy Sparrow’un geçtiğimiz haftalarda Science dergisinde yayımlanan araştırmasına göre Google ve benzeri internet arama motorları beynimizin bilgiyi öğrenme ve hatırlama yöntemini yakından etkiliyor.

Google Effects on Memory: Cognitive Consequences of Having Information at Our Fingertips (Google’ın Hafıza Üzerindeki Etkisi: Bilgiye Parmak Uçlarımızda Sahip Olmanın Öğrenme Sürecine Dair Sonuçları) adlı araştırmaya göre bizler artık internette bulacağımızdan emin olduğumuz bilgileri hafızamızda tutmuyoruz. Eğer bir bilgiyi kaydetme imkanımız varsa onu ezberlemiyoruz.

Bilgiyi nereye kaydettiğimizi bilmek ise bilginin kendisinden daha önemli hale geliyor. Google gibi arama motorlarının sunduğu imkanlarla bilgiye erişim yeteneğimiz arttıkça zihnimiz tembelleşiyor.

Gelişen internet teknolojisi ve dijital imkanlar sadece bilgiye erişimimizi değil, bilgiyi depolama şeklimizi de değiştiriyor. Science Express dergisinin yaptığı bir araştırmaya göre 1986 yılından 2007 yılına kadar dünya üzerinde depolanan bilginin miktarı 295 exabyte (yani 295 milyar gigabyte). Araştırmayı yürüten Martin Hilbert’e göre ‘eğer bu bilgi kağıt üstüne dökülebilseydi ABD’nin tüm yüzeyini 13 kat kitapla kaplamak mümkün olacaktı’.

2011 yılında dünya üzerinde depolanan bilginin miktarının ise 600 exabyte’a yükseldiği tahmin ediliyor. Bu bilgiyi ortalama büyüklükte bir hard diskte saklamak isteseydik 2,5 milyar adet hard diske ihtiyacımız olacaktı.

Araştırmaya göre 1986 yılında dünya çapında bilgi depolamak için kullanılan kağıt oranı yüzde 33’tü, 2007 yılında bu oran binde 7’ye geriledi. Dijital formatlarda depolanan bilginin oranı ise yüzde 94’e yükseldi. O dönemin popüler depolama araçları olan VHS bantlar, plaklar ve kasetler artık birer antikaya dönüştü. Birkaç yıl öncesine kadar evlerimizi süsleyen büyük CD ve DVD arşivleri ise yavaş yavaş yerlerini el kadar ufak taşınabilir hard disk aygıtlarına bırakıyor.

Güney Koreliler, market alışverişini metroda yapıyorlar

Güney Koreli market zinciri Tesco, QR Kod teknolojisini kullanarak geliştirdiği Home Plus adlı bir yöntem ile tüketicilere hizmet vermeye başladı. Bir devrim olarak değerlendirilebilecek bu yeni konseptte tüketiciler metro duraklarındaki ilan panolarına yerleştirilen ürünlerin barkodlarını cep telefonlarına okutup alışverişlerini yapıyorlar. Satın alınan ürünler ise daha sonra eve teslim ediliyor. Tıpkı bir mağaza rafı gibi dizayn edilen bu panolar müşterilere hem gerçek bir market alışverişi deneyimi yaşatıyor hem de eve geldiklerinde ürünlerini kapılarında bulma kolaylığı sağlayarak büyük vakit kazandırıyor.

Dear Photograph

Yeni bir internet projesi kullanıcıların bugünlerde oldukça yoğun ilgisini çekiyor. Projenin adı: Dear Photograph. www.dearphotograph.com adresindeki bu projede kullanıcılar eski zamanlarda çekilmiş bir fotoğraf karesini ellerine alıyorlar ve yıllar sonra yine aynı yerde aynı açıyla bir fotoğraf çekiyorlar. Amaç yılların getirdiği değişimi diğer kullanıcılarla paylaşmak. Ortaya çıkan sonuç ise bazen hüzünlü, bazen neşeli ve bazen romantik ama hepsinden önce kesinlikle çok nostaljik.

Android’de kötü niyetli yazılımlar artıyor

Lookout Mobile Security şirketinin yapmış olduğu araştırmaya göre Android telefonlar için üretilen kötü niyetli yazılımların sayısında büyük artış var. Bu yılın ocak ayında tespit edilen kötü niyetli Android yazılımı sayısı 80 iken bu sayı haziran ayında 400’e yükseldi. 2011 yılının ilk yarısında kötü yazılımlardan etkilenen kullanıcıların sayısı ise 500 bine ulaştı. Bu sayının artmasının en büyük sebebi Android Market’teki güvenlik işlemlerinin pek sıkı olmaması ve kullanıcıların Android Market dışındaki web sitelerinden de uygulama indirebilmesi. Android kullanıcılarının, uygulamaları indirirken biraz daha dikkatli olması gerekiyor.

Dünya üzerindeki bilgi depolama merkezleri

Data Center Knowledge adlı bilgi depolama endüstrisi hakkında haberler ve analizler yapan kuruluşun listesine göre dünyanın en büyük 10 bilgi depolama merkezi ve yaklaşık büyüklükleri şunlar:

1. Lakeside Technology Center-Chicago, ABD-102 bin m²

2. QTS Data Center–Atlanta, ABD–92 bin m²

3. NAP of the Americas–Florida, ABD-70 bin m²

4. Next Generation Data–Galler-70 bin m²

5. Microsoft Data Center–Chicago, ABD–65 bin m²

6. Microsoft Data Center–Dublin, İrlanda-51 bin m²

7. Phoenix One–Phoenix, ABD–50 bin m²

8. Dupont Fabros–Chicago, ABD-45 bin m²

9. San Antonio–Texas, ABD-43 bin m²

10. The Supernap–Las Vegas, ABD–38 bin m²