Parçacıklara kütlelerini verdiği düşünülen ve "Higgs Bozonu" adı verilen atomaltı parçacığının keşfedildiğinden emin olunduğu açıklandı.
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (Cern) bilim adamları, elde ettikleri verilerin, Higgs Bozonu’nun varlığını kanıtladığına artık emin olduklarını belirtti.
14 milyar yıl önce evrenin doğumuna yol açtığına inanılan Büyük Patlama ortamını yaratmayı amaçlayan 10 milyar dolar tutarındaki deney sırasında proton ışınları, 27 kilometrelik tüneli ışık hızıyla geçerek birbiriyle çarpıştırılıyordu.
Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışması sonucu kozmosun doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi amaçlayan bilim adamları, çarpışma sırasında özellikle teorik fizikteki kütle mantığının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığı diye adlandırılan parçacıkların varlığını kanıtlamaya çalışıyordu.
Fizikçi Peter Higgs’in, temel parçacıkların kütle kazanmasını açıklayan kuramından adını alan "Higgs Bozonu", 1993 yılında Nobel ödüllü fizikçi Leon Lederman tarafından "tanrı parçacığı" olarak da adlandırılmıştı.
BU “HİGGS BOZONU” NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Standart Model’in tutarlılığını sağlamak için.
Yanıtlayamadığı bazı sorulara karşın bu model, dört temel doğa kuvvetinden üçünün etkileşimini başarıyla açıklıyor. Bunlar, atom çekirdekleriyle çevrelerinde dolanan elektronları bir arada tutan elektromanyetizma, atom çekirdeklerindeki proton ve nötron adlı parçacıkları oluşturan kuark ve gluonları birbirine çok sıkı biçimde bağlayan şiddetli çekirdek kuvveti (bazı fizikçilerce “güçlü kuvvet” diye de adlandırılıyor) ve Atomların bozunarak kimlik değiştirmelerine neden olan zayıf çekirdek kuvveti. Atomaltı düzeylerde etkileşen bu üç kuvvet, “kuantum mekaniği” denen çok başarılı bir fizik kuramının konusu. (Standart Model şablonu, bu üç kuvvetle karşılaştırılamayacak kadar zayıf olan dördüncü temel doğa kuvvetini, yani kütleçekimini açıklayamıyor. Kütleçekimini açıklayan, Einstein’ın genel görelilik kuramı.)
Fizikçiler, bu kuvvetlerin, evrenin hemen başlangcında ayrıştığını ve Büyük Patlamadan önce tüm doğayı açıklayan tek ve bütünsel bir kuramın farklı görünümleri olduğunu düşünüyorlar. Nitekim bir süre önce bilimciler aslında elektromanyetizma ile zayıf kuvvetin “elektrozayıf” adlı bir kuvvet olarak özdeşleştiğini gösterdiler. LHC’den milyonlarca kat daha büyük enerji düzeylerinde, bu dört kuvvetin bütünleşeceğine inanılıyor.
Doğa kuvvetlerini özdeşleştirmenin önündeki kuramsal engel, bunların güç düzeyleri ve erimleri (menzilleri) arasındaki büyük farklılık. Örneğin, elektromanyetik kuvvetin parçacığı, kütlesiz ve (kütleçekiminin parçacığı olan graviton gibi) sınırsız erime sahip mi olan foton. Oysa, bu kuvvetin özdeşi olduğu gösterilmiş bulunan zayıf kuvvetin erimi, bir atomun çapını aşmıyor. Üstelik bu kuvveti taşıyan W ve Z adlı parçacıkların protondan çok daha büyük kütleleri var. Yine kü-tlesiz ve sınırsız erimli fotonun aksine Şiddetli çekirdek kuvvetini taşıyan gluonolarda kütleye sahip ve sınırları atomun çekirdeğinin çapıyla sınırlı,
Bilimciler bu sorunu (hiyerarşi problemi) diye adlandırıyorlar. İskoçyalı fizikçi Peter Higgs tarafından bu soruna bulunan çözüm, onun adıyla “Higgs bozonu” diye adlandırılan bir parçacık. Bu açıklamaya göre evrenin her noktası, bu parçacıklardan oluşan bir alanla dolu. Higgs bozonu, içinden geçen öteki parçacıkların çevresinde bir sanal parçacıklar bulutu oluşturarak onları bir yapışkan sıvı içinde yol alıyormuşlar gibi yavaşlatıyor ve bu yavaşlamanın (atalet) derecesi, onlara farklı kütleler kazandırıyor. Bu kütle de parçacıkların sahip olduğu özellikleri (örneğin erimleri) belirliyor. Dolayısıyla Higgs parçacığının varlığının kanıtlanması, hiyerarşi problemini ortadan kaldıracak.
AA