Twitter, ABD’ye nasıl güç katıyor?

İnternet
Hamish Mcrae’nin yazısı   ABD’nin yumuşak gücü ne diyen Twitter’a baksın Twitter ’ın küresel patlaması, böylesi işletmeleri yaratma ve finanse etmeyi mümkün kılan, elastiki ve yüzü il...
EMOJİLE

Hamish Mcrae’nin yazısı  

ABD’nin yumuşak gücü ne diyen Twitter’a baksın

Twitter ’ın küresel patlaması, böylesi işletmeleri yaratma ve finanse etmeyi mümkün kılan, elastiki ve yüzü ileriye dönük bir sistem olan Amerikan kapitalizmine methiyedir. Ve bir grup genç Amerikalı bundan servet elde ediyorsa, hak ettiklerindendir. Yanıtlaması en zor soru ise şu: Bu ve diğer medya gelişmeleri, toplumsal değişimleri gerçekten şekillendiriyor mu yoksa aslında zaten gerçekleşmekte olanları kolaylaştırıyor ve yansıtıyor mu? 

Twitter masalının üç unsuru var. İkisi bariz ve kamuoyunda muazzam konuşuluyor, yazılıyor: Para hikâyesi ve sosyal değişim hikâyesi. Üçüncüsü bu kadar meşhur olmasa da bir o kadar önemli. ABD’nin dünyayı nasıl etkilediğiyle ilgili.

Para hikâyesi bildik sebeplerden herkesi büyülüyor. Yatırımcı talebi çıkacak hisselerin fiyat aralığını o kadar yükseltti ki, bu hafta 17 milyar dolarlık işlem hacmiyle başlaması tahmini yapılıyor. Her ne kadar devalüe dolar döneminde olsak da, bu, kâr etmek isteyen bir şirket için çok büyük para. Daha 2006’da kurulmuş bir işletme için çok daha büyük para. Zamanı gelmiş bir fikrin tüm dünyada ne kadar çabuk patlama yapabildiğinin göstergesi. 

Bu, böylesi işletmeleri yaratmayı ve finanse etmeyi mümkün kılan, gökkuşağının dibinde altın bulma umuduyla uzun yıllardır zararlara göğüs germesine yetecek kadar elastiki ve yüzü ileriye dönük bir sistem olan Amerikan kapitalizmine methiyedir. Ve bir grup genç Amerikalı bundan servet elde ediyorsa, hak ettiklerindendir. 

Twitter’ın getirdiği toplumsal değişimlere ise hâlâ uyum sağlamaya çalışıyoruz. Ne uğruna, kimse bilmiyor. Twitter’ın kurucularından biri olan Biz Stone, bana, büyük bir şey bulduklarını fark ettikleri anı anlatmıştı. Birkaç arkadaş San Francisco Körfez Bölgesi’nde bir barda buluşmaya karar veriyorlar ve gittiklerinde bayağı bir kalabalıkla karşılaşıyorlar. İçlerinden biri, bir dizi insana başka bir barı denemelerini tweet’liyor. Oraya gittiklerinde bu kez dışarıda 300 kişi buluyorlar. Tweet’lerin atılmasına sebep olan sorun çözülmüyor, ama enformasyonun gücü gözler önüne seriliyor. Dolayısıyla Twitter zaten hasıl olan sosyal ağlardan ziyade bir enformasyon ağı olarak evrilegeldi. 

Bu da başka meselelere yol açtı. Burada, Britanya’da, iftira ve hakarete karşı yasal konum alma konusunda bir kafa karışıklığı var, Meclis Başkanı’nın eşinden biraz yardım alarak netleştirilmesi lazım. Günde atılan yarım milyar tweet’in içerdiği enformasyon dalgasının filtrelenmesi sorunu da var. Yani “Hangisi sinyal, hangisi kuru gürültü” sorusu. Ve suç gibi çok daha karanlık yönleri de var. 

Tahmin edeceğiniz üzere, tüm bunlar ve Twitter kullanımı, daha ticari uygulamaların geliştirilmesinin de eşliğinde, evrilmeye devam edecek. Sanırım, yanıtlaması en zor soru şu: Bu ve diğer medya gelişmeleri, toplumsal değişimleri gerçekten şekillendiriyor mu yoksa aslında zaten gerçekleşmekte olanları kolaylaştırıyor ve yansıtıyor mu? Tartışma götürmeyen şey ise Twitter’ın açıklanan tercihler denen ekonomik kavramın kendini gösterdiği bir alan olması. İnsanlar, bir şey yapmayı tercih etmek suretiyle gerçekten ne yapmak istediklerini gözler önüne seriyor; ve bunu tweet’lemeleri, ihtiyaçları olduğundan ya da reklamcılar onları bunu yapmaya ikna ettiğinde değil.

Ama Twitter’ın asıl şaşırtıcı yanı, Amerikan toplumunun dünyayı değiştiren teknolojiler hayal etmeyi ve üretmeyi sürdürme hali. Üstelik genellikle ABD’nin belli bir bölgesinde. Bunu –bilgisayar işletim sistemlerinden web’in ticari kullanımına, Google’dan tabletlere, Facebook’tan buna- hep yapıp duranlar, Kaliforniya’dan bir grup insan. Dünyanın geri kalanı da sefasını sürüyor. 

Bu, Harvard’dan Joseph Nye’ın ABD nüfuzunun askeri güç gösterisinin çok ötelerine geçme hallerini betimlemek için ortaya attığı ‘yumuşak güç’ ifadesinin bir biçimi. Ama ABD tarafından konumunu genişletme amacıyla konuşlandırılmış değil. Aslında, ABD’nin, dünyanın geri kalanına, bazı vakalarda bedava ya da neredeyse bedava verdiği teknolojiler bunlar. Yumuşak güç olarak bu cömertliğini insanlar belki de biraz takdir etmeli. 

Radikal