Geçen hafta, ‘Çocuğa sınır koymak! Ama nasıl?’ başlığı altında bu çok önemli konunun ana hatlarını çizmiş, hatta ‘giderek çocukerkil aileler olduğumuzu’ ortaya koyan çok yeni bir araştırmayla da konunun önemine dikkat çekmiştim. Bu hafta, uzman görüşleri, örnekler ve ipuçlarıyla ‘sınır koymanın’ günlük hayattaki karşılıklarını ortaya koymaya çalışacağım. Uzman Psikolog-Pedagog Yıldız Çakar konuyla ilgili açıklamaları anne-babalara kılavuzluk yapacak önemli bilgiler içeriyor:
– Sınır koyma, sorumluluk sahibi olmayı destekler aynı zamanda disiplin fikrini de içerir.
– Sınır koymanın en iyi yolu, çocuğun kendi davranışının yarattığı olumsuz durumu görmesi ve sonuçlarına katlanmayı öğrenmesiyle olur.
– İç sınırların oluşması için, önce anne-baba tarafından sınırlar konulmalıdır. Böylece çocuk giderek dış kontrollü bir varlık olmaktan çıkıp iç kontrollü bir varlık olur yani vicdanı gelişir.
– Zamanla zevki geciktirmeyi içselleştiren bir çocuk, hedef koyma ve belli bir amaç için çalışma konusunda gelişir.
– Bebeğin kendisine bakım veren kişilere bağlanması çok önemlidir. Onun için bu evrede sınır kavramından önce bebeğin güven duygusunun gelişmesi gelir. Bu evrede tek gerçek sınır, annenin güven veren ve sakinleştiren varlığıdır.
– Bebek 5 aylıktan başlayarak, ‘Annem ve ben aynı değil, farklı iki kişiyiz’ gerçeğini anlamaya başlar. Bu evrede çocuk ‘hayır’ı anlayamaz.
– Emeklemeye ve adımlarını atmaya başlayan bebek, ‘Hayır’ sözünü de anlamaya başlar. Bu evrede bağlılığını kaybetmeden bireyselleşme duygusunu kazanmaya çalışır. Bu süreçte, çocuğa sınırları öğretmek için uygun zamanlarda büyüklerin ‘Hayır’ının kesin bir hayır olduğunu fark ettirmek esastır. Mümkün olduğu kadar az ‘Hayır’ demek ama bir kere ‘Hayır’ demişsek vazgeçmemek, tutarlı olmak çok önemlidir.
BUNLARA DİKKAT!
– Saygılı olmak ve yumuşak ses tonu kullanmak. Bebekler bile sevgi ve kızgınlık tonunu rahatlıkla ayırabilir.
– Kızgınlık dakikasının geçmesini sabırla beklemek.
– Olumlu anne-babalık davranışını benimsemek, ki sınır koymayı kolaylaştırır.
– Sınırlar-limitler ceza değildir, sonuçlara götüren seçimler sunar.
– Çocukla empati kurmak ve olayları çocuğun gözünden görebilmek.
– Çevreyi düzenleyerek çocuğun gelişimsel gereksiniminin sağlanması.
– Yemek, giyim, oyun gibi birçok konuda çocuğa gerçekçi seçimler sunma.
– Değerlendirmede esneklik.
SINIR KOYMANIN PÜF NOKTALARI
Çocuğunuz öfkeli ya da saldırgan bir davranışta bulunduğunda ya da kurallara uymadığında evin bir köşesinde belirlenecek ‘mola köşesi’nde yaşı kadar dakika (örneğin 3 yaşındaki bir çocuk için 3 dakika) oturtulabilir. Ancak bu yaptırım, sadece öfkeli ve ısrarlı durumlarda kullanılmalıdır.
Sınır koyarken her zaman seçenek sunmak ve/veya neyi yapmasını istemediğiniz gibi neyi yapmasını istediğinizi söylemek önemlidir. Örneğin, ‘Halıya ayakkabınla basma’ derken, ‘Ayakkabılarını dışarıda çıkarıp içeri gir’ demiyorsanız, çocuğunuzun kafası karışabilir ve uyum göstermeyebilir.
Çoğunlukla anne-babaların tahammülsüzlüğü bir durumla ilgili birkaç kez uyarı yapıp bir sonuç alamadıkları noktada başlar. Bununla karşılaşmamak için çocuğunuzun yaptığı davranışın sonuçlarını görmesini sağlamak, hem onun öğrenmesi hem de sizin onunla ilişkiniz açısından çok daha sağlıklı olur.
SINIR KOYMAK ŞART
Aslı Soyer (Klinik Psikolog)
‘Sınır, hem çocuk, hem yetişkin için bir ihtiyaçtır. Sınırlar çocuklara sadece toplumsal hayatın kurallarını öğretip onları başka insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmaya yöneltmez; aynı zamanda güven içinde büyümelerini destekler. Dışarı çıkarken ne giyeceği konusundaki karar 2 yaşındaki bir çocuğa bırakılıyorsa, çocuk başına bir şey geldiğinde onun kimin koruyacağını bilememeye ve bununla ilgili kaygı duymaya başlar. Sınır koymak cezalandırmak değildir; yeri geldiğinde ‘Hayır’ diyebilmektir. Anne baba çocuğa ‘Hayır’ dediğinde, o da kendi hayatında ve ilişkilerinde ‘Hayır’ın nasıl kullanılabileceğini öğrenir.’
Akşam