Ömer Dinçer şu açıklamalarda bulundu…
– Geçen yıl biz yaklaşık 11 bin 600 civarında yeni derslik yaptık. Kamuoyu bütçesinden ve hayırseverlerimizin yardımıyla yaptık.
– Okul yöneticileri idari amaçlarla derslikleri kullanmışlarsa, onları da tekrar dersliğe dönüştürdük.
– Derslik açısından yapılan eleştirilerin aslında gerçek bir bilgiye dayanmadığını rakamlarla görebiliyoruz.
– İstanbul’da geçen yıl daha fazla derslik inşa ettik. İstanbul’da yeni gelecek öğrenci sayısı 110 bin civarında. Öğrenci sayısını rahatlıkla karşılayabilecek derslik sunduk. Ama tabii bu sorunun sona erdiği anlamına gelmiyor.
– 72 aya geldiği halde hala zihinsel ya da bedensel gelişimini tamamlamamış çocukların ailelerinin getirdiği raporları kabul ediyoruz.
– Normal vatandaşlarımız bu tip tartışmalara çok fazla iltifat etmedi.
– 60 ile 66 ay arasındaki çocuklardan eğitime devam etmek isteyenler oldu. Çocuğunun daha erken yaşta okula başlamasını isteyen aileler var.
– Bizim eski eğitim sistemimiz çok başarılıydı da, biz onun üzerinde değişiklik yapmış olsaydık, bu eleştiriler kabul edilebilirdi. Biz çocuklarımızın sınav odaklı eğitim almasından rahatsızdık. Öğretmenlerimiz ders anlatmaktan çok mutlu değillerdi. Çünkü ortaya koydukları bu emeğin somut bir başarısını göremiyorlardı. Bunlardan mutlu değilsek, bir değişiklik yapmak zorundaydık.
– Ayrıca dış dünya olduğu yerde durmuyor. 1980’li yıllardan sonra eğitim paradigmaları tamamen değişti. Başarılı olduğunu bildiğimiz ülkeler dahi, kendi paradigmalarını tekrar tartışmaya başladılar. Siz bu yarışın içinde olalım diyorsanız, değişiklik yapmak zorundaydınız.
– Şunu söylemeliyiz: Bizim bu yaptığımız tam tamına dünyadaki değişime uyum sağlayabilecek bir değişimdir.
– Bugün yaptığımız şey, esnekleştirme ve demokratikleştirmedir.
– Bir yandan çok yoğun şekilde şikayet edeceksiniz, diğer yandan da bu şikayetleri değiştirmeye yönelik yeniliklere karşı çıkacaksınız. Burada bir tutarsızlık söz konusudur.
– Bu değişimlerin iki farklı boyutunun olduğunu belirtmekte yarar var. Bir, operasyonel değişiklik yaparsınız. Esas vizyonunuzu değiştirmezsiniz. Uygulamalarda değişiklik yaparsınız. Operasyonel değişiklikle kimseyi rahatsız etmemelidir. Bunlar kaçınılmazdır çünkü. Sistemsel manada hiçbir önemi yoktur. Her değişimin olumlu ya da olumsuz etkisi vardır. İkinci kategorik değişiklikse, paradigma değişikliğidir. Türkiye ilk defa paradigma değişikliği yapacak duruma geldi. Tüm dünyanın model ve uygulamalardan farklı bir modeli Ak Parti ortaya koysaydı, kendi ürettiği modeli uygulasaydı, eleştiriler haklı olabilirdi. Ak Parti dünyayı yeniden keşfetmiyor. Bizim yaptığımız şey dünyaya uyum sağlamaktır.
– Bizim bu zamana kadarki eğitim sisteminde uyguladığımız paradigmanın özeti şudur: Bir, tek tip eğitim, iki, tek tip insan yaratmak. Türkiye’nin yaptığı mesleki eğitim, dünyanın pek çok yerindeki mesleki eğitimden daha başarılı. Fakat mesleki eğitimin teorik olduğu eleştirilerinden bir türlü kurtulamadık. Neden biliyor musunuz? Çünkü ilgili aktörler hiçbir zaman sahnede olmuyor. Yerelin sesine kulak verilmiyordu. Biz yeni bir yapı kurmaya çalışıyoruz.
– AK Parti ve AK Parti’yi destekleyenlerin dışındakilerin tamamı yeni sisteme karşı çıkıyor. Bu ideolojik bir karşı çıkıştır.
– Yeni sisteme baktığınızda 3 temel değişikliği görürsünüz: 1. Zorunlu eğitimin 12 yıla alınması. 2. Seçmeli ders uygulaması. 3. Mesleki eğitim.
– Çocuk elinde kalemi tutabilir mi, çişini tutabilir mi gibi insanların duygularını harekete geçirmeye çalışan çıkışların bilimsel gerçeklikle alakası yoktur.
– Geçtiğimiz yıllarda okullarda 60 ile 66 ay arasındaki çocuklar zaten okula gidiyordu. Anasınıfları bu çocuklar için düzenlenmişti. Bizim her şeye sıfırdan başladığımız gibi bir izlenim vermeye çalışmak gerçekçi değildir.
– Türkiye’de din eğitimi ne yazık ki pedagojik yöntemin dışında olduğu için her zaman sorunlu olmuştur.
– Bu yılki bizim seçmeli ders uygulamamız, İlkokul 1, Ortaokul 1 ve Lise 1’ler içindir.
– İmam Hatip’lerin orta kısmına müracaat beklediğimiz kadar olmadı. Bugüne kadar kayıtlar 98 bin civarında. Liselere müracaat ise önceki yılların 2 mislinden daha fazla.
– Türkiye son derece modern bir şekilde eğitim kitaplarını hazırlama yöntemi geliştirdi. Birileri tutup yönetmeliğe bakıp, buradan şu madde çıkmış, vayy gericiler diye çıkış yapıyor. Biz kitaplardaki bilgilerin sunuş tarzından şikayet etmiyor muyuz? Talim terbiye kurulunun merkeziyetçi bir şekilde hazırladığı kitapları esnek hale getirip demokratikleştiriyoruz. Artık Türkiye’de kitap hazırlarken kimsenin şikayet etmeyeceği bir mekanizma kurmaya çalışıyoruz.
– Türkiye’de sendikacılık, maalesef sadece ücret sendikacılığıdır.
– Türkiye’de açık bulunan kadroların hepsine öğretmen atama sorumluluğu sendikalara da verebilirim ben. Ama bizim atama yapabileceğimiz öğretmen sayısı belli. Sendikalarsa, hayır herkesi atayacaksınız pozisyonundalar.
– Tamam, herkesi istediği yere gönderelim. Çünkü onların mutluluğu benim mutluluğumdur. Peki atadıktan sonra durum ne olacak? Yüzlerce yerde, boşluk olduğu halde öğretmen bulunamayacakken, yüzlerce yerde öğretmen fazlalığı yaşanacak. Hangi öğrenci bunu hakediyor?
– Biz bu sene eş durumunda yaklaşık 16 bin öğretmenimizin yerini değiştirdik. Diyebilirsiniz ki, kim nereye gitmek istiyorsa gitsin. İyi de, bir yerde öğretmenin olmaması yüzlerce çocuğu eğitimsiz bırakıyor. Ve biz çocuklarımızın geleceklerini çalmış oluyoruz. Bir öğretmenin maliyeti bize ayda 3 bin lira. Şehir merkezlerinde bekleyen öğretmenlerin devlete maliyetini kimse hesaplıyor mu? Yaklaşık 1 milyar 100 milyon liralık maliyeti var bunun kamuya.
– Bir tarafta norm fazlası öğretmenleriniz derse giremiyor olacak. Bir tarafta kamuya muazzam bir maliyeti olacak. Diğer tarafta da sendikalar bize eş durumundan herkesi atayın diye baskı yapacak.
Atanamayanlar için alternatif çözümler
– Biz bütün gücümüzle maksimum seviyede hasta olanların, eş durumundan atama bekleyenlerin hepsi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Ataması yapılamayanlar içinse birkaç alternatif öneriyoruz. 1, alan değişikliği yapmayı mümkün yapıyoruz. 2, mecaiş mümkün olacak. Yani anlaşmalı değişiklik olacak. 3, Doğu’ya gitmek isteyenlerin muhakkak gitmesini sağlayacağız. 4, hala eşinin yanına gitmek istiyorsa, ücretsiz izin kullanmalarına izin vereceğiz.
– Önümüzdeki yıl yapacağımız sınav, SBS yerine yetenek ölçmek gibi bir sınav yapacağız. SBS bu yıl son kez yapılacak, bir dahaki yıl tamamıyla farklı bir sisteme geçmiş olacağız. Dersanecilik kalkacak.
Haber7