Türkiye’de bilgisayar kullanma yaşının 8’e, cep telefonu kullanma yaşının ise 10’a düştüğü günümüzde, çocukları bekleyen tehlikenin teknoloji bağımlılığı olup olmadığı sorusu akılları meşgul ediyor. Bunun tam tersine dikkat çeken Gazi Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Selçuk Özdemir, teknolojinin tehlike olmadığına, teknolojiyi nasıl ve ne şekilde çocukların kullanımına sunduğumuzun önemli olduğuna dikkat çekiyor. Teknolojiye doğan yeni neslin teknolojiyi sadece kullanan değil, üreten de olmasının altının çizileceği Türkiye’de ilk kez düzenlenen “Çocuklar İçin Bilişim Zirvesi” etkinliği kapsamında, ‘Download Toplumundan Upload Toplumuna’ isimli çalışması ile yer alacak Özdemir, bilişim ve teknoloji eğitiminin küçük yaşlarda verilmesini, teknolojiyi anlama bilincinin küçük yaşlarda kazandırılmasını öneriyor. Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde 23-24 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek Çocuklar İçin Bilişim Zirvesi’ne bedelsiz olarak www.bzcocuk.com adresinden kayıt yaptıran herkes katılabilecek.
Çocuklar Teknolojiye Bağımlı Değil Bağlı Olmalı
Çocukların bilişimle üretim yapma becerisini ve bunun öneminin farkındalığını erken yaşlarda kazanmalarının gerekliliğini vurgulayan Özdemir, buna karşın son 15 yıldır fiyatı ucuzlayan, boyutları küçülen, işlem gücü artan bilgisayar ve türevi cihazların ağırlıklı olarak eğlence ve iletişim amacıyla kullanılmasının ciddi ölçüde “algı kirliliği” yarattığını ifade ediyor. Özdemir, “Çocukların bilişim araçlarını “amacına uygun” olarak kullanması ile sokakta oynamaları sanki birbirinin alternatifi olarak gösteriliyor. Su, dünyanın en faydalı içeceği ama bir çocuk günlük 1-2 litre değil de 10 litre su içerse bir hafta içinde böbreklerini kaybedebilir. Aileler ve eğitimciler, benzer şekilde çocuklarının bilişim araçlarını “doğru” ve “dengeli” bir şekilde kullanmasını sağlayacakları yerde doğrudan “su içmeyi yasaklamayı” tercih ediyor görünüyorlar. Aileler ve eğitimcilere bu işin nasıl olması gerektiği ile ilgili “çalışan doğru modeller” sunulması gerekiyor. Teknolojinin sadece zararlı yönünü yaşamış bir toplumun sahip olduğu “kirli algıyı” temizleyecek başarılı modeller ve rol modeller, anne-babaların ve eğitimcilerin farkındalığının düzeltilmesine yardımcı olacağına inanıyorum” dedi.
Tekonoloji anlama yaşı küçülmeli
Teknolojik ürünlerin yapısı gereği, artık bebeklerin bile kullanımına uygun olduğunu ve teknolojik aletlerin kullanım yaşının düşmesinin doğal olduğunu söyleyen Selçuk Özdemir, artık teknolojiyi kullanan ve tüketen değil üreten ve pazarlayan bir toplum olmamız gerektiğinin altını çiziyor. Toplumlar ve ülke ekonomileri için hayati önem taşıyan bu süreç için ise, konuşulanların aksine bilişim ve teknoloji eğitiminin küçük yaşlarda verilmesini, teknolojiyi anlama bilincinin küçük yaşlarda kazandırılmasını öneriyor. Özdemir, çocukların “doğru” ve “dengeli” kullanmaları kaydıyla dönemin teknolojileri ile mümkün olan en erken yaşlarda tanışmalarında hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Böylesine bir kullanım, çocukların erken yaşlarda bilgisayar ve türevi cihazların, eğlence ve iletişimin yanında “değer yaratma” ve “problem çözme” amaçlı kullanımını da fark etmelerine yardımcı olacaktır” dedi.
Teknoloji Üreten Kazanacak
“Bugün kullandığımız bir çok yüksek teknolojinin çıkış noktası olan Silikon Vadisi’ndeki yüzlerce firmanın kuruluş hikâyelerine baktığımızda, kurucularının bilgisayar ve türevi sistemleri “üretim” amaçlı kullanmaya ilkokul ve ortaokul yıllarında başladıklarını görüyoruz. ABD’nin 18 trilyon dolar gayri safi milli hasılasının yaklaşık 3 trilyon doları doğrudan bilişim firmaları tarafından yaratılıyor. Bu noktada emek yoğun sanayide çalışmak yerine, yüksek teknoloji üreten nesiller ülkemizin geleceği olacak. Bunu başaramadığımız takdirde dünyanın en büyük 20 ekonomisinden birisi olma özelliğimizi bir 15 yıl daha taşıma ihtimalimiz düşük görünüyor” dedi.