Kocaeli’den Kastamonu’ya lezzet yolculuğu

Turizm&Seyahat
Bu hafta size lezzetli bir rota sunacağım. Cumartesi sabahı otomobilinize atlayıp İstanbul’dan yola çıkın, gözlerinizi sonbahar manzaralarına, damağınızı yerel mutfağın zenginliklerine teslim ed...
EMOJİLE

Bu hafta size lezzetli bir rota sunacağım. Cumartesi sabahı otomobilinize atlayıp İstanbul’dan yola çıkın, gözlerinizi sonbahar manzaralarına, damağınızı yerel mutfağın zenginliklerine teslim edin.

KOCAELİ

100’üncü yaşını kutlayan köfteci

Kocaeli’ndeki ilk lezzet durağı Beeftek. Eğer ete düşkünseniz burada yiyeceğiniz etlerin damağınızda muhteşem tatlar bırakacağından emin olabilirsiniz. Sonra rotamızın üstündeki Adapazarı’nda iki lezzet durağı önereceğim. Bunlardan birincisi Meşhur Köfteci Mustafa. Sakarya Caddesi’ndeki dükkanda, 1912’den beri ıslama köfte pişiriliyor. Bu köfteyi icat eden Üsküp göçmeni Mustafa Usta öldükten sonra, iş, onun yanında çıraklık yapanlara kalmış. Yılmaz Usta onlardan biri.
Tam 50 yıldan beri tezgahın başında bayat ekmekleri, biberli, yağlı et suyu ile ıslatıyor, ekmeklerin üstüne ise köfteleri sıralıyor. Hem görüntü hem tat ağız sulandırıyor. İkinci lezzet durağı ise stadyumun yakınlarındaki Köfteci İsmail. Kime sorsanız size tarif eder. Onun ıslama köfteleri de insanın aklını başından alacak kadar lezzetli.

AKÇAKOCA

Kabak tatlısını 6 saatte pişiriyor

Karadeniz’in kıyısından giden yoldan Akçakoca’ya doğru ilerleyin. Poyrazın kovaladığı dalgalar, bulutlardan düşen sicim gibi yağmur, size vahşi, ürkütücü, büyüleyici bir masal ortamı çıkaracak. Akçakoca’da Hülyam Restoran, buradaki lezzet durağımız. Karalahana (mancar) yörenin en gözde sebzesi. Hemen her yemekte izine rastlanıyor. Hülyam’da mancar ezmesi, tavada çiğ börek benzeri mancar pidesini öneriyorum. Bundan sonra direksiyonu Karadeniz Ereğlisi’ne doğru çevirin. Kentin girişindeki Plaj Restoran’ın kabak tatlısı dillere destan. Usta, özel seçilmiş kabaklardan öyle lezziz tatlı yapıyor ki insan yemeğe doyamıyor. Altı saatten fazla fırında kalan kabaklar, karamel, kestane, ekmek kadayıfı tatlarına bürünüyor, hele üstüne konan bembeyaz manda kaymağı ile tadını zirveye taşıyor. Daha sonra Ereğli’nin deniz kıyısında, ev kadınlarına tahsis edilmiş küçük büfelerin biri olan “Has el”de, kentin geleneksel tatlısı kabaklı gözlemenin tadına bakın. Bana en iyi Karadeniz pidesinin nerede yapıldığını sorduklarında birkaç yer öneririm. Biri de Erdemir Caddesi’ndeki Meşhur Pideci Hasan’dır. Sırf bu pideyi yiyebilmek için bahane uydurup Ereğli’ye uğrarım. Siz de öyle yapın. Pideciliği babası Ali Kuru’dan öğrenen Hasan Usta’yı, fırının başında, kan ter içinde çalışırken bulacaksınız.

AMASRA

Tavada balık kokteyli yanında 8 katlı salata

Amasra’daki Çeşm-i Cihan Lokantası’nda, limanı gören bir masaya oturun. Amasra’nın sekiz katlı salatası çok meşhurdur. Lokantalar, salataya konulan ot sayısını artırmak için adeta birbirleriyle yarışır. Yarımşar tava mezgit, barbunya ve iştahınız yerindeyse hamsi söyleyin. Bu balıkların tam zamanıdır. Yeri gelmişken belirtmekte yarar var. Amasra’da ızgara yok, tüm balıklar yağda kızartılıyor. Bir tava 3-4 kişiye yetiyor.

KASTAMONU

İsimsiz restoranın şaşırtan simit yemeği

Şehirde size önereceğim yemek “Simit Tiridi”. Herhangi bir lokantada bulamazsınız. Yılanlı Sokak’ta 99 yıldır sadece “Simit Tiridi” yapan bir lokanta var. İsmi yok. Kurucuları Mustafa Çakıroğlu ile Hasan Köse. “Osmanlı Tiridi” de denen yemeğin simidi, kaynar suda haşlandıktan sonra, pekmeze batırılıp fırına sürülen mayasız hamurdan yapılıyor. Üstünde susam olmadığı için bu simide “çıplak simit” deniyor. Usta önce simidi küçük parçalara ayırıp çukur tabağa dolduruyor. Sonra, bir köşede büyükçe bir tencerede kaynayan kuzu gerdanı ve kemik suyu karışımıyla iyice ıslatıyor. Islanmış simitlerin üstüne bolca sarımsaklı yoğurt döküyor. Toz haline getirilmiş kıymayı, yoğurdun üstüne serptikten sonra (bazı yerlerde kıyma yerine küçük parçalara ayrılmış gerdan eti konuyormuş), köpürmüş tereyağını tabağın üstünde gezdiriyor.

DEVRAKANİ

Yufka rulosuna saklanan tatlar

Kastamonu’da Devrakani’ye gitmenizi öneririm. Devrekani yöresinin “Banduma”sı ise unutulur gibi değildir. Aslında bu yemek, hemen tüm çevrenin favori yemeklerinden biridir. Pınarbaşı, Azdavay, Şenpazar çevresinde “Islama”, Küre ve İnebolu çevresinde “Bandırma”, Daday ve Devrekani çevresinde ise “Banduma” olarak bilinir. Bu yemekte yufkalar önce rulo haline getirilir, sonra üç parmak eninde kesilir. Daha önceden hazırlanan tavuk veya hindi suyuna batırılan rulolar, bir tabağa dizilir. Daha sonra bunların üzerine erimiş tereyağı gezdirilir, ruloların  aralarına fındık içi serpilir, en üste tavuk veya hindi etleri konup öyle servis edilir. Yolunuz Devrekani’ye kadar uzanmışken, buranın cırığının (lokum), pancar pekmezinin hele hele yassı kadayıfının lezzetinin dillere destan olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.

TAŞKÖPRÜ

Büryanın iyisi kekikle beslenen kuzudan

Kastamonu’nun bir başka lezzeti de Biran (Büryan, Püryan) Kebabı’dır. Bazı yörelerde kuyu ve kazık kebabı da denir. Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu’nun bir makalesinde okuduğuma göre, bu kebabın en iyi yapıldığı yer de, “sarımsağın başkenti” Taşköprü kasabasıdır. Ağzına yeni ot değmiş kuzudan yapılır. Taşköprü’de, vitrininde nar gibi kuzuların sergilendiği ilk kebapçıya girin. Bir porsiyon isteyin. Yağıyla kemiği ile önüze 300 gramlık kebap gelecek.
Bu kebabın tadına varabilmek için kebabın elle yenmesi gerektiği konusunu unutmayın. Bu kebabın sırrını ustalar şöyle sıralar: Bir defa kuzu kekik otlamalı. Sonra yakılan odunun sakızlı çam olması gerekir.
Bu arada kuzuların sarkıtıldığı kuyunun ağzının iyice sıvanması lazım. Tabii ustanın etlemeyi, sulamayı iyi yapması şart.

Padişahın helvası

Kastamonu’nun ünlü “çekme helvası” bir zamanlar padişahlar için yapılırmış. “Saray helvası” ismi bu dönemden kalma. Enfes tatlının ana malzemeleri un, tereyağı ve şeker. Sakız haline getirilen hamur, çekiştire çekiştire lif lif edilip helvaya dönüştürülüyor. Özgün lezzetini yayıktan yeni çıkmış tereyağıyla kazanıyor.

812 çeşit yemek

Kaynaklara göre Kastamonu ve çevresinde tam 812 çeşit yemek tespit edilmiş. Mantar yemekleri bile başlı başına bir konu. Yeri gelmişken Türkiye’de en zengin mantar çeşidinin Kastamonu’da bulunduğunu belirtmek isterim: Kuzu kulağı, kanlıca, ayı mıcığı, tavuk ayağı, saçak, içi kızıl, cincile, kavak, meşe, kömüş memesi, söbelek, gelincik, teltelli, kırağı, mıkcık, kum mantarı… Dönüş yolunda otomobilinizin bagajına şu malzemeleri koymayı sakın unutmayın: Osmancık’ın pirinci, çekme helva, kızılcık tarhanası, çemensiz pastırma, bol bol sarımsak, tirit için çıplak simit, çeşit çeşit
mantar, kilolarca üryani eriği, kızılcık ekşisi, pestil, siyez bulguru…

Hürriyet