25 TL’ye Heybeliada’nın keyfini çıkarın!

Turizm&Seyahat
Sabah gazetesinde yer alan haberde hem keyifli bir haftasonu geçirmek hem ada havası almak isteyenler için bunu hesaplı bir yoldan yapmanın ipuçları şöyle anlatılıyor… İşte ayrıntılar…...
EMOJİLE

Sabah gazetesinde yer alan haberde hem keyifli bir haftasonu geçirmek hem ada havası almak isteyenler için bunu hesaplı bir yoldan yapmanın ipuçları şöyle anlatılıyor… İşte ayrıntılar…Ekonomik alışveriş yapacağım diye o pazar senin, bu mağaza benim derken yorulmamak elde değil. Bu sefer sırt çantamı alışverişte aldıklarımı koymak için değil, sırf seyahat etmek için hazırladım. Dinlenmek ve eğlenmek için sadece bir günüm vardı ve alışkanlığı elden bırakmadan bunu da ekonomik yollardan halletmek istedim. Biraz hesap kitap yaptıktan sonra erkenden arkadaşlarımla kalabalık da olsa Adalar vapuruna bindim. Vapur yolculuğunun neşesi, beş liraya altı tane plastik limon sıkacağı satan seyyar esnaf oldu. Kendini işine adadığı her halinde belli olan satıcı, birden bire kapıdan “Portakaleeee, limoneee! Gel vatandaş five lira!” şeklinde yarı Türkçe yarı İngilizce konuşarak girince, anında herkesin ilgisini çekti. Adalara sık sık gidenler onu tanıdığı için selamlarını eksik etmedi. Sohbetle yol çok hızlı geçti. Vapurdan iner inmez dönüş saatine bakıp akbili doldurmayı eksik etmedik. 

BİSİKLET TURU, PİKNİK VE DENİZ 

Heybeliada’ya giderken çimenlerin sefasını çıkarmak için yanımızda kitap, gazete ve örtü getirdik. Tabii tüm gün aç geçmezdi, adanın marketinden birkaç atıştırmalık da aldık. Tepeye doğru çıkarken Aynur’un uğurlu çiçekli taçlarını gördük. Aynur hem güler yüzlü hem de bu işi zevk için yaptığından taçlarını uygun fiyata satıyor. Siz bakmayın “5 liradan aşağı inmem” demesine, adanın turistlerine karşı çok anlayışlı. Yamaca ulaştığımızda “Keşke çadır getirseydik” diye az hayıflanmadık. Karşımızdaki manzara rüya gibiydi. Erken gelmenin kaymağını en güzel yeri kaparak yemiş olduk. Örtümüzü serdik, sohbetler ettik hatta yandaki komşularla sofralarımızı birleştirdik. Onlardan öğrendik ki günlüğü 45 liraya pansiyonlarda kalmak mümkünmüş. Sadece çimlerde yatmakla bitmezdi ya gün. Dönüşte saati sekiz liraya bisiklet kiraladık. Heybeliada’yı doyasıya pedalladık. Susadığımızda yaz kış orada yaşayan bir çift, evlerinin kapısında bize su ikram etti, adada kışın nasıl geçtiğini anlattı, hatta dondurma bile ısmarladılar! Uzun zamandan beri ilk kez bir günün nasıl bu kadar hızlı geçtiğine inanamadık. Eve dönerken sadece 25 lira harcayarak hem huzurlu hem de ekonomik bir metropol molası vermiş oldum. Heybeliada yazın da özellikle hafta içinde boş ve sevimli… Zamanınız kısaysa ve bir molaya ihtiyaç duyuyorsanız, hiç düşünmeyin.