Matemin ve sevincin bayramı: Nevruz

Toplum
Türk yurtlarında “yeni yılın başlangıcı”, “baharın müjdecisi” ve “doğa bayramı” olarak kabul gören ve bilinen tarihi 18 asırdan fazla olan Nevruz Bayramı, süren gel...
EMOJİLE

Türk yurtlarında “yeni yılın başlangıcı”, “baharın müjdecisi” ve “doğa bayramı” olarak kabul gören ve bilinen tarihi 18 asırdan fazla olan Nevruz Bayramı, süren gelenekleriyle hala Anadolu’da büyük bir coşkuyla kutlanıyor.

Baharın dirilişi olarak da bilinen ve 21 Mart’ta kutlanan Nevruz Bayramı, asırlardır matem, yardım ve sevinçle kutlanıyor. Türk yurtlarında “yeni yılın başlangıcı”, “baharın müjdecisi” ve “doğa bayramı” olarak kabul gören Nevruz Bayramı’nın 7 geleneği hala Anadolu’da yaşatılıyor.

Nevruz Bayramı 7 aşamada kutlanıyor

Dünyanın en geniş kültürüne sahip Nevruz Bayramı, “kötü söz orucu”, “çevre temizliği ve alav alav”, “ölü bayramı”, “yaşlı ve hastaları ziyaret”, “çocuk günü”, “gençlik günü” ve “yeddi levin” olmak üzere 7 aşamada kutlanıyor.

Bayramdan 2 hafta önce, vatandaşlar tarafından kötü söz orucu tutuluyor. Bu çerçevede kötü söz konuşmanın günah sayıldığı Nevruz boyunca, herkes geçen yılın sıkıntılarını, acılarını unutmaya çalışırken, küs olanlar ise barıştırılıyor.

Nevruz gelince tüm komşular bahçelerini temizliyor. Bir araya toplanan çöpler yakılıp, ateşin üzerinden atlanılıyor. Bu sayede sıkıntıların da o alevler arasında yandığına inanılıyor.

“Ölü bayramı”

Nevruzun aşamaları arasında en önemlilerinden biri ise ölü bayramı olarak görülüyor.

Yöre halkı bayram kutlamalarına başlamadan önce ölüleri de yad etmek adına mezarlıklarda da çevre temizliği yapıyor. Çiçekler ekilen mezarlıkların taşları yıkanıp Kur’an-ı Kerim okunuyor. Önceden evlerde hazırlanan yiyecekler ve semeniler mezarlıkta ziyarete gelen vatandaşlara dağıtılıyor.

Ölü bayramının ardından yaşlıların ve hastaların ziyaret edildiği nevruz kutlamalarında daha sonra çocuklar ve gençler için etkinlikler düzenleniyor.

“Yeddi levin”

Nevruzun en önemli geleneklerinden yeddi levin, evlerden yükselen şenlik sesleri arasında eşe, dosta, hasım ve hısıma dağıtılmak üzere hazırlanıyor. Yedi çeşit hediye, meyve veya kuruyemişin bir araya getirilmesiyle oluşturulan yeddi levin, hanenin en yaşlı bireylerince hazırlanıp özel tepsilerde sunuluyor.

Yeddi levinler, üç gün boyunca komşular arasında karşılıklı ziyaretlerde verilerek böylece dostluk ve komşuluk ilişkilerinin güçlü tutulduğuna inanılıyor.

Nevruz Bayramı olan 21 Mart günü, sabahın erken saatlerinde başlayan kutlamalarda, çocuklar evleri dolaşıp büyüklerin ellerini öperek bayramlarını kutluyor. Ev sahipleri, evlerinin bahçelerinde veya balkonlarında bulunan yeddi levin tepsilerindeki hediyelerden çocuklara veriyor.

“Bahar ile kışın oyunu: Kosa Kosa”

Bayramda 21 Mart’ta başlayıp günler süren etkinlikler renkli görüntülere de sahne oluyor. Özellikle “Kosa Kosa” adı verilen ve her evde oynanan oyundaki karakterlerin kostümleri izleyicilerin ilgisini çekiyor.

Beyaz elbiseli karakterin kışı temsil ettiği oyunda yeşil elbiseli karakter ise baharı temsil ediyor. Teker teker evleri gezen kosa kosalardan kötü ve cazgır olan beyaz kosa evin baş köşesine yerleşiyor.

Beyaz kosa kışı, kıtlığı, mutsuzluğu temsil ediyor. Bolluğu, bereketi ve baharı temsil eden yeşil kosa, eve gelip beyaz kosayı güzel sözlerle evden çıkarmaya çalışıyor.

Maniler ve müzikler eşliğinde oynanan kosa kosa oyununun sonunda, yeşil kosa beyaz kosayı evden çıkarmayı başarırsa o evden yıl boyunca kıtlığın ve mutsuzluğun uzak duracağına, bereket ve mutluluğun hakim olacağına inanılıyor.

Sergilenen bu oyun sonunda, beyaz kosa evden çıkınca ev sahibi tarafından yeşil kosaya çeşitli hediyeler veriliyor.

Nevruz’un coşkuyla kutlandığı Doğu Anadolu’da Iğdır başta olmak üzere asırlardır değişmeyen nevruz geleneklerinin neredeyse tamamı halen yaşatılıyor.

“Nevruz, birlik, beraberlik ve kardeşliğin sembolü”

Iğdır’ın Melekli Beldesi sakinlerinden Yakup Akpolat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nevruzun birlik, beraberlik ve kardeşliğin sembolü olduğunu söyledi.

Yüzlerce yıllık nevruz geleneklerinin günümüzde halen yaşatıldığını anlatan Akpolat, “Nevruz’dan önce bir bayram akşamı olur bu bayram akşamında önceden mahsullerden yemiş, çeşitli meyve, mandalina, portakal, şekerleme gibi şeyler çarşıdan alınıp eve getirilir. Bunlarla bayram payı oluşturulur, buna biz ‘bayramçalık’ deriz. Çocuklar evleri gezerler, her ev ne isterse çocuklara verir.” dedi.

Nevruz gelince gençlerin ve kadınların çeşitli oyunlar oynadığını belirten Akpolat, şunları söyledi:

“Bayramdan önce “kosa kosa” çıkarılır. Kosa kosa oyununda erkeklerden birisi kadın kılığına girer, evlere, kahvelere, komşulara giderler, müzik çalıp oynarlar. Kosa oynayan erkekler komşulardan pay alırlar. Kadınlar ise dodo dediğimiz bir oyun vardır, bir ağaca kol takılır, elbise giydirilir, başına bir şeyler bırakılır. Bu kuklayı dodo olarak gezdirirler. Dodonun şarkısı ise “dodo dodoyu gördün mü, dodoya selam verdin mi, dodo buradan gidince yağmur yüzü gördün mü” şeklindedir. Kurak mevsimlerde dodo oynatılır.”