Başarılı iletişimin kuralları

Toplum
Muhatabımızdaki en küçük gelişmeyi, samimiyetle takdir etmeli. Doğrudan emir verme yerine, soru yöneltmeli. Maiyeti altındakilere ne sert, ne de yumuşak davranmalı, her zaman orta yolu seçmelidir! Aka...
EMOJİLE

Muhatabımızdaki en küçük gelişmeyi, samimiyetle takdir etmeli. Doğrudan emir verme yerine, soru yöneltmeli. Maiyeti altındakilere ne sert, ne de yumuşak davranmalı, her zaman orta yolu seçmelidir!

Akademik Perspektif’te yer alan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Ahmet Selvi’nin “Başarılı İletişimin Anahtarı” başlıklı yazısı…

Başarılı İletişim için uzmanlarının bildirdikleri şu hususlara dikkat etmeli:

1- Söze iltifatla, dostça başlamalı.

2- Başkalarının görüşleri yanlış da olsa, yanlış dememeli.

3- Eğer yanılıyorsak, yanıldığımızı itiraf etmekten sakınmamalı.

4- Tartışmayı kazanmanın tek yolu, tartışmadan sakınmaktır.

5- Önce karşımızdakine, evet dedirtecek sorular yöneltmeli.

6- Konuşmanın çoğunu, karşımızdakinin yapmasına fırsat vermeli.

7- Kabul ettirmek istediğimiz düşüncenin, kendisine ait olduğunu sanmasını sağlamalı.

8- Her şeyi karşımızdakinin bakış açısından görmeli.

9- Karşımızdaki insanın düşüncelerine anlayış göstermeli.

Gücendirmemek ve kızdırmamak için de şunları yapmalı:

1- Överek ve dürüstçe takdir ederek söze başlamalı.

2- Onun yanlışlarını dolaylı yoldan anlatmalı.

3- Onu eleştirmeden önce, kendi yanlışlarımızdan söz etmeli, (Biz böyle yapıyorduk; ama yanlış olduğunun sonra farkına vardık) demeli.

4- Doğrudan emir verme yerine, soru yöneltmeli. Mesela, (Beni biraz dinle) yerine, (Bir şey söylesem beni dinler misiniz) demeli.

5- Hiç kimsenin ayıbını yüzüne vurmamalı.

6- Muhatabımızdaki en küçük gelişmeyi, samimiyetle takdir etmeli.

7- Herkese iyi sıfatlar vermeli, onlar bu sıfatlara yaraşır olmaya çalışabilirler.

Herkes takdir bekler

Takdir ve ilgi toplamak arzusu herkeste vardır. Mesela Bir çocuk parmağındaki yarayı, ona buna gösterip, ilgilenmelerini ister. Büyükler de çocuklarından farklı değildir. Yazdığımız bir şiiri bir arkadaş beğense, ona yazdığımız bütün şiirleri göstermeye çalışarak, bizimle daha fazla ilgilenmesini, bizi takdir etmesini isteriz. Bazı kimselerin önemli kişi olma arzusu, tımarhaneye düşmelerine sebep olmuştur.

Elemanların kusurlarını, mevcut iyi hareketlerini takdir etmek suretiyle, düzeltmeye çalışmalıdır!

Şunu da unutmamalı ki, riyakârca bir takdir zararlı olabilir. Bir insanı onda bulunmayan bir meziyetle övmeye kalkarsak, içinden, Haydi canım sen de!.. diyebilir.

Şu halde, elemanın mevcut olan iyi vasfını takdir etmek gerekir. Onun arzusunu sormalı, istekleri ile ilgilenmelidir! Ben eleman olsaydım, âmirimden ne beklerdim diye düşünmelidir!

İnsan emir almaktan hoşlanmaz. Onun için (Şunu şöyle yap!) dememeli, (Şunu şöyle yapsak olmaz mı? Ben şöyle düşündüm. Acaba siz nasıl düşünüyorsunuz?) gibi sözler, elemanı incitmez, nefsinin hoşuna gider. Böylece eleman, kendisinin önemli bir kişi olduğuna inanarak çalışma azmi artar. Kısacası, nasıl idare edilmek istiyorsak, elemanlarımızı da o şekilde idare etmemiz lazımdır.

Maiyeti altındakilere ne sert, ne de yumuşak davranmalı, her zaman orta yolu seçmelidir! Yönetici, elemanlara karşı fazla yumuşak davranırsa, laubali olurlar. İşler ciddiyetle yapılmaz. Sert davranırsa, yöneticiden nefret ederler.