Zulme susmak ortak olmaktır

Dünya Hali
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçekleştirilen seminerde konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Adalet duygusu yaşamın her alanında temel bir duygudur. Adaleti en çok bozan şey bencillik ve...
EMOJİLE

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçekleştirilen seminerde konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Adalet duygusu yaşamın her alanında temel bir duygudur. Adaleti en çok bozan şey bencillik ve narsizmdir. Zalime karşı susmak ise zulme ortak olmaktır" dedi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Ahmet Refik Partal’ın yaptığı program, ‘Modern Dünyada Müslümanlara Yönelik Fiziki, Siyasi, Sosyal ve Psikolojik Zulümler’ semineri ile başladı.  İnsanın adaletli yaşamaya kodlandığını, vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Adalet duygusu yaşamın her alanında temel bir duygudur. Ahlaki normların olmadığı ortamlarda ise adaletsizlik ortaya çıkıyor.  Adil olmak biyolojiktir ama adaletli olmak sosyal ortamda öğrenilir. Adaleti en çok bozan şey ise bencillik ve narsizmdir. Zalime karşı susmak ise zulme ortak olmaktır" dedi.

Modern dünya tam bir putlar galerisi

Modernizmin zulmü kalıcı kıldığına değinen YTÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bedri Gencer “Ayette ‘Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmettiler’  buyrulur. Bugün Müslümanlara zulmedenler kendi nefislerine zulmettikleri için başkalarına zulmeder hale gelmişlerdir.  Modernleşme,  zulmü kalıcı hale getirmekte. Modern dünya tam bir putlar galerisi. Üstelik bu putları görmek imkânsız” dedi. İslam coğrafyalarında tarihte büyük zulümler yaşandığını belirten Araştırmacı/Yazar Müfid Yüksel ise,”Özellikle Moğol zulümleri, Haçlı istilaları, Endülüs, Sicilya ve Keşmir, Halepçe gibi  katliamlar unutulmamalıdır” dedi. Türkiye’deki zulümlerden de bahseden Yüksel, Dersim katliamı ve yakın dönemde yaşanan 28 Şubat postmodern darbesinin unutulmayacağını da kaydetti.

Müslüman kimlikler baskı altına alındı

Türkiye’de yapılan darbelerle zalimlerin zulümlerini devam ettirebilmek için yeni alanlar oluşturduğunu ifade eden Avukat Hüsnü Tuna “1925-1950 arası vatandaşları ezme, bıktırma, hizaya getirme dönemi olarak planlandı. 85-95 arası dönemde ise dindarların siyasette etkin olmaya başladığı, ve faili meçhullerin arttığı bir dönemdir. Bu cinayetlerle toplum üzerinde bir baskı kuruldu. Her cinayet sonrası Türkiye’de ‘Bu cinayetlerin sorumlusu dindarlar’ denilerek Müslüman kimlik baskı altına alındı. Jitem, Mit ve Ergenekon aracılığıyla infazlar gerçekleştirildi.

Milat