Vatandaş bir şey hariç her şeyden memnun

Dünya Hali
Türkiye’nin en büyük sorunu bugünlerde ne? Vatandaş en çok neden şikayetçi? Bu soruya yanıt verebilecek en uygun kişilerden biri de, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz. Çünkü, Türkiye İstatistik Kuru...
EMOJİLE

Türkiye’nin en büyük sorunu bugünlerde ne? Vatandaş en çok neden şikayetçi? Bu soruya yanıt verebilecek en uygun kişilerden biri de, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz.

Çünkü, Türkiye İstatistik Kurumu da Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’a bağlı.  TÜİK aracılığıyla, sürekli “vatandaş memnuniyeti ölçümleri" yapılıyor.

"Vatandaşın en büyük şikayeti ne?".

Yanıt çarpıcı;

Sağlıktan güvenliğe, ulaştırmaya kadar pek çok konuda, TÜİK verilerine göre, vatandaş memnuniyeti artıyor. Tek bir istisna dışında; adalet.

İşte Kalkınma Bakanı’nın bu konuda söyledikleri;

“TÜİK, vatandaşın memnuniyetini ölçüyor. Sağlıktaki memnuniyet yüzde 76’ya çıktı. Yüzde 40’lardan geldik buraya. Mutluluk araştırmamız var; ’sizi ne mutlu ediyor?’ diye sorduğumuzda, aile, asayiş ve sağlık olarak sıralanıyor. Asayişten yüzde 78 oranında memnunlar. Ulaştırma memnuniyeti yüzde 70 üzerinde çıktı. Memnuniyetin artmadığı tek alan var; adalet. Yargı reformunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Vatandaş daha hızlı daha adil bir adalet sistemi istiyor.

MAYINLAR TEMİZLENİYOR

Bir başka konu; Türkiye gündeminin bugünlerle çok meşgul olduğu Suriye ile ilgili.

Bundan yaklaşık iki sene önce, Türk kamuoyu Suriye’yi sınırdaki mayınlar üzerinden tartışıyordu.

Türkiye-Suriye sınırının, Türkiye tarafında 550 kilometre uzunluğunda, 350 metre eninde, çok geniş bir arazi mayınlarla kaplı.

2010’da bu araziyi temizleyip, üretime aşmayı çok konuştuk. Hatta o dönemde “bu arazinin işletmesi İsrail’e verilir mi?” tartışmasını da yaşadık.

Ancak son iki yılda, hiçbir gelişme olmadı.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’la sohbetimizde, bu konuyu da sorduk. Ve sürpriz;
Meğerse, Kalkınma Bakanlığı sessiz sedasız bu geniş, bakir arazi için düğmeye basmış bile.

Öncelikle; mayın temizleme ne durumda?
“Mayın temizleme görevi Milli Savunma Bakanlığına verildi. İhale aşamasına geldi. Uzun bir bir sınır” diyerek başlıyor söze Bakan Yılmaz.

Ve daha mayın temizleme yapılmadan, GAP idaresinin “bu toprağı nasıl kullanırız” konusunda kolları sıvadığını anlatıyor;

“ Mayınlar temizlendikten sonra ne yapılabilir? Geçmişte sığ bir tartışma yürütüldü. ‘Şu mu, bu mu olsun’ diye. Burada daha detaylı bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu gördük. Harran Üniversitesi ile GAP İdaresine görev verdik. ‘Mayından temizlenirse ne yapabiliriz?’ diye bir çalışma yapacaklar”.

Sadece tarımsal arazi olarak görmüyor o bölgeyi Bakan Yılmaz. Tarihi ve turistik açıdan da hizmete açmaya, maden de aramaya kararlı;
“O bölgede, örneğin, tarihi alanlar var. Turizm, kültür anlamında değerlendirilebilecek alanlar var. Madencilikle ilgili değerlendirilebilecek alanlar var. Ulaşım açısından kullanılması gereken mekanlar var. Konvansiyonel tarıma uygun alan var; organik tarıma uygun alan var. Bu sahayı tarayıp arkadaşlar, nerede ne yapılacağı çalışması yapıyorlar. Milli Savunma Bakanlığı ile de işbirliği yapacağız. Biz bunu hazır tutacağız. Mayından temizlendiğinde, elimizde nerede ne yapılabileceğine ilişkin kılavuzumuz olacak.”

YENİ TEŞVİK İLE ‘KAMPANYA’ YAPTIK…

Doğu ve Güneydoğu’dan bahsettikçe, söz hükümetin yeni teşvik sistemine de geldi. Bakan Yılmaz, çarpıcı bir açıklama yapıp, “iki yıllık kampanya yaptık” dedi. Üstelik bu kampanyanın sadece bu bölgelerle sınırlı olmadığını, tüm Türkiye’ye kapsayacak önemli stratejik teşvikler olduğunu vurguladı;
“Teşvik sistemimizin 4’te 3’ü bölgesel farklılığa dayalı değil; teşviğin önemli bir kısmı bölgeyle ilgili değil. Nerede olursa olsun İstanbul, Ankara, Bursa fark etmez stratejik sektörler için bölge farkı yok. Yüksek teşviklerden yararlanacak.   Belli sektörleri de ismen saydık bunlar da eğitim, sağlık, turizm 5. Bölge muamelesi görecek.Çok gelişmiş bir teşvik sistemi oldu. Özel sektör yatırımları için iyi bir zemin oluşturacak. 2012 ve 2013 en yüksek teşvikler belirlendi, bir kampanya gibi düşündük. 2 yılı iyi değerlendirsinler…”

DOĞU-GÜNEYDOĞU, TÜRKİYE’NİN ÇİN’İ OLACAK

Kalkınma Bakanı, özellikle GAP bölgesine ve doğuya yatırımı çok önemsiyor;
“Orada yatırım yaptığınızda, başka yerlerdeki karınızı da vergiden düşmek mümkün olacak. Dolayısıyla güçlü firmalar için GAP’a yatırım yapmak için tam zamanı. Doğu ve Güneydoğu’ya. Önemli bir yatırım imkanı.”

Bu bölgeye, “Türkiye’nin Çin’i” diyor Cevdet Yılmaz. Gerekçesini de şöyle açıklıyor;
“ Türkiye’nin Çin’i dememizin nedeni şu; Batı’da belli sektörler artık rekabet gücünü yitirdi. İşçilik maliyeti şundan bundan dolayı. Çin’e Afrika’ya gidiyorlar; oralara gideceklerine Doğu ve Güneydoğu’ya gelsinler istiyoruz. Hem istihdam artsın hem Türkiye’nin içinde kalsın, istiyoruz.”

Bakan Yılmaz, bu bölgeyle ilgilenen “güçlü yatırımcılar olduğunu” da vurguluyor;

“İlgilenen yatırımcılar var; ayrıca birbirleriyle ortak gitmek için temas kuran güçlü firmalar olduğunu duyuyoruz. Daha çok konfeksiyonda o bölgenin avantajlarını kullanmak isteyen firmalar bunlar.”

BÜYÜMEYİ TÜM KESİMLERE YAYDIK

Bakan Yılmaz’ın önemli de bir saptaması var makro ekonomi konusunda; “Kalkınma sadece ekonomi demek değil. Ekonomi, kalkınmanın sadece bir parçası. Önemli olan büyümeyi nereden sağlıyorsunuz ve büyümenin nimetlerini nasıl dağıtıyorsunuz; bu son derece önemli. Büyükemin nimetlerini dar bir kesime dağıtırsanız sorun ortaya çıkar.”

Hükümetin son 10 yılda büyümedin dar gelirli kesime de yayılması için azami çaba gösterdiğini anlatan Bakan Yılmaz, “En büyük başarımız; bunu yaparken bir yandan enflasyonu düşürdük, dar gelirli kesimi ezen enflasyonu; bir yandan da sosyal politikalarımızla eskiden faize giden paraları kamuya hizmet olarak sunduk.”
 

Hürriyet