Ünlülerin hayatlarındaki dönüm noktaları

Dünya Hali
Metin Akarslan (Ressam):“Küçük yaşlardan itibaren sanata ilgi duymaya başladım. Babamın hattat oluşunun bunda etkisi çok. Gençlik dönemlerimde hat yazabilmek için çok uğraştım. Fakat bu zorlu sa...
EMOJİLE

Metin Akarslan (Ressam):“Küçük yaşlardan itibaren sanata ilgi duymaya başladım. Babamın hattat oluşunun bunda etkisi çok. Gençlik dönemlerimde hat yazabilmek için çok uğraştım. Fakat bu zorlu sanatı bir türlü icra edemedim. Yirmili yaşlara gelince  resme meylettim. Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu’yla tanışmak  hayatımın ilk dönüm noktası oldu. Kısa sürede övgüler alan eserler ortaya çıktı. Ancak ‘yolun yarısı’nda alkol bağımlısı oldum. 38 yaşında resim yapmayı bıraktım.

Büyük bunalımlara sürüklendim. Bir gece, “Allah’ım n’olur bana yardım et” diye diye sızıp kaldım. O gün gördüğüm rüya hayatımı değiştirdi. Bu rüya yeni bir başlangıç oldu benim için. Oğluma matbaa dükkanı açtım, bağımlılıktan kurtulmak için su tedavisi gördüm. Resimle uğraşamıyordum ama matbaa boyalarıyla oyalanırken kartonlara parmaklarımla bir şeyler çiziyordum. Dükkana her gelen bu parmak boyası çizimleri satın almak istiyordu. O günden sonra bu resimlerle 47 sergi açtım. Aslında hayatın her karesinin benim için ayrı bir dönüm noktası olduğunu anladım.”

Mustafa Denizli (Teknik Direktör): “Sene 1964. Bir bahar günü arkadaşlarımla sokakta top oynarken sanırım kaderimin ağları örüldü. Sokaktan geçen Ege Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Başkanı Prof. Dr. Orhan Cura, beni futbol oynarken görmüş. Beni Altay Kulübü’ne götürdü. Daha  14 yaşındaydım. O günden sonra benim hayatım tamamen değişti. Profesyonel hayatımın başlamasına vesile olan dönüm noktası bu.”

Necati Şaşmaz (Oyuncu):Asıl mesleği turizmcilik olan Necati Şaşmaz eğitimini Kanada’da tamamlar. Amerika’ya yerleşen Şaşmaz’ın hayatı 11 Eylül saldırılarıyla değişir. Ailesini ziyaret eden Necati Şaşmaz, 11 Eylül 2001’de Amerika’ya dönerken İkiz Kuleler’e gerçekleştirilen saldırı nedeniyle uçağı havadayken geri döner. Amerika’ya dönmek istemez. Ankara’da bir sigorta şirketi açar. O günlerde Osman Sınav ile görüşür. O görüşme Şaşmaz’ın oyunculuk kariyerinin başlangıcı olur. “Kurtlar Vadisi”nde başrol teklifi alır. Sonra dizinin yapımcılığını da üstlenir. Ve oynadığı “Polat Alemdar” karakteriyle zihinlere kazınır.

Reha Yeprem (Sunucu):“Hayatımın dönüm noktası 1996 yılında Samanyolu Televizyonu’ndaki Sır Kapısı programı oldu. Aklın mantığın ötesinde yaşanan olayların anlatıldığı bu program benim hayatımı değiştirdi. Hem imaj hem mesleki kariyer ve format olarak beni çok değiştirdi. O döneme kadar aktörken, şov eğlence başlığı adı altında anılırken, şimdi sunuculuk yapıyorum. Bu da benim artık kültür faaliyetleri başlığıyla anılan, fikir işçisi bir isim olarak anılmama vesile oldu.”

Salih Memecan (Karikatürist): “Ben küçükken ciddi kekemeydim ve bu bütün hayatımı etkiliyordu. Kekeme olduğum için çoğu zaman konuşma sıkıntısı çekiyordum. Kendimi bir şekilde ifade etmem gerekiyordu. Bir süre sonra kendimi çizerek ifade etmeye başladım. Mimar olmak için çıktığım yolda, bir süre sonra  karar vermem gerekti. Mimar olarak mı yoksa çizerlik becerimi geliştirerek karikatürist olarak mı devam etmeliyim diye düşündüm. 30 yaşında mimarlık bilen karikatürist oldum.”

Ufuk Bayraktar (Oyuncu):Zeki Demirkubuz, Bayraktar’ı, babasının Cihangir’deki kahvesinde çalışırken fark eder. Bayraktar’ı yanına çağırıp “Seninle konuşmak istiyorum” der. Zeki Demirkubuz’un oyunculuk teklifi, babasına kahvede yardım eden Bayraktar için dönüm noktası olur. Demirkubuz’un yönettiği “Bekleme Odası”yla oyunculuk kariyerine başlar.

Ayşen Gruda (Oyuncu):“Adile Naşit ile çok iyi arkadaş, dosttuk. Anlayışlı, sohbeti tatlı bir kadındı. Aynı apartmanda altlı-üstlü otururduk. Tiyatroya, sinemaya beraber giderdik. O zamanlar benim  ekonomik sıkıntılarım vardı. Adile Abla’ya bunları anlatmıştım. O zamanlar Adile Abla, Arzu Film’in ekibinde kalabalık filmlerde rol alıyordu. Ertem Eğilmez’e bahsetmiş benden. Çağırdı, sete gittim. On gün gittim, on beş gün gittim, ama hiç kimse bir şey söylemedi.

Hangi rolü alacağımı da kaç para alacağımı da bilmiyordum. Meğer Ertem Abi uzaktan beni izliyor, ‘Kadroya uyum sağlar mı?’ diye düşünüyormuş. Hababam Sınıfı’nda bana küçük bir rol verdi. Öğrenciler liseler arası bilgi yarışmasına katılıyor, ben de sunucuyu canlandırıyordum. İki dakikalık bir roldü ama herkes beni tanıdı. Ertem Abi’nin çekirdek kadrosuna girdim, o günden sonra hemen hemen bütün filmlerde oynadım.

Sıla Öztürk Oram (Modacı): “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Doğup büyüdüğüm Trabzon’dan 16 yaşında geldim İstanbul’a okumaya. Ama işe başladığım ilk yer hukuk bürosu değil, Şişli’de bir mağaza. Henüz 3. sınıftayken, Beymen’de işe başladım.

Benim hayatımın dönüm noktası bu. Mağazanın giriş katında müşterilerle ilgilenirken, hep renkli bir işim olsun istediğimi, hayatımı adliyede geçirmek istemediğimi fark ettim. Derken bir-iki tasarım yaptım. Annem karşı çıksa da, babamın anlayışıyla bu yolda ilerledim. Uzun süredir Sezen Aksu’nun sahne kostümlerini tasarlıyorum. Düğmeyi dikmeyi bile bilmem, sadece tasarım ve provalarla ilgileniyorum.”

Haldun Dormen (Tiyatro oyuncusu/yönetmen): “Anneannemle Boğaz turundayken şoförün açtığı kapı dizime çarpmıştı. Artık teneffüste top peşinde koştururken bile yere düşünce kalkamıyordum. Bir ay ‘Ayağım burkuldu’ yalanının arkasına sığındım.

Ailem yurtdışından dönünce hastaneye götürdüler. Doktorlar, muayeneler ve her kafadan bir ses çıkıyor. Sonra ayağımın kurtulması için bir an önce ameliyat olmam gerekti. Sonra bıçak altına yatıp, topallayan bir çocuk olarak çıktım. Artık eskisi gibi yürüyüp koşamıyor, futbol oynayamıyor, sakatlığımı gösterecek her şeyden uzaklaşıyordum. İçime kapanmıyordum ama diğer yönlerimi ön plana çıkarmak için olağanüstü bir çaba sarf ediyordum.

İzlediğim filmlerden etkilenip sanatın içinde olmaya karar verdim. Rejisör olmak için Yale Üniversitesi’ne gittiğimde başıma ilginç bir olay daha geldi. Ders için hazırladığım skeci değerlendiren hocam, ‘Sekerek oynaman karakteri güçlü kıldı.’ deyince, donup kaldım. ‘Ben rol yapmadım, sakatım.’ dedim. O günden sonra sekerek de sahneye çıkabileceğimi anladım.”

Yazının tümüne ulaşmak için tıklayın…

Zaman- Tuğba Kaplan