Türküyle Dönen Semazenler…

Dünya Hali
Konya‘da Mevlana Müzesi civarındaki hediyelik eşya dükkanlarında bez, seramik, gümüş, pirinç, polyester, alçı ve camdan imal edilen çeşit çeşit semazen bibloları satılıyor. Yerli ve yabancı turi...
EMOJİLE

Konya‘da Mevlana Müzesi civarındaki hediyelik eşya dükkanlarında bez, seramik, gümüş, pirinç, polyester, alçı ve camdan imal edilen çeşit çeşit semazen bibloları satılıyor. Yerli ve yabancı turistlerin en fazla ilgi gösterdiği hediyelik eşyalar arasında yer alan semazenlerin fiyatı ise 10 liradan başlayıp, 100 liraya kadar çıkabiliyor.

Hediyelik eşya dükkanında satılan ürünlerin birçoğu Çin‘de üretiliyor. Bu ürünlerden en ilgincini ise, daha çok düğün ve eğlencelerde çalınıp söylenen bir oyun havası olan ”Konyalım Yürü” türküsü eşliğinde dönen kurmalı semazenler oluşturuyor.

Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi (SÜMAM) Müdürü Yrd. Doç. Nuri Şimşekler, Mevlana’nın kendi döneminde hayattayken yaptığı semanın, bugünkü yapılanla aynı olmasına karşın, şeklinin farklı olduğunu söyledi.

Bugünkü semanın, Mevlevi müziği eşliğinde yapılması zorunluyken, Mevlana’nın, yaşadığı dönemde bir satıcının sesinden veya bir kuyumcunun çekiç darbelerinden etkilenerek sokak ortasında bile sema yaptığının bir gerçek olduğunu ifade eden Şimşekler, ”ancak Mevlana’nın Hakk’a yürüyüşünden sonra oluşturulan ve 700 yılı aşkın süre devam eden Mevlevilik kültürü içerisinde sema belirli bir disiplin altına alınmıştır” dedi.

Şimşekler, Fransa‘da Eyfel Kulesi, İtalya‘da Pizza Kulesi, ABD‘de Özgürlük Anıtı gibi o ülkeye mal olmuş mimari eserlerin biblo tarzında hazırlanıp turistlere sunulduğunu anlatarak, buna paralel olarak Konya’da da, dünya çapında Konya ile özdeşleşmiş Mevlana’nın yeşil kubbesinin maketi veya semazen biblosunun satışa sunulmasının son derece normal olduğunu belirtti.

Sema için Mevlevi müziği şart

Ancak böylesine önemli değerlerle ilgili çalışmalar yaparken bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Şimşekler, şunları kaydetti:

”Burada dikkat edilmesi gereken konu, hareketli bir semazen biblosu yapılmışsa buna yerleştirilecek müziğin de bir Mevlevi müziği olmasıdır. Semanın olmazsa olmaz şartlarından biri, sema için bestelenmiş musiki (Ayin-i şerif) eşliğinde yapılmasıdır. Şarkı, türkü hatta Yunus Emre ilahisi bile olsa, bunlarla sema yapılamaz. Buna göre, sema mutlaka kendisine has bestelenmiş Mevlevi müziği içerisinde yapılmalıdır. Yine semazenler, semazen başı ve Mevlana’yı temsil eden postnişin belli kurallar çerçevesinde semayı icra etmek zorundadırlar.”

Şimşekler, Mevlana‘nın ve kendisinden sonra oluşturulan Mevlevilik kültürünün tanıtım objelerinin bu kadar basit ve özensiz şekilde yapılmasının yanlışlığına vurgu yaparak, bunların kaliteli, sanat değeri taşıyan emek ve gönül mahsulü ürünler olması gerektiğini söyledi.

Çin’den ithal edilip satışa sunulan semazen biblolarının ise başlarındaki külahın Mevlevi sikkesine benzemediği gibi yüzlerindeki ifadenin de sema eden gerçek bir semazenin yüzündeki ifadeyle ilgisinin olmadığını belirten Şimşekler, ”bu bibloların bazılarında semazenlerin kadın veya erkek olduğu bile anlaşılmıyor. Bu ve benzeri objeler kültürümüzün dejenere olmasına yol açıyor” diye konuştu.

"Leylim ley" ile sema yapanlar var

Şimşekler, bir semazen biblosunun ”Konyalım Yürü” türküsüyle dönmesinin üzücü olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

”Aslında işin gerçeğine bakarsak, İstanbul’da, Antalya’da, Nevşehir’de ve ülkemizin çeşitli turistik yörelerinde canlı olarak icra edilen semalara, ki ben bunların çoğuna sema diyemiyorum, sadece beyaz elbiseler giymiş insanların dönmesi olarak bakıyorum. Buralarda, Arap müzikleri ile hatta ”Leylim Ley” türküsüyle bile sema edenler var. İstanbul’da ben bunu bizzat gördüm. Kültür ve Turizm Bakanlığı bir genelge yayınlamasına rağmen bunları eğer denetleyip kontrol altına alamıyorsak, Çin’den gelen bir semazen biblosunun ”Konyalım Yürü” türküsüyle dönmesine bir itirazımız olmamalı, olamamalı diye düşünüyorum.”