Tarihi Yapılardan 4 Bin Yılllık Deprem Dersi

Dünya Hali
Anadolu yapı medeniyetini araştıran arkeologlar, binlerce yıldır ayakta kalan tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemlerinin uygulandığını belirledi.   İlk uygulaması M.Ö. 1900̵...
EMOJİLE

Anadolu yapı medeniyetini araştıran arkeologlar, binlerce yıldır ayakta kalan tarihi yapıların temellerinde deprem sönümleme sistemlerinin uygulandığını belirledi.
 
İlk uygulaması M.Ö. 1900’lü yıllara dayanan ve uygulandığı yapıların geçmişten bugüne hala ayakta kaldığı deprem izolatör sistemi ”Orthostat”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. yayınları arasında yer alan 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nin 11. sayısında tüm yönleriyle ele alındı.
 
Jeoloji uzmanı Ali Bayraktar tarafından kaleme alınan ”Tarihi Yapı Temellerinde Uygulanan Deprem Sönümleme Sistemleri ” başlıklı yazıda, Kabe, Augustus Tapınağı, Ayasofya ve Süleymaniye Camisi’nin temellerinde de aynı sistemin kullanıldığı belirtiliyor.
 
Yazıda, Anadolu yapı medeniyetlerini araştıran arkeologların araştırmaları çerçevesinde, ”tarihi yapılarda, taşıyıcı beden duvarlarının altına isabet eden temel duvar kısımların tabaka tabaka, harç kullanılmadan kırık taşlarla örüldüğünü, böylelikle tabandan gelen deprem yüklerinin, yapının üst katmanlarına geçmesine engel olan sisteminin keşfedildiğini” belirledikleri kaydedildi.
 
Arkeologların ”Orhostat Taş Döşeği Sistemi” adını verdikleri bu uygulamanın görüldüğü yapılar arasında Kabe, Agustus Tapınağı, Ayasofya ve Süleymaniye Camisi’nin de yer aldığı ifade edildi.

Sistemin ilkleri ve çalışması

Yazıda, sistemin ilke ve çalışması ile ilgili şu bilgilere yer verildi:
”Temel tabakası sağlam zeminden itibaren kırık taşlarla tabaka tabaka örülen sistem yer üstüne çıkınca, ‘düzleme tabakası’ ile sonlandırılmış. Temelde kullanılan taşlarla mukayese dahi edilemeyecek büyüklükteki taşlarla yapı beden duvarlarına taban teşkil edilmekte. Bu tabakada kullanılan taşlar 1,50 metre genişliğinde 1,80–2,00 metre yüksekliğinde 3,0 metre ile 5,0 metre boyunda. Bu büyüklükteki taşlar, kırık taşlarla örülen temel tabanının üstüne yerleştirilir. Kırık taş taban 10-20 santimetre büyük taşlardan dışarı taşmakta. Taş döşeğin teşkili için büyük taşlar yerine yerleştirildikten sonra alt boşlukları kırık taşlar ile sıkıca doldurulmakta. Bu tabakanın altında enine, boyuna ve dikine hiçbir bağlantı yapılmamaktadır. Bu tabaka tam bir yatay derz oluşturmaktadır.”
 
Hazreti İbrahim’in ateşe atılma hikayesinin de ele alındığı yazıda, ateşin ortasına açılan su kuyusundan yükselen buharla ateşin sönmesi ve Hazreti İbrahim’in kurtuluşu bilimsel olarak anlatıldı.
 
Kendisi için hazırlanan devasa ateşten kurtulan Hazreti İbrahim gördüğü rüya üzerine Mekke’ye yola çıkar. Düşünde bildirilen su kuyusunun üstü açılır ve böylece Kabe’nin ilk yapılan temel taşlarına ulaşılır. Hazreti İbrahim kırık taşlardan oluşturduğu temelle bugün bile kullanılan Allah’ın ilk mabedini yapar.
Hazreti İbrahim’in yapı sanatının Anadolu’da 500 yıl tüm deprem bölgelerinde uygulandıktan sonra unutulduğu ifade edilen yazıda, bu döneme ait hiçbir yapının günümüze kadar ulaşamamış olmasını arkeologların bu asırları Anadolu mimarlık tarihinin kara yılları olarak nitelendirdikleri ifade edildi.
 
M.Ö 900 yılında bu sistemin yeniden bulunduğu ve tüm deprem bölgelerinde tekrar uygulanmasıyla mimarlık tarihinin tekrar yazıldığı kaydedilen yazıda, bu tekniğin en bilinen ve görülen uygulamasının İstanbul Sultan Ahmet Meydanı’ndaki Dikili Taş’ın temeli olduğu, M.S. 390 yılında dikildiği bilinen tek parça granit taşın, İstanbul’un önemli depremlerinde bile yerinden santim oynamadığı vurgulandı.
 
Anadolu yapı mühendisliğinin temelini oluşturan ve Osmanlı yapı standartlarına şekil veren bu keşfin Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ile unutulduğu belirtilen yazıda, modern deprem yapı mühendisliğinin eskinin buluşlarından ve tecrübelerinden yoksun, tarihi geçmişi olmayan bir bilim olarak yürütüldüğü görüşüne yer verildi.
 
İlk uygulaması M.Ö. 1900’lü yıllara dayanan ve uygulandığı yapılar geçmişten bugüne hala ayakta kalan deprem izolatör sistemi “Orthostat” 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nin11. sayısında tüm yönleriyle ele alındı. Jeoloji uzmanı Ali Bayraktar tarafından kaleme alınan yazıda Kabe’nin, Augustus Tapınağı’nın, Ayasofya’nın ve Süleymaniye Camii’nin temellerinde de aynı sistemin kullanıldığı belirtiliyor.
 
Bilge Adam Hz. İbrahim ve Allah’ın ilk mabedi
 
Hz. İbrahim’in ateşe atılma hikayesinin de ele alındığı yazıda, ateşin ortasına açılan su kuyusundan yükselen buharla ateşin sönmesi ve Hz. İbrahim’in kurtuluşu bilimsel olarak anlatılmış. Kendisi için hazırlanan devasa ateşten kurtulan Hz. İbrahim gördüğü rüya üzerine Mekke’ye yola çıkar. Düşünde bildirilen su kuyusunun üstü açılır ve böylece Kabe’nin ilk yapılan temel taşlarına ulaşılır. Hz. İbrahim kırık taşlardan oluşturduğu temelle bugün bile kullanılan Allah’ın ilk mabedi yapar.
 
Mimarlık tarihinin kara yılları
Hz. İbrahim’in yapı sanatı Anadolu’da 500 yıl tüm deprem bölgelerinde uygulandıktan sonra unutulmuş. Unutulan asırları arkeologlar Anadolu mimarlık tarihinin kara yılları olarak niteliyor. Çünkü bu döneme ait hiçbir yapı günümüze ulaşmamış.
 
En büyük depremlerde bile yerinden santim oynamadı
M.Ö. 900 yılında bu sistem yeniden bulmuş, tüm deprem bölgelerinde tekrar uygulanmış ve böylece Mimarlık Tarihi tekrar yazılmış.
Bu tekniğin en bilinen ve görülen uygulaması, İstanbul Sultan Ahmet Meydanı’ndaki Dikili Taş temelidir. M.S. 390 yılında dikildiği bilinen tek parça granit taş, İstanbul’un önemli depremlerinde bile yerinden santim oynamamış.
 
Osmanlı’dan sonra unutuldu
Anadolu yapı mühendisliğinin temelini oluşturan ve Osmanlı yapı standartlarına şekil veren bu keşif, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması ile unutulmuş. Modern deprem yapı mühendisliği ise eskinin buluşlarından ve tecrübelerinden mahrum, tarihi geçmişi olmayan bir bilim olarak yürütülmektedir.