Ramazan’da Herkes Hırka-i Şerif’e Akın Ediyor

Dünya Hali
21’inci yüzyılın koşturmacası, yerini Ramazan’a özgü hassasiyetlere bıraktı. Onlardan biri, hatta başlıcası kutsal emanetler… Hz. Muhammed’in (sav) Veysel Karani’ye hediy...
EMOJİLE

21’inci yüzyılın koşturmacası, yerini Ramazan’a özgü hassasiyetlere bıraktı. Onlardan biri, hatta başlıcası kutsal emanetler… Hz. Muhammed’in (sav) Veysel Karani’ye hediye ettiği ve Müslüman Alemi için büyük önem taşıyan hırkası, yani Hırka-i Şerif ziyarete açılıyor. Hz. Muhammed’in (sav) hırkasını görüp, o uhrevi havayı soluyabilmek için Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından Müslümanlar, İstanbul’un Fatih Semti’ndeki Hırka-i Şerif Camii’ne akın ediyor. Biz de bu sayımızda bu büyük kutsal emanet ve onun öyküsüne biraz daha yakından bakıyoruz. Veysel Karani’ye muhteşem hediye Asıl adı Üveys bin Mir el-Karani olan Veysel Karani, Yemen’in Karan Köyü’nde dünyaya gelmiş.

Hz. Muhammed’in (sav) sağlığında Müslüman olan Karani, Yemen’de deve çobanlığı yaparak kendisinin ve annesinin geçimini sağlamış. Hayattaki tek yakını olan annesine büyük bir sevgiyle bağlı olan Veysel Karani, Hz. Muhammed’i bir kez olsun görmeyi çok istemesine rağmen, bu dileğine kavuşamamış. Hicaz’a gitmiş ancak Hz. Muhammed (sav) o gün evinde yokmuş. Veysel Karani de, annesini yalnız bırakmamak için gözü yaşlı geri dönmüş. Hz. Muhammed ise evine geri döndüğünde, yanındakilere, bu ziyareti hissettiğini söylemiş, “Ben Rahman’ın kokusunu Yemen’den alıyorum” diyerek Veysel Karani’ye övgüde bulunmuş.

Hz.Muhammed (sav) dünya gözüyle göremediği Üveys’in gösterdiği sadakat ve bağlılığa karşı hırkasını çıkartarak Hz. Ömer’e ve Hz. Ali’ye vermiş. Onlardan bu emaneti Karani’ye götürmesini istemiş. Hz. Muhammed’in vefatından sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali de peygamberin bildirdiği işaretlere bakarak adını bile bilmedikleri Veysel Karani’yi aramak için Yemen’e gitmiş, Karani’yi bir dağın başında deve otlatırken bulmuşlar. Veysel Karani’ye gidip Hz. Muhammed’in bir hediye gönderdiğini dile getirerek hırkayı göstermişler. Hz. Ömer’in, “Peygamber Efendimiz size selam etti. Mübarek hırkalarını gönderdi. Alıp giysin, ümmetime de dua etsin diye vasiyet buyurdu” sözlerini işiten Veysel Karani şükür gözyaşlarına boğulmuş. Yani Veysel Karani, ömrü boyunca hiç göremediği Hz. Muhammed’den gelen bir “hatıraya” kavuşmuş. Dönemin kaynakları, Hırka-i Şerif’in Veysel Karani’yle buluşması öyküsünü böyle anlatıyor.

EMANETİ AİLESİ ALDI
Emaneti ailesi teslim aldı Peki, o eşsiz emanet İstanbul’a nasıl gelmiş? Veysel Karani, kimi kaynaklara göre Hz. Ömer’in saflarındaki bir savaşta, kimi kaynaklara göre de Kerbela’da peygamberin torunlarını korurken şehit düşmüş. Hiç evlenmediği ve çocuk sahibi olmadığı için de, ‘emanetindeki’ Hırka-i Şerif’i kardeşi Sühverdi El-Üveysi ve ailesi korumuş. Aile kuşaklar boyu göç ederek önce Güneydoğu Anadolu ardından da Kuşadası’na yerleşmiş. Daha sonra da, 1611 yılında yani I. Ahmed döneminde İstanbul’a göçmüş. Padişahın fermanıyla İstanbul’a gelen Üveysi ailesi, Fatih’teki Yavuz Selim Mahallesi’ne yerleşmiş. Hırka-i Şerif de burada halkın ziyaretine açılmış.

Padişah I. Abdülhamit ise Hırka-i Şerif Camii’nin temellerini attırmış. Bugün caminin bahçesinde bulunan tek odalı yapıyı inşa ettirmiş ve halkın bu kutsal emaneti daha rahat görmesine imkan tanımış. Cami günümüzdeki şekline, 1851 yılında kavuşmuş. Sultan Abdülmecit, bu kutsal emanetin rahatça ziyaret edilebilmesine imkan tanıyan bir caminin yapılması talimatını vermiş. Yapının etrafındaki 700’ü aşkın evi ve arsayı istimlak ettirmiş. Dönemin ünlü İtalyan mimarlarının da fikirleri alınarak 1847 yılında inşaatına başlanan cami ve müştemilatı 1851 yılında tamamlanmış. Sanat şaheseri bir cami Hırka-i Şerif’in diğer camilerden mimari farkı, iki katlı oluşu ve üst katında cemaatin rahatça giriş ve çıkış yapabileceği koridorlarının bulunması.

Hırka-i Şerif’in ziyaret edildiği oda bu koridorların tam ortasında bulunuyor ve ziyaret sırasında cemaatin namaz kılmasına imkan tanıyor. Caminin mimarı kesin olarak bilinemese de, sanat tarihçileri Dolmabahçe Camii’nin mimarı Garabet Balkan’ın eseri olduğu yönünde görüş bildiriyor. Hakkındaki bilgiler net olmasa da, kimi sırları tam olarak çözülemese de Hırka-i Şerif, ‘kutsal bir emanet’ olarak İstanbul’da. O emanet, kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Bugün de Veysel Karani’nin 58 ve 59. kuşaktan torunlarının korumasında bulunuyor. Ve her Ramazan’da olduğu gibi ziyaretçilerini bekliyor.

HZ. MUHAMMED’İN İKİ HIRKASI DA İSTANBUL’DA
İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) giysilerinden dünyada sadece iki hırka bulunuyor. Bu hırkalardan biri Topkapı Sarayı’nda, bir diğeri de Hırka-i Şerif Camii’nde… Hırka-i Şerif Camii’ndeki bu kutsal emanet Veysel Karani’nin 58 ve 59’uncu kuşaktan torunlarının sorumluluğunda… Toplam 8 parçadan oluşan 120 santim uzunluğundaki bej renkgi hırka, pamuklu kumaştan yapılmış. Gümüş kenarlı cam bir kutuda ışıktan, nemden ve yıpranmadan korunan hırka her yıl Ramazan Ayı’nda ziyarete açılıyor.