O Siluetten Eser Yok Zaten…

Dünya Hali
Erhan Öztürk’ün haberi Melling’in 1820’de yaptığı "Marmara’dan İstanbul’a Bakış" isimli gravürü alıp, Ahırkapı açıklarına gittik. Olağanüstü farkı görünce anlad...
EMOJİLE

Erhan Öztürk’ün haberi

Melling’in 1820’de yaptığı "Marmara’dan İstanbul’a Bakış" isimli gravürü alıp, Ahırkapı açıklarına gittik. Olağanüstü farkı görünce anladık ki, İstanbul silueti çok bozulmuş!

Zeytinburnu’nda, Astay Gayrimenkul tarafından inşa edilen "Onaltı- Dokuz" isimli proje hızla yükseldikçe, tarihi İstanbul siluetini bozduğu tartışmasını da beraberinde getirdi. Biz de Fransız mimar Antonie Ignace Melling’in 1820’de yaptığı "Marmara’dan İstanbul’a Bakış" isimli gravürü alıp Ahırkapı açıklarına gittik. Gördük ki, siluet çoktan yok olmuş; 1800’lü yıllar ile bugün arasında olağanüstü bir fark var. "Yanlış yerde miyiz" diye düşünmemek elde değil.

NE OLDUYSA 1960’TAN SONRA
II. Beyazıt zamanında 42 gün sallandı, II. Meşrutiyet’ten sonra üçte biri yandı ama İstanbul hep ayakta kaldı. Kentin başına ne geldiyse 1960’lı yıllardan sonra geldi. İlk gökdelen 1969’da yükselmeye başladı. O zamanın Sheraton Oteli, bugünün İnterContinental Ceylan İstanbul’u… Mimarlarından beşi, İstanbul Teknik Üniversitesi; biri ise Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyesiydi. Kısa süre sonra Harbiye Orduevi, onu takiben Sanayi Odası tarafından yaptırılan Odakule, Ordu Yardımlaşma Kurumu tarafından yapımı başlatılan günümüz Etap Tepebaşı Oteli ve The Marmara Otel geldi. Hepsi de İstanbul’un siluetini değiştirdi. 1989’da yapımına başlanan ve Taksim’in çehresini değiştiren Park Otel’in yirmi katı yıkıldı ama İstanbul’un siluetini bozduğu iddia edilen Gökkafes davalara rağmen ayakta kaldı. Son olarak Zentinburnu’nda inşasına başlanan ve 36, 32, 27 katlı 3 bloktan oluşan ‘Onaltı-Dokuz’ projesi tartışma yarattı. Önümüzdeki yıl tamamlanması planlanan gökdelenlerin "İstanbul siluetine saplanan hançerler" olduğu savunuluyordu. Oysa İstanbul’a çoktan hançerler saplanmıştı Bunun üzerine, çok tartışılan İstanbul silüetinin ne halde olduğunu olduğunu, en iyi açıdan görmeye karar verdik. Ünlü mimar Sinan Genim ve foto muhabiri arkadaşım İlhami Yıldırım’la birlikte, sabah saat 05.00’te, Üsküdar’dan bir tekneye atladık.

AHIRKAPI AÇIKLARINDAN…
Amacımız; Üsküdar, Ahırkapı ve Samatya bölgelerinin 180 yıl önceki gravürleriyle, şimdiki görüntüsünü karşılaştırmaktı. Yanımızda, 1831’de ölen Fransız mimar Antonie Ignace Melling’in, "Marmara’dan İstanbul’a Bakış" isimli gravürü vardı. Yedikule ve Ahırkapı açıklarında fotoğraf çekmeye başladık. 1820’de çizilen gravürle, karşımızdaki manzarayı karşılaştırıyorduk. Gökdelenler o bildik silueti değiştireli çok olmuştu. Ayasofya Camisi, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camisi ve Galata Kulesi’nin arkasında artık İstanbul’un tepeleri değil Zorlu Kuleleri, İnterContinental Ceylan Otel, The Marmara, Anthill, Astoria ve Trump Towers yükseliyordu.

EDMONDO’NUN İSTANBUL’U
Bu görüntüye bir süre sonra Mecidiyeköy’de, Ali Sami Yen Stadı ile Likör Fabrikası’nın yerine yapılacak iki kule de eklenecek. Haliç’e yapılması düşünülen metro köprüsü ise askıda… Levent, Beşiktaş, Şişli, Maslak’tan yükselen gökdelenler, Nişantaşı’na yapılan iş merkezleri İstanbul’un siluetini değiştirmeye devam ediyor. Ünlü gezgin Edmondo de Amicis, 1870 yılında ilk defa gördüğü İstanbul’dan şu sözlerle bahsetmişti: "İleri" diye bağırdı süvari. Gemi sarsıldı. Krallar, prensler, Krezüs, dünyanın kudretli ve en zengin insanları, o anda hepinize acıdım; gemide bulunduğum yer sizin bütün hazinelerinize bedeldi ve İstanbul’a bir bakışımı bile bir imparatorluğa değişmezdim. İşte İstanbul! Muhteşem, muazzam, ulu İstanbul! Yaradana hamdolsun, yaratılmışa şan! Böyle bir güzeliği rüyamda bile görmemiştim!" Fakat şimdiki manzara rüya değil karabasan sanki…

Sabah