Marmara’da Balık Nesli Tükeniyor

Dünya Hali
Prof. Dr. Albay, av sezonunun balık türlerinin üreme aylarına göre hesaplanmadığını belirterek, bunun da denizlerdeki balık neslinin önemli ölçüde azalmasına neden olduğunu ifade etti. Bazı balıkların...
EMOJİLE

Prof. Dr. Albay, av sezonunun balık türlerinin üreme aylarına göre hesaplanmadığını belirterek, bunun da denizlerdeki balık neslinin önemli ölçüde azalmasına neden olduğunu ifade etti.

Bazı balıkların yumurtlama dönemlerinin farklılık gösterdiğini ifade eden Albay, şu bilgileri aktardı:
“Bazı balıkların yumurtlama dönemi 15 Nisan’dan önce başlarken bazılarının üreme dönemi ise 1 Eylül’den sonra da devam etmekte. Özellikle ülkemiz balıkçılığının temelini teşkil eden hamsinin üreme dönemi ekim ayına kadar devam ediyor. Aynı zamanda ülkemiz balıkçılığı için önemli bir tür olan istavrit ise, mart ayının ikinci yarısından itibaren üreme dönemine giriyor. Bu dönemler su sıcaklığına göre ileri ve geri doğru kayabiliyor. Oysa ki av yasakları yakın zamana kadar 1 Mayıs’ta başlarken, son 2 yıldır 15 Nisan’da başlıyor”

Albay, balıkların trol ağları ile ciddi zarar gördüğünü belirterek, Çipura, hamsi, kefal, gibi bir çok balık çeşidinin üreme döneminin eylülde başlayıp ekim ve kasım aylarına kadar devam ettiğini ve yumurtadan çıkan yavruların kendini ağlardan koruyabilecek boya gelmediğinden özellikle gırgır ve trol ağları ile zarar gördüğünü ifade etti.

“YENİ DÜZENLEME YETERLİ DEĞİL”

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu yıl sürdürülebilir balıkçılık için, avlanacak balık boyutlarına yeni düzenleme getirdiğini belirten Albay, bunun olumlu bir adım olduğunu ancak yeterli görmediklerini kaydetti.
Albay, şöyle konuştu:
“Bakanlık tarafından orfoz ve lahos balığının minimum avlanma boyu 30 santimetreden 45 santimetreye, lüferin minimum avlanma boyu ise 14 santimetreden 20 santimetreye çıkartıldı. Bu olumlu bir adım olmasına rağmen yeterli değil.

Prof.Dr.Albay, Marmara Denizi’ndeki balıkların Marmara’yı, Akdeniz ile Karadeniz arasında bir geçiş ve dinlenme noktası olarak kullandığını belirterek, bu nedenle bölgenin çok iyi korunması gerektiğini ifade etti.

Albay, şunları söyledi:
“Marmara denizi, bazı balıklar için ev sahipliği de yapıyor. Burası aynı zamanda bir çok türün üreme yeri. Marmara Denizi, çok iyi korunması gereken bir bölge olmasına rağmen biz bunu başaramadığımız gibi bugün en çok trol, algarna çekilen bir yer konumuna geldi. Sonuçta da bir zamanlar orkinos, kılıç, çipura, levrek, palamut, lüfer ve özellikle uskumru gibi türlerin yaşadığı ve avlandığı yerde, bugün sadece istavrit, hamsi ve sardalya ile birlikte kırmızı karides avlanabiliyor ve bu avcılık çok kısa sürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre, 2004 yılında, Marmara’da yılda 68 bin ton balık avlanırken, bu rakam 2009 yılında 31 bin tona düştü. Geçen yılda ise toplam deniz balıkları
avcılığının yüzde 8,86’sı Marmara Denizi’nde gerçekleştirildi.”

“BALIK TÜRLERİ YOK OLUYOR”

Marmara Bölgesi’nin ekonomik değeri olan balık türlerinin hızla azaldığını belirten Albay, şunları kaydetti:

“Marmara Denizi’ndeki potansiyel olarak avlanabilir balık çeşitlerine korkunç bir azalma oldu. Örneğin, en son Marmara’da 1996 yılında orkinos avlanmış ve balık halinde satışı yapılmış. Kılıç balığı ise en son ne zaman avlandığı bilinmiyor. Bir zamanlar Sarayburnu’nda olta ile 2 kiloluk çipuralar yakalanırken bugün tükenmek üzere. Uskumru ise artık yok denecek kadar az avlanıyor. Belki hala kıyıda köşede kalmış 50-60 tür var. Ancak, örneklemek için numune bulmak zor.”

Türkiye’deki balıkçılık gemilerinin kıyı balıkçılığına göre dizayn edildiğini belirten Albay, gemilerin fabrika tipi gemilere dönüştürülerek, açık deniz balıkçılığına uygun hale getirilmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
Tekirdağ’da, 30 yıllık balıkçılık yapan Osman Kesici de, hamsinin biraz daha zamanının olduğunu belirterek, lüferin şu sıralar az bulunduğunu, palamudun ise bol olmasını beklediklerini söyledi.

hürriyet