Kirlenen Vicdandan Hayır Gelmiyor

Dünya Hali
Prof. Dr. Abdullah Kahraman, kirlenmiş vicdanlardan hayır gelmeyeceğini belirterek bu inanışın birtakım özelliklerini kaybetmemiş vicdanlar için geçerli olacağını söyledi. Kahraman’a göre vicdan...
EMOJİLE

Prof. Dr. Abdullah Kahraman, kirlenmiş vicdanlardan hayır gelmeyeceğini belirterek bu inanışın birtakım özelliklerini kaybetmemiş vicdanlar için geçerli olacağını söyledi. Kahraman’a göre vicdanı korumanın ve aşılamanın en önemli yolu ise merhamet eğitiminden geçiyor.Vicdan, hemen herkesin dilinden hiç düşürmediği bir kelime.

Şiddet, cinayet gibi olumsuzlukların artış gösterdiği günümüzde ‘kimsede vicdan kalmamış’ serzenişi her ağızda duyuluyor. Kişi kendi vicdanını sorguladığında ise ‘özümde iyi bir insanım ama şartlara ayak uyduruyorum’ gibi mazeretlere sığınıyor. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Kahraman, birtakım özelliklerini kaybetmiş ve kirlenmiş vicdandan hayır gelmeyeceğini söylüyor.

‘Bulmak’ anlamına gelen vicdan, kişinin kendini, insanlığını, insana yaraşır değerleri ve davranış modellerini bulmasını ifade ediyor. Vicdanın sadece insana değil her canlıya belli ölçülerde doğuştan verilmiş bir duygu olduğunu ifade eden Kahraman, vicdanı sadece ‘acımak’ olarak algılamamak gerektiğini belirtiyor. Vicdan ve vicdanlı olmayı ‘acımak’ olarak düşünmenin kavramı pasifleştireceğini söyleyen Kahraman, "Acımak, vicdanlı olmanın temel gereklerinden biridir. Ama esas vicdan, acımanın gereğini yapmaktır. Yani yapılan bir kötülüğü, yanlışı ortadan kaldırmak, haksızlığa uğramış insanlara yardımcı olmak ve onları bu durumdan kurtarmaktır. Vicdansızlık, maalesef bir kişiyi öldürmek, şiddet uygulamakla sınırlandırılıyor.

Peygamberimiz’in (sas) yaşayış tarzına, hayatına baktığımızda bir eşyayı amacı dışında kullanmaktan tutun da çevreyi kirleten, komşuyu rahatsız eden bütün davranışlar vicdansızlık olarak nitelendiriliyor. Tarihin şahit olduğu en büyük vicdan Hz. Peygamberdir." diyor. Kahraman, vicdanın yaratıldığı şekilde kalması, yaratılışa paralel olarak geliştirilmesi veya bozulmasının eğitim ve hayat şartlarına bağlı olduğunu söylüyor. Kahraman, bu faktörlerin vicdanın asli saflığını, fıtri selametini bozduğunu ifade ediyor. Kahraman, özellikle de çocukların anne-babasından aldığı ahlaki değerleri kendi vicdanına yerleştirdiğini belirtiyor.

Abdullah Kahraman’a göre vicdanlar yalan söylemez. Ama vicdanlar kirlenmişse o vicdanlardan hayır çıkmaz. Sağlam vicdan, insanda doğruyu yanlıştan ayıran İlahi bir kıstas. Kahraman, "Hz. Peygamber (sas) bir hadis-i şerifinde ‘sana müftüler fetva verse de sen yine de kalbine danış!’ buyuruyor ve sağlam vicdanın önemine dikkat çekiyor.

Vicdanın bozulması ve kirlenmesi geçici ve kalıcı olabiliyor. Geçici bozulmalar ve kirlenmeler anlık sebeplere bağlı olabildiği için onları tamir etmek mümkün. Fakat özelliğini kaybedecek ve dumura uğrayacak kadar kirlenmiş vicdan artık vicdan olmaktan çıktığı için ondan hayır gelmiyor." diye konuşuyor.

Vicdanı korumanın ve aşılamanın en önemli yolu ise merhamet eğitimi. Zira yeryüzündekilerle merhamete dayalı bir ilişki tarzı geliştiren kimse Rahman’ın merhametine kavuşabiliyor. Hz.Peygamber’in vicdanlı olmak adına önerdiği ve tatbik ederek gösterdiği en iyi formül ise empati. Onun ‘Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma’ şeklindeki hadis-i şerifi, empatinin de nasıl olması gerektiğini gösteriyor.

Bu soruları kendinize sorun

Olumsuz bir durum karşısında içimiz tırmalanıyor mu, bu olay içimizi kemiriyor mu?

‘Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma’ hadis-i şerifi hayatımızda ne kadar yer tutuyor?

Hayat felsefesi olarak neyi düstur ediniyoruz?
 

Zaman