Gül’den Tüm Engelleri Kaldıracak Formül

Dünya Hali
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ”Unutmayalım ki engelliler saklanarak, onların engellerini görmezlikten gelerek, toplumun içine çıkartmayarak, bu meseleleri halledemeyiz. Engellilerin destekten çok ...
EMOJİLE

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ”Unutmayalım ki engelliler saklanarak, onların engellerini görmezlikten gelerek, toplumun içine çıkartmayarak, bu meseleleri halledemeyiz. Engellilerin destekten çok duyarlılığa ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Bu duyarlılığın ve bilincin oluşması, birçok problemi çözecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Wow Otel’de düzenlenen ”Dünya Engellik Sempozyumu ve Dünya Engelliler Birliği Çalıştayı”ndaki konuşmasında, görme engelli sanatçı Metin Şentürk’ün, birkaç ay önce kendisini Ankara’da ziyaret ederek, engellilerle ilgili sempozyum düzenleyeceklerini söylediğini, bu vesileyle de dünyadaki bütün engellileri bir çatı altında toplama teşebbüsü olduğunu ilettiğini bildirdi.

Herkesin engelli olabileceğini ifade eden Gül, ”Zihinlerdeki engelleri kaldırıp, bu konulara bütün dünyanın ilgisini ve dikkatini çekmek, bu konuda herkesin önem vermesini temin etmek için aranızdayım” dedi.

Türkiye’de yüzde 8 civarında engelli olduğunu, dünyada da 650 milyona varan engelli bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:

”Herkesin doğuştan elde ettiği insan hakları var. Her şeye ulaşabilme konusunda, eşit fırsatlara sahip olma hakları var. Biliyoruz ki bu konularda dünyada çok büyük noksanlıklar var. Bazı ülkeler, bu fırsatları iyileştirmiş olabilir ama dünyanın büyük kısmında bu konuda büyük ihmal var. Biliyoruz ki aileler, toplumlar, engellerini saklayarak bu işi geçiştirme yolundalar. Halbuki bu ne insanlığa yakışır ne de onurlu toplumlara yakışır. Bununla ilgili dünya çapında düşünceler, tartışmalar öyle bir boyuta gelmiştir ki BM’de bununla ilgili konvansiyonlar kabul edilmiştir. Türkiye, BM sözleşmelerini ilk kabul eden ülkelerden biri olmuştur. Sadece BM değil, AB içerisinde bununla ilgili düzenlemeler, Avrupa Konseyinde bununla ilgili çok önemli çalışmalar yapılmakta ama esas görev de hep ülkeye düşmekte.”

”ENGELLİLERİN, DESTEKTEN ÇOK, DUYARLILIĞA İHTİYACI OLDUĞU KANAATİNDEYİM. BU DUYARLILIĞIN VE BİLİNCİN OLUŞMASI, BİRÇOK PROBLEMİ ÇÖZECEKTİR”

Türkiye’nin, engellilerle ilgili önemli adımlar atıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına şöyle devam etti:

”Son Anayasa değişikliğinde engellileri pozitif ayrıcalıklı duruma getirdik. Bununla ilgili kanunlar çıktı, sözleşmeler imzalandı. Ancak bunların hiçbiri yeterli değil. Devletlerin, hükümetlerin ve parlamentoların yapacağı işler var. Hükümetler bütçelerini ayarlarken ve düzenlerken engelliler için yeterli fonları ayırmaları. Belediyelerin, engellilerin günlük hayatını kolaylaştırmaları için yapmaları gereken düzenlemeler var. Bütün bunlarla ilgili hukukun geliştirilmesi, bütün teknik teferruatın geliştirilmesi devletin ve kamu kurumlarının işidir. Türkiye’de bu konuyla ilgili bir bakanlık var. Bu bakanlık büyük bir faaliyet içerisinde. Önemli adımların atıldığını biliyoruz. Bunun yanında ilave olarak sivil toplum örgütlerine çok büyük iş düşmektedir. Esas sivil toplum örgütleridir ki bu konuda bilinci oluşturmaktalar, bu konuda bir nevi baskı grubu olmaktalar. Bu konuda hükümetlerin adım atmasını temin etmektedirler.”

Türkiye’de engellilerle ilgili birçok alanda çok değerli sivil toplum örgütleri olduğuna işaret eden Gül, bunların çok güzel faaliyetlerde bulunduğunu, devletin de bunlardan faydalanarak, gerekli adımları attığını ifade etti.

Yapılacak daha çok şey olduğunu belirten Gül, ”Bir kez daha herkesin dikkatini çekmek istiyorum ki bu görevler sadece devlet kurumlarına bırakılamaz. Sivil toplum örgütlerinin sadece engellilerin değil ama bugün hiçbir engeli olmayan, yarın olabilecek insanların da bu konuda çok faal olmaları gerekmektedir. Türkiye’de bu konuda çok güzel çalışmalar yapılıyor. Çok güzel faaliyetler var. Çok güzel fonlar ayrılıyor. Eminim ki bunları herkes de çok takdir ediyor. Eşim Hayrünnisa Hanım da ‘Eğitim her engeli aşar’ kampanyası diye bir çerçeve içerisinde, bakanlığımızın ilgili kurumları ile birlikte Türkiye’de bütün vilayetlerdeki valilerle büyük faaliyet içerisindeler” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:

”Unutmayalım ki engelliler saklanarak, onların engellerini görmezlikten gelerek, toplumun içine çıkartmayarak bu meseleleri halledemeyiz. Engellilerin destekten çok duyarlılığa ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Bu duyarlılığın ve bilincin oluşması, birçok problemleri çözecektir. Belediyeler daha çok duyarlı hale gelirse sizin hayatınız daha kolaylaştıracaklardır. Hükümetler duyarlı hale gelince daha çok fon ayıracaklardır. Daha çok hizmetler yapılacaktır. Uluslararası camia duyarlı hale gelecektir. Bağlayıcı sözleşmeler çıkartacaklardır ve bu sözleşmeler bir yol haritası gibi bütün ülkelere ışık tutacaktır. Buradan bütün topluma, insanlığa ve vatandaşlarıma seslenmek istiyorum: Kimin ne zaman engelli olacağı bilinmez. Her gün yüzlerce binlerce trafik kazaları görüyoruz. Her gün herkes çeşitli hastalıklar geçirmekteler. Engelliliğin çeşidi çok fazla. Kimisi fark edilir, kimisi fark edilmez. Onun için ‘bu konuda benim ihtiyacım yok’ deme lüksünde kimse olmamalı. Herkes bu konuda olağanüstü duyarlılık göstermelidir. Yapılan çalışmalara da elinden gelen her türlü desteği vermelidir. Büyük bir gurur duyuyorum ki Türkiye’de böyle bir bilinç uyanmıştır. Güçlü bir şekilde hem resmi kurumlarımızda hem sivil toplumda yaygın hale gelmiştir. Her gün yeni faaliyetler, yeni imkanlar görüyoruz. Bütün bunları dünya ile paylaşmak, her türlü katkıyı yardımı sağlamaktan da büyük memnuniyet duyacağız.”

Bu arada, Abdullah Gül’ün konuşması işaret diliyle de çevrildi.

Konuşmasından önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zihinsel Engelliler Gösteri Sanatları Topluluğunun gösterisini izleyen Gül, engellilerle fotoğraf çektirdi.

Engelliler de Cumhurbaşkanı Gül’e bir tablo hediye etti.

BAĞIŞ: KENDİ VATANDAŞINA, KENDİ MİLLETİNE, KENDİ İNSANINA ÖZÜRLÜ BİR BAKIŞ AÇISINA SAHİP OLAN BİR DEVLETE SAHİP OLMAK, BİR DEVLET TARAFINDAN YÖNETİLMEK BİZİM BİR AYIBIMIZDI

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, özürlü olmanın ayıp olmadığını belirterek, ”Ancak kendi vatandaşına, kendi milletine, kendi insanına özürlü bir bakış açısına sahip olan bir devlete sahip olmak, bir devlet tarafından yönetilmek bizim bir ayıbımızdı. Çok şükür, o kötü günler geçmişte kaldı” dedi.

Bakan Bağış, ”Dünya Engellilik Sempozyumu ve Dünya Engelliler Birliği Çalıştayı”nın Wow Otel’de düzenlenen açılışında yaptığı konuşmada, İstanbul’un, beş kıtanın esintilerini barındıran bir şehir olarak bütün engelleri, ön yargıları ve çifte standartları aşarak dünyanın en önemli şehirlerinden biri olduğunu söyledi.

Bağış, İstanbul’un birçok toplantıya ev sahipliği yapmasının onurunu taşıdıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Türkiye, Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın önderliğinde, gerçekten çağ atlarken, gerçekten çok önemli adımlar atarken bir yandan dünyada daha iyi tanınıyoruz, öte yandan da kendi vatandaşlarımızla daha barışık bir devlete kavuşmuş oluyoruz.

Özürlü olmak hiçbir zaman ayıp değil. Ancak kendi vatandaşına, kendi milletine, kendi insanına özürlü bir bakış açısına sahip olan bir devlete sahip olmak, bir devlet tarafından yönetilmek bizim bir ayıbımızdı. Çok şükür, o kötü günler geçmişte kaldı.”

Bugün birçok açıdan farklı bir dönemin yaşandığını ifade eden Bağış, şunları kaydetti:

”Sayın Cumhurbaşkanım, sizin çok büyük emeğinizin olduğu AB sürecinde de kendi zihinlerinde yarattıkları birtakım engellere tutsak olmuş bazı dar vizyonlu Avrupalılara rağmen, sizin de bize talimat verdiğiniz gibi her geçen gün ilerliyoruz. Her geçen gün ülkemizin AB standartlarında bir demokrasiye, insan haklarına, ifade özgürlüğüne, şeffaflığa, refaha kavuşması için çok önemli adımlar atıyoruz. 12 Eylül 2010’da milletimiz bu adımlardan belki de en önemlisini attı ve Anayasa değişikliği referandumunda hem özürlü kardeşlerimizin hem de bütün ülkemizin önünü açacak önemli bir mesajı verdi. Bugün dünyada hala eserlerini çok büyük bir beğeni ile takip ettiğimiz Aşık Veysel’imizle Beethoven de engelleri aşarak dünyanın marka isimleri olmuşlardır. Onun için bugün burada toplanan bütün kardeşlerim, engelleri aşma konusunda büyük azim ortaya koyuyorlar, hepsine saygılar sunuyorum.”

KAVAF: BAKANLIĞIMA BAĞLI BAŞBAKANLIK ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞIMIZIN YSK İLE YAPTIĞI ÇALIŞMALAR NETİCESİNDE ÖZÜRLÜ VATANDAŞLARIMIZ ARTIK SANDIĞA DAHA RAHAT GİDEBİLECEK

Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, bakanlığına bağlı Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığının Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ile yaptığı çalışmalar neticesinde özürlü vatandaşların artık sandığa daha rahat gidebileceğini belirterek, ”Seçmen kütüklerinde özürlü vatandaşlarımızın isminin yanına ‘Ö’ harfi konulacak ve bu durumdaki vatandaşlarımız için rahat oy kullanabilecekleri alanlar oluşturulacak. 12 Haziran genel seçimlerinde bu iyileştirmeler ilk defa hayata geçirilecektir” dedi.

WOW Otel’de düzenlenen ”Dünya Engellilik Sempozyumu ve Dünya Engelliler Birliği Çalıştayı”nın açılışında konuşan Kavaf, özürlülük alanındaki sorunların ancak tüm tarafların katkısı ve işbirliğiyle çözülebileceğini söyledi.

Kavaf, bu nedenle toplumsal farkındalığı arttırmak ve ailelerine destek olma yönünde yapılan tüm çalışmaların değerli olduğunu belirterek, ”Özürlülerin, hayatın her alanında ayrımcılığa uğramadan ve kimseye muhtaç olmadan hayatlarını sürdürmeleri, temel bir insan hakları konusudur. Özürlülerimizin yaşadığı sorunlar toplumun tüm kesimlerini kuşatan ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması gereken konulardır” diye konuştu.

Özürlülerin ayrımcılığa maruz kalmadan, fırsat eşitliği içinde toplumsal hayatta üretken birer vatandaş olarak yer almalarını sağlamak amacıyla, geçen 10 yıl içerisinde çok ciddi çalışmalar yapıldığını aktaran Kavaf, ”2005 yılında çıkarılan ‘Özürlüler Kanunu’, Cumhuriyet tarihi boyunca devrim sayılabilecek bir yasal düzenlemedir” dedi.

Bakan Kavaf, en son meclisten geçen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de onayladığı yasal düzenlemelerin özürlüler lehine pek çok yenilik getirdiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Artık özürlüler için açılan sınavların, ilk defa devlet memuru olarak atanacaklar için açılan sınavlardan ayrı zamanlı ve merkezi ayrı olarak yapılması hükmü getirilmiştir. Bununla ilgili yönetmelik çalışmaları hızla devam etmektedir. Yine özürlülerimizin mesai saatleri, iklim şartları ve ulaşım durumuna göre belirlenecek ve özürlü memurlarımıza isteği dışında gece nöbeti verilmeyecektir.

Bakanlığıma bağlı Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığımızın YSK ile yaptığı çalışmalar neticesinde özürlü vatandaşlarımız artık sandığa daha rahat gidebilecekler. YSK Başkanlığına elimizdeki ortopedik özürlü veri tabanımız bildirildi. Şimdi seçmen kütüklerinde özürlü vatandaşlarımızın isminin yanına ‘Ö’ harfi konulacak ve bu durumdaki vatandaşlarımız için rahat oy kullanabilecekleri alanlar oluşturulacak. Özellikle çok katlı binalarda birinci katın üzerindeki katlarda yer alan seçmen sandıklarında yaşanan sıkıntılardan dolayı. Eğer askıya çıkan seçmen listesinde özürlü olduğunu gösteren ibare yoksa özür durumunu gösteren bir belgeyle talepte bulunduğunda ismi seçmen kütüklerine hemen işlenecek ve bu imkanlardan faydalanması sağlanacak. 12 Haziran genel seçimlerinde bu iyileştirmeler ilk defa hayata geçirilecektir.

Ayrıca özürlülerimizin siyasal hayata katılımını kolaylaştırmak amacıyla ‘Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri’ hakkındaki kanunda da değişiklikler yapılması için bir öneri paketi hazırladık. Şu an üzerinde çalışılan bu öneriyle sadece ortopedik özürlülerimiz değil, yatağa bağımlı durumdaki özürlülerimizin de mektup veya internet ile elektronik oy kullanabilmelerini sağlamak üzere bir çalışma sürdürüyoruz.”

-”500 BİNDEN FAZLA VATANDAŞIMIZ ÖZÜRLÜ MAAŞI ALIYOR”-

Devlet Bakan Selma Aliye Kavaf, ”Bakım Hizmetleri Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı”nın Ocak ayında yürürlüğe girdiğini belirterek, ”Eylem planının temel hedefi, bakıma muhtaç durumda olan özürlü bireyler ve ailelerinin yaşam kalitelerini artırmak, bakım hizmetlerinin herkes için ulaşılabilir, daha kapsamlı, kaliteli ve sürdürülebilir olmasını sağlamaktır. Bu hedefin gerçekleşmesine yönelik olarak 5 öncelik ve 10 tedbir geliştirilmiştir. Bunlardan en önemlisi bakım hizmetlerinin sadece ekonomik yoksunluk içerisinde olanlara değil, tüm nüfusa verilmesini sağlayacak olan ‘bakım sigortası’nın oluşturulmasıdır” şeklinde konuştu.

Bakanlıklarının diğer çalışmalarından da bahseden Kavaf, ”evde bakım desteği”nden 2005 yılından bu yana Türkiye genelinde yaklaşık 300 bin özürlü vatandaşın yararlandığını söyledi.

Kavaf, herhangi bir işte istihdam edilmemiş veya çalışamayacak derecede özürlü olan ve aynı zamanda ekonomik olarak muhtaç durumdaki vatandaşlara 2022 sayılı yasa gereği yapılan sosyal yardımları yüzde 200-300 oranında arttırdıklarını dile getirerek, ”Bu kapsamda 500 binden fazla vatandaşımız özürlü maaşı almaktadır” dedi.

Özürlü üyesi olan ailelere destek olmak için bakanlıklarına bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun hizmetlerinin kapsamını genişlettiklerini anlatan Kavaf, ”Kurumda yatılı bakım hizmeti almak istemeyen, ailesinin yanında kalan özürlülerimizin aileleri için hayat elbette çok zor. Aile fertlerinin kendilerine zaman ayırmak istediklerinde özürlü aile ferdini iki aya kadar ücretsiz olarak kurumlarımıza bırakmak suretiyle günlük, saatlik, iki saatlik, üç saatlik, 5 günlük, 10 günlük ya da iki aya kadar ücretsiz bakım hizmeti veren birimler oluşturduk” diye konuştu.

Sayıları 80’e ulaşan Özel Bakım Merkezleri’nde 4 bin 800 bakıma muhtaç özürlü için bakım ücretlerinin ödendiğini anlatan Kavaf, ”Geçen yıl başlattığımız yeni bir uygulamayla bir merkezde bakılmasına ihtiyaç olan özürlülerimiz için ‘Engelsiz Yaşam Merkezleri’ni kurduk. Zaman içinde bu merkezlerimizin her birini farklı özür gruplarına göre profesyonel hizmet sunan, belli alanlarda uzmanlaşmış merkezler haline getirmeyi amaçlıyoruz. Şu an böyle hazırlanmış 93 evimiz hizmet vermektedir. Bu yılın sonuna kadar bu rakamı 200’e çıkarmayı hedefliyoruz. Uygulamaya başladığımız bu yeni hizmet modelleri sayesinde tüm Türkiye’de bir merkezde bakım için sıra bekleyen hiçbir özürlümüz yok” şeklinde konuştu.

Kavaf, özürlülerin ”pozitif ayrımcılık” ile istihdam edilebilme imkanlarını da arttırdıklarını vurgulayarak, Türkiye İş Kurumu verilerine göre kamu kurumlarında ve özel sektörde istihdam edilen özürlü işçi sayısının 2002 yılında 10 bin 883 kişi olduğunu, 2010 yılında ise bu rakamın 32 bin 257’ye yükseldiğini kaydetti.

-”ÖZÜRLÜ VATANDAŞLARIMIZ İÇİN YAPTIĞIMIZ YATIRIMLAR HER ZAMAN TÜM EKONOMİK KAYGILARIN ÜZERİNDE OLDU”-

Hükümetin özürlü çocukların eğitiminde ”kaynaştırma yoluyla eğitim” uygulamalarını ilke olarak kabul ettiğini belirten Kavaf, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 92 bin 355 öğrencinin kaynaştırma yoluyla eğitimine devam ettiğini ve ayrıca 10 binden fazla özel eğitim sınıfında 18 bin öğrencinin de eğitim gördüğünü ifade etti.

Bakan Kavaf, özel eğitime ihtiyaç duyan özürlülerin okullara götürülmesini de devletin üstlendiğini aktararak, bu kapsamda 35 bine yakın çocuğun her gün evlerinden alınıp okullara ulaştırıldığını ve bu sayede özürlü öğrencilerin okula devamlarında yüzde 85 oranında artış sağlandığını söyledi.

Bakanlık olarak özürlülerin sosyal hayata daha aktif katılmaları için bütün imkanları seferber etme ve tüm tedbirleri alma kararlılığında olduklarını vurgulayan Kavaf, ”Bu çerçevede özürlü vatandaşlarımız için yaptığımız yatırımlar her zaman tüm ekonomik kaygıların üzerinde oldu” dedi.

AA