Bu Eylem Daha Çok Konuşulacak

Dünya Hali
Sömürü, israf, haksızlık ve sosyal adaletsiliğe dikkat çekmek için düzenlenen iftar eylemlerinin sonuncusu dün Taksim Gezi Parkı’da yapıldı. Çok sayıda yazar, sanatçı ve aktivistin de destek ver...
EMOJİLE

Sömürü, israf, haksızlık ve sosyal adaletsiliğe dikkat çekmek için düzenlenen iftar eylemlerinin sonuncusu dün Taksim Gezi Parkı’da yapıldı.

Çok sayıda yazar, sanatçı ve aktivistin de destek verdiği eylem, farklı dünya görüşünde olan insanları da bir araya getirdi. Katılımcıların ortak görüşü ise: "Daha adaletli, daha yaşanılabilir, daha paylaşımcı yeni bir dünya mümkün."

İftar eyleminde mikrofon uzattığımız ünlü katılımcılar, on5yirmi5’in sorularını yanıtladı.

"BU EYLEM BENİ ‘DAHA İNSAN’ YAPIYOR"

Ünlü sanatçı Murat Kekilli, "bu eylem sizin için ne ifade ediyor?" sorumuzu şöyle yanıtladı:

"Dünya endüstri devriminden sonra, özellikle sömürü devletleri ortaya çıktıktan sonra açlığa mahkum edilmiş toplumlar oluştu ve bunu günümüzde açıkça gözlemleyebiliyoruz. Bu eylemleri o haksızlıkların bir sonucu olarak değerlendirmek lazım. Çok ilginç, yarın bir otelde lüks bir iftar yemeğine davetliyim.

Buraya gelirken onu düşündüm; ‘birisi doğru bunların’ dedim. Evet bunlardan birisi doğru, dünyanın yarısı açlıktan ölürken, zayıflama sektörü her geçen gün büyüyor. Ölenler de insan, aşırı kilolarından kurtulmak için tonlarca para harcayanlar da insan. Birazcık kalbi olan, birazcık eşitlik ve adalet inancı olan insan, bu düzenin çarpıklığını anlar ve buna göre bir yaşantı sürdürmesi gerektiğine karar verir. Bu eylem bende bunları çağrıştırıyor. Duyarlı olmam gerektiğine ve beni daha insan yapacağına inandığım için katıldım bu eyleme."

"40’DA 1’İNİ DEĞİL, 39’UNU VERMEK LAZIM"

Amaçlarının popüler müzik ve popüler ahlaka karşı bir duruş sergilemek olduğunu söyleyen Siya siyabend müzik grubu üyelerinden Murat Toktaş, tarzlarının aşık, abdal ve ozan geleneğinin bir devamı olduğunu ifade ederek, "Bir nevi ozanlık yapıyoruz." dedi. 

Toktaş, iftar eylemine katılmalarının nedenini şu sözlerle anlattı:

"Bu protesto benim için sadece bir iftarı ifade etmiyor, bütün ezilenlerin haklarının arandığı bir mesajı ifade ediyor. Burada her dinden insan var; oruçlusu da var oruç tutmayanı da var. Bu eylemde ‘oluşamaz’ denilen bir birliktelik oluştu. Burada insanlar birlik olup, kimisi Hak aşkına kimisi halk aşkına zulümlere ve haksızlıklara karşı seslerini yükseltiyorlar. Ümit ediyorum zulümlere ve zalimlere karşı toplu karşı koyma ve başkaldırış dalga dalga yayılacak. Bugün Türkiye’de kalplerde müthiş bir nifak var.

Herkes birbirini ötekileştirmeye ve bunun üzerinden çıkar elde etmeye hazır. Biz de kendimize bir yol arıyoruz; sokaklara çıkıyoruz, haykırıyoruz, sözümüzle, sazımızla hak mücadelesi veriyoruz. Oturduğun yerden bir şey olmuyor; sokaklara çıkmazsan, hakkını aramak için haykırmazsan bu zulümler ve haksızlıklar bitmiyor. Biz de bunu yapıyoruz kendi müziğimizle, tarzımızla.

Somali’de 3 milyon insan ölecek diyorlar. Dünyanın kılı kıpırdayacak mı bu ölümler karşısında, oturduğumuz yerden durdurabilecekmiyiz bu ölümleri? Artık eylem zamanı. Kendini bu mücadeleye adamış insanların seslerini yükseltme zamanı. 40’ın birini değil, 39’unu paylaşmaya davet etme zamanı. Sahabe 40’da 1’ini mi vermiş yoksa 40’da 39’unu mu, buna bakmak lazım. Ya insan olacağız, yola geleceğiz; ya da bu yol bizi parçalayacak. İnsanlığımıza yeniden dönmek için buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz."

"BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN"

Yazar ve aktivist Yıldız Ramazanoğlu ise, iftar eylemine katılmasının nedenini, "Erdemli insanların ittifakında yer almak" olarak ifade etti. Ramazanoğlu, eylemle ilgili de şunları söyledi:

"Bu eylem, ‘Başka bir dünya mümkün’ sloganının bir slogan olmaktan çıkıp hayata geçirilebileceğinin bir kanıtı. İnandığınız bir şeyin altını doldurmanız gerekiyor. Sadece söylemlerle fikirler hayat bulmuyor, eylem de gerekiyor bunun için. Bu eylemde bu fedakarlığı yapan donanımlı ve birikimli insanlar var. Ayrıca çok farklı eğilimlerdeki insanların ortak bir hedefte bir araya gelebilmiş olması çok önemli.

ABD’nin Irak’ı işgali sırasında oluşturduğumuz bir konferansta da aynı duyguları yaşamıştık. Gördük ki insanların fikir ve inançları ne olursa olsun bazı konularda birleşebilirler, bu mümkün. Bu eylem de bunun cevabı, benim için herşey bunun açılımı diye düşünüyorum.

Yeniden adaletin, yeniden küresel paylaşmanın, birinde olanın herkeste olması hedef ve idealinin yeniden yaygınlaşması için insanlar bir araya geliyorlar. Ben Küresel Barış ve Adalet Komisyonu’nun bir parçasıyım ve yıllardır bu konularda sivil toplum çalışmaları yürütüyoruz. Aşağıdan gelen bir küreselleşme var; iyi insanların, adil olmak isteyen insanların, erdemli, eşitlikçi ve demokrat insanların küreselleşmesi, bir araya gelmesi.

Aslında bunun İslam dünyasında da bir karşılığı var. Hılfûl-Fûdul denilen bir kurumsallaşma vardı, peygamberimizin de katıldığı. Aynı inancı paylaşmayan insanların belli ilkeler etrafında bir araya gelmesiydi. Biz bu eylemleri o dönemki kurumsallaşmanın çağımızdaki yeniden açılımı olarak görebiliriz. Dolayısıyla iyi olan herşey bir araya toplanıyor. Ben bu eylemlerin çok büyük bir toplumsal karşılığı olacağına inanıyorum."

"BU EYLEM BİRİLERİNİ RAHATSIZ EDİYOR"

Şair, Yazar ve Doktor Alper Gencer de, iftar eylemlerini sadece İslami bir başlık altında değerlendirmenin yetersizliğini vurgulayarak, bu eylemlerin aynı zamanda sosyalist bir eylem olduğunu da belirtiyor.

On5yirmi5’in "neden buradasınız?" sorusunu ise şu cümlelerle yanıtlıyor:

"Biz bir çok şeyi İslami açıdan değerlendiriyoruz genelde ama bu eylemi islami duyarlılığı olmayan insanlar için sermayeye karşı bir eylem olarak da değerlendirmek mümkün. ‘Sevimli burjuva sabunlarını emekçilerin küllerinden yapıyorlar.

Onlar her gün terliyor diye akıyor sermayenin makyajı’ diye bir şey yazmıştım. Bu iftar da aslında sermayenin akan makyajıdır benim gözümde. Şurada bir yer sofrası kurulmasa, sermayenin dikmiş olduğu binaların dibinde, herşey sanki kulelerden ibaretmiş gibi düşünülebilir.

Ama bu yer sofrasının kurulması, herşeyin yolunda olmadığını, yüksek kulelerden oluşan ihtişamlı bir yaşamın dışında zulme uğrayan bir tarafın da bulunduğunu haykırıyor aslında. Siz bu yer sofrasıyla kulelerinde rahat içinde yaşayan insanları rahatsız ediyorsunuz. ‘Bu böyle gidemez’ diyorsunuz.

Bu eylemi İslami bir başlık altında değerlendirmek mümkün ama bu eylemi aynı zamanda sosyalist bir tavır olarak da değerlendirmek mümkün. İlla ki yanına bir isim koymak gerekmez ama bunlarla sanki Allah’a karşı önemli bir sorumluluğu yerine getirmiş olmanın mutluluğunu veriyor bana."

on5yirmi5.com