Bir Tek Suya Yazamıyor

Dünya Hali
Alanında birincilikleri var. Babası, okuyup kendi oto galerilerinde çalışmasını istemiş ama o yapmak istediği mesleğin yazıyla ilgili olduğuna lise yıllarında karar vermiş. "Kapalıçarşı deyip de ...
EMOJİLE

Alanında birincilikleri var. Babası, okuyup kendi oto galerilerinde çalışmasını istemiş ama o yapmak istediği mesleğin yazıyla ilgili olduğuna lise yıllarında karar vermiş.

"Kapalıçarşı deyip de geçme" demiş Orhan Veli Kanık: "Kapalıçarşı, kapalı kutu". Kutunun kapağını açıp bakmaya çalışanlar için yüzlerce hikâye var içinde. İç Cebeci Han, 5 numaradaki Mukadder Mustafa Erol’un hikâyesi gibi.

Erol, çarşının usta yazı sanatçılarından biri. 39 yıllık ömür sermayesinde, küçük yaşlarından bu yana kalemle haşır neşir olmuş. Beş yaşındayken parmağıyla havaya yazı yazmaya çalıştığını gören annesi, havale geçirdiğini sanmış. Bu yüzden defalarca doktora götürmüş oğlunu. Bir süre sonra, yazıya ilgisi olduğunu anlamışlar. İlkokul, ortaokul ve lise yıllarında derslerden arta kalan zamanlarında mizah dergilerine karikatür çizmiş Mustafa. Bir yandan da kendince yazmaya devam etmiş.

14 yaşında, Kapalıçarşı iç bedestende geleneksel sanatlar üreten bir atölyede çalışmaya başlamış. Zamanın hatırı sayılır ustalarından iki yıl kadar süren fırça eğitiminin ardından yazı sanatı ile tanışmış. Ailesi istemese de yapmak istediği mesleğin böyle bir şey olacağına karar vermiş.

"Babam gazetecilikten emekliydi. Oto galerimiz vardı o zamanlar. Okuyup yanında çalışmamı istedi. Ben Kapalıçarşı’da çalışmak için diretince, İngilizce öğrenmem şartıyla kabul etti. Zorla da olsa yabancı dil öğrenmem iyi oldu; sağ olsun." diyor Erol.

Nasip bu ya; İstanbul’un en büyük turistik hediyelik eşya dükkânında çalışmaya başlamış Mustafa. Yer süpürmüş, çay kahve servisi yapmış, koli taşımış. "Çarşı bir cennetti, ben de içindeydim. Seve seve yaptım her işi." diye anlatıyor o günleri. Gündüz tezgâhtarlık yapıp akşam yazı ve suluboya teknikleriyle meşgul olmuş. Pek çok el sanatıyla tanışmış. Taş oyma ve mühür kazımayı kapsayan hakkaklık sanatını da öğrenmiş. Hatat Hüseyin Kutlu’dan ders almış.

Bedestendeki mescide vakfedilen yazılar

Bedestende çalışırken yaşadığı bir hadise Mustafa Erol’un hayatında önemli bir dönüm noktası olmuş: "Bedestende Hasan Yedek vardı. Mescidi yaptıran hayırsever biriydi. Bir muhabbetine kulak misafiri oldum. Mescidin duvarlarına ‘Allah’, ‘Muhammed’, ‘Ebubekir’, ‘Ömer’, ‘Ali’, ‘Osman’, ‘Hasan’ ve ‘Hüseyin’ isimleri yazılacakmış. Yazan hattata 3 bin dolar verilecekmiş. Kendimce kurnazlık yaptım."

O sıralar Mustafa Bey’in bu paraya gerçekten ihtiyacı varmış. Bu yazıları tanıdığı birine yazdırabileceğini söylemiş Hasan Bey’e. 16 gün süresi olduğunu duyar duymaz kırtasiyeden mermer desenli bir kâğıt alıp evin yolunu tutmuş. Yazıların tamamını yazmış.

Her şey yolunda giderken teslim etmeden bir gün önce rüya görmüş: "Bir karikatür gibiydi. İlk karede oğlum Ahmet Harun bana kötü sözler söylüyordu. İkinci karede ‘Babacığım bu yazıları yazdı, mescide vakfetti, göçtü gitti. Allah ona merhamet etsin.’ diyordu. Uyandığımda terlemiştim, boğazım düğümlenmişti."

Ertesi gün yazıları teslim etmeye gitmiş Mustafa Bey. "Yazan kişi bunları buraya vakfetmiş, para istemiyor. O parayı başka bir yere kullanın." demiş ve çıkmış dükkândan. Kısa bir süre sonra dükkân komşusu Mehmet Zorşahin, Mustafa Bey’i yanına çağırıp ona bir anahtar uzatmış. "Ortak diyorsan ortağım, zarar diyorsan ona da tamam." demiş.

Erol, şaşkınlığı üzerinden atınca ailesinin yanına Trabzon’a gitmiş. Babasından aldığı parayla 13 seneden beri yazı sanatıyla ilgilendiği dükkânını açmış. "Hiç beklemediğim, rüya bir şeydi. Rabb’im zorda bırakmadı, şükürler olsun…" diyor.

180 ülke arasında birincilik kazanmış

Mukadder Mustafa Erol; kaligrafinin yanı sıra klasik Osmanlı hattı ve restorasyon çalışmalarıyla ilgileniyor. Porselen çalışmaları, suluboya ve gravür yapıyor. Güncel sanatlarla da ilgileniyor. Farklı şehirlerden topladığı doğal taşları öyle bir süslüyor ki; hayran kalmamak elde değil.

Hat sanatının inceliklerini taşlara işliyor. Yurtdışında bugüne kadar yüzlerce sergi açmış. Şu sıralar yeni bir sergi hazırlığında. 2006’da Moskova’da, ‘kiril’ alfabesiyle yazılan eserlerde, 180 ülke arasında birincilik kazanmış. 2007’de Dubai’de performans birinciliği ödülü almış. Ardından Almanya’da yine birinci seçilmiş.

Kurtuluş Savaşı’ndan bir paşa hokkası

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varsa; ne mutlu bize. Mustafa Erol’un dükkânına misafir olduk, kahvesini içtik. Dünyanın her yerinden topladığı yazı malzemeleri koleksiyonunu paylaştı bizimle. Lübnan’dan, Suriye’den, Londra’dan, Amerika’dan…

Koleksiyonda Kurtuluş Savaşı döneminde bir paşanın hokkası, hattat Hamid Aytaç’ın yazısı, tünelde bir eskiciden satın alınan altın hokka ve daha fazlası var. Hiçbiri satılık değil ancak izlemeye açık. Yazıya merakınız varsa, misafirperver birine konuk olmak ve yaratılış hikmetlerini Mustafa Hoca’dan dinlemek isterseniz ziyaret etmenizde fayda var.

Zaman