Baz istasyonları çok da masum değil!

Dünya Hali
Raporda, cep telefonu kullanımı ve baz istasyonları ve onlardan yayılan  radyofrekans radyasyonla ilişkili olabilecek yakınmalar arasında  baş ağrısı, yorgunluk, uyku bozuklukları, unutkanlık, baş dön...
EMOJİLE

Raporda, cep telefonu kullanımı ve baz istasyonları ve onlardan yayılan  radyofrekans radyasyonla ilişkili olabilecek yakınmalar arasında  baş ağrısı, yorgunluk, uyku bozuklukları, unutkanlık, baş dönmesi,  işitme kaybı, bulantı hissi, kulakta ve başta sıcaklık duyusu ve  görme bulanıklığı yer alıyor

EMO’nun internet sitesinde yayımlanan raporda, cep telefonları ve baz istasyonlarından yayılan Radyo Frekans ve Mikro Dalga (RF/MW) radyasyonunun biyolojik etkilerine işaret edildi.

Raporda, cep telefonu sinyallerinin düşük dozda bile hem canlı hayvanlarda hem de hücre kültürlerinde DNA zedelenmesine yol açtığını gösteren araştırmalarla birlikte, bir etkisinin olmadığını gösteren çalışmaların da bulunduğu belirtildi.

Raporda, ”Cep telefonunun yaydığı radyasyonun kanser oluşturma mekanizması henüz kanıtlanamamış olsa da pek çok bilim insanının değerlendirmesinden geçmiş ABD dahil en az 7 ülkede yapılan çalışma sonuçlarına göre cep telefonundan yayılan radyasyonun DNA kırıklarına yol açabileceği gösterilmiştir” ifadelerine yer verildi.

-Cep telefonu sağlık ilişkisi-

Raporda, cep telefonu kullanımı ve baz istasyonlarından yayılan radyofrekans radyasyonla ilişkili olabileceği bildirilen yakınmalar arasında baş ağrısı, yorgunluk, uyku bozuklukları, unutkanlık, baş dönmesi, işitme kaybı, bulantı hissi, kulakta ve başta sıcaklık duyusu ve görme bulanıklığının yer aldığı belirtildi.

Cep telefonlarının kalp pili, vücuda yerleştirilebilir özellikteki defibrilatörler ve bazı işitme aygıtları başta olmak üzere birçok tıbbi aletle etkileşme olasılığı olduğu ifade edilen raporda, hastaneler ve yoğun bakım birimlerinde ve uçak yolculuklarında cep telefonlarının kesinlikle kapalı tutulması uyarısında bulunuldu.

”Cep telefonundan yayılan radyasyonun yaklaşık olarak yüzde 50’si kullanıcının başı ve telefonu tutan eli tarafından soğurulur” görüşüne yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:

”Dokuları etkileyen enerji miktarı için kullanılan özgül soğurma hızları (Specific Absorbtion Rate, SAR) kilogram doku başına soğurulan enerji miktarı (W/kg) olarak ifade edilmektedir.

SAR dokulardaki RF kaynaklı sıcaklık artışı ile ilişkilendirilen biyolojik etkilerin ölçüm birimi olup, dokunun iletkenliği ile ilgilidir ve iletkenlik dokunun su içeriği ile artar. Beyin, göz, kas, kan, deri ve sinir dokusu gibi su içeriği fazla olan dokulardaki sıcaklık artışı, yağ veya kemik gibi su içeriği az olan dokulara göre daha fazladır.

Radyo dalgalarının biyolojik etkileri soğurulan güce bağlıdır. Telefonların SAR değerleri kamuoyuna açıklanmalıdır. Önerilen sınır değerler genellikle akut etkileri önlemeye yöneliktir ve uzun dönemli riskleri genellikle gözardı eder.”

Raporda, çocuklar ve gebelerin daha çok risk altında olduğu ifade edilerek, bu grubun cep telefonu kullanımına dikkat edilmesi gerektiği belirtildi.

Söz konusu raporda şu bilgilere yer verildi:

”Çocuklarda beyin dokusu gelişimi sürdüğünden ve kafatası kemikleri daha ince olduğundan, RF radyasyon çocukları daha çok etkiler. Erken yaşta cep telefonu kullanmaya başlanırsa, birikimsel etki çok daha fazla olacaktır.

Çocuklarda yapılmış olan araştırmalar henüz bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, büyüme ve gelişmesini tamamlamamış olan çocuklara kesinlikle cep telefonu kullandırılmamalıdır. Ergenlik çağındaki çocukların güvenlikleri için yalnızca ivedi durumlarda cep telefonu kullanılmasına izin verilebilir.

Anne karnındaki hızlı gelişen bebeklerin etkilenme olasılığı yüksek olduğundan, gebe kadınlarda cep telefonu kullanımı sınırlanmalıdır.”

-Korunmak için-

Raporda, kesin olarak zararsız olduğu ispatlanana dek bu radyofrekans radyasyonun zararlı olabileceği kabul edilerek ona göre gerekli önlemlerin alınması istendi.

Öneriler şöyle:

”Cep telefonundan yayılan elektromanyetik dalgadan etkilenim uzaklıkla azalmaktadır. Bu nedenle özellikle kablolu kulaklık kullanılması, telefonun baş bölgesinden uzak tutulmasını sağladığından cep telefonlarının zararlı etkilerini azaltabilmektedir. Kulaklık kullanılmadığı durumlarda hoparlörden konuşulmalıdır.

18 yaşın altında çocukların cep telefon kullanması önerilmemektedir. Çocuklar cep telefonu kullanıyorsa, faturaları izlenmeli, gereğinde uyarılmalıdır.

Gebelerin de cep telefonu kullanması önerilmemektedir.

Acil durumlar dışında cep telefonları kullanılmamalı ve mümkün olan her durumda cep telefonu yerine sabit, kablolu telefonlar seçilmelidir.

Cep telefonu ile konuşmalar olanaklı olduğunca kısa tutulmalı ve daha çok kısa mesajlardan yararlanılmalıdır. Numara çevrildikten sonra hat bağlanıncaya dek, telefon vücuttan uzakta tutulmalı bağlantı gözle izlenmelidir. Telefona gelen arama olduğunda önce telefonu açıp sonra kulağa götürülmelidir. Cep telefonu alırken SAR değeri düşük olan telefonlar tercih edilmelidir.

Cep telefonları vücuttan uzakta tutulmaya özen gösterilmeli ve özellikle kalp, beyin, böbrek gibi organlardan uzakta taşınmalıdır. Bebek odaları, yatak odaları ve çocukların yakınında cep telefonu bulundurmamalıdır.

Uyurken cep telefonları kapatılmalı, kapatılmayacaksa baş ucundan en az 1 metre uzağa koyulmalıdır.”

Raporda ayrıca, baz istasyonlarının, doğumevleri, anaokulları, okullar, evler, kreşler, huzurevi, hastane, askeri birlik ve kışlalar gibi toplu yaşanılan yerler, çocuk parkları ve çocukların sürekli bulundukları alanların yakınına yerleştirilmemesi gerektiği bildirildi.