‘Başkanlık tartışmalarının tam zamanı’

Dünya Hali
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, başkanlık sistemi tartışmaları için zamanın uygun olduğunu belirterek, ”Biz yeni bir anayasa yapım sürecine girdik. O bakımdan tartışmanın zamanlaması uygundur. İçeriği...
EMOJİLE

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, başkanlık sistemi tartışmaları için zamanın uygun olduğunu belirterek, ”Biz yeni bir anayasa yapım sürecine girdik. O bakımdan tartışmanın zamanlaması uygundur. İçeriğinin de dolu olması lazım” dedi.

Çiçek, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Çiçek’e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:

CHP’nin terör konusunda Meclis’te bir komisyon kurulması önerisi var. Bu öneriyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çiçek: Bu öneri ilk önce Meclis Başkanı olarak bana getirildi. Biz kendileriyle bu konuyu görüştük. Komisyon olarak, bana geldiklerinde de ifade ettim. Eğer Meclis içerisinde bir komisyon kurulacaksa, CHP’nin bir teklifi çerçevesinde, o bir teamülü komisyon olabilir, partilerimizin buna katılması gerekir. Açıklamalara baktığımızda bu katılımın şu safhada dörtlü olarak mümkün olmadığı anlaşılıyor. Buna karşılık sayın Başbakan’ın bir teklifi var. İkimiz, yani bu toplantıya katılan arkadaşlarımızın oluşturacağı bir heyetle bu toplantıları sürdürelim, diyor. Bu da başka bir olumlu yaklaşımdır. Ümit ederiz, bu çalışmalar bir şekliyle başlar ve vatandaş açısından arzu edilen bir başlangıç olur.

Partilerin hazırlık yapması, görüşlerini netleştirmesi bakımından bu tartışmaları doğru buluyorum. Burada dikkat edilmesi gereken konu şudur: Türkiye çoğu zaman bazı konuları tartışmıyor, tartıştığını zannediyor. Tartıştığımız şey aslında suçlamalardan ibarettir. Konuyu tartışmıyoruz, konuyu kim gündeme getiriyorsa o kişiyi tartışıyoruz. Başkanlık sistemi, bunun en tipik örneğidir.

Hak ve özgürlüklerle ilgili bölümü yazdıktan sonra yasama organına başlayacağız. Peki yasama organı neye göre şekillenecek? Yasama organının görev, yetki ve sorumluluğu başkanlık sistemi olursa farklıdır, yarı başkanlık olursa farklıdır, parlamenter sistem olursa farklıdır. Arkasından yürütme organıyla ilgili maddeler yazılacak. Yürütme organında hangi modeli benimsediyseniz, devletin diğer organlarıyla ilgili ilişkileri, yetki ve sorumlulukları ona göre şekillenecektir. O bakımdan tartışmanın zamanlaması uygundur. İçeriğinin de dolu olması lazım.

Uzun yıllar Adalet Bakanlığı yaptınız. CMK 250. maddenin değiştirilmesine ilişkin tartışmalar yaşanıyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

50’nin uygulamalarındaki hatalara bakarak bu hataları konuşmak ayrıdır, ona ilişkin düzenleme yapmak ayrıdır, müessesenin kendisine karşı olmak ayrıdır.

Türkiye örgütlü suçlar açısından hakikaten önemli sıkıntıları olan bir ülke. Yani sadece çıkar amaçlı suç örgütleri açısından değil, terör suçları bakımından, hatta günümüzde bireysel bir kısım suçlar bile örgütlü suçlar olarak işleniyor. Onun için değerlendirmeyi sağlıklı yapmak ve tepkisel düzenlemelerden de kaçınmak gerekecektir.

250 ile ilgili tartışmalar nereden çıktı derseniz; daha çok İstanbul’da görülmekte olan davalar ve bu davaların sanıklarının çok popüler olmasından kaynaklanan ve bir kısım yargı uygulamalarından… Mesela Ankara için aynı şikayetler o kadar gelmedi. Adana’daki mahkeme için o kadar gelmedi. Birkaç yerdeki uygulamalarla ilgili olarak bu tartışmalar gündeme geldi. Onun için tümüyle karşı olmak ayrıdır, bu uygulamalardan kaynaklanan noksanlıkları gidermek ve daha adil bir yargılamaya imkan vermek bir başka konudur.

Burada da şunu göz ardı etmemek lazım; hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın insan unsurunu, yani hakim ve savcının kalitesini göz ardı etmeden bu konuları tartışmak gerekecektir. Onun için ben bu mahkemelerin lüzumlu olduğunu baştan beri söyledim. Ama uygulamalardaki birtakım aksaklıklar var veya tartışılan başkaca konular var, buna da bakmak lazım.

İkincisi; bu mahkemelerin gündeme getirilmesi, özellikle İstanbul uygulamaları bakımından, tutukluluk sürelerinin uzamış olmasından dolayı. Doğrusunu isterseniz, ben de zaman zaman bunun çok doğru olmadığını söyledim. Tutuklama bir mahkumiyet değil, bir tedbirdir. Dolayısıyla tedbir mahkumiyete dönüşmemesi lazım.

Bazı suçlar var ki tutuklamayı şimdi yapıp ileride beraat ettirerek hak mahrumiyetine sebebiyet vermek ve tutukladığın insanın hayatını karartmak yerine pekala tutuksuz yargılanabilir. Eğer suçu varsa hükümle beraber tutuklayabilirsin. Nitekim bugün tartışılan bir kısım sanıklarla ilgili, şüphelilerle ilgili durum budur. Ben de büyük ölçüde buna katılıyorum.

Bazı sanıklar var ki şüpheliler var ki bunları tutuklamak yerine, bunların bir kısmı ileride beraat ettiği taktirde verdiğiniz hasarı ve bunun doğurabileceği sıkıntıları hiçbir şeyle telafi edemezsiniz.

Onun için bunların kaçma tehlikesi yoksa, delilleri karartma tehlikesi yoksa, zaten dava açılmış, 10 celse, 20 celse olmuş halen bu kişiyi delil karartacak düşüncesiyle tutuklamak, bence getirilen ceza muhakemesi kanunundaki 100. maddenin ruhuna da aykırıdır. Arkasından gelen tutukluluk süreleriyle ilgili kısaltma iradesine de aykırıdır. Adli kontrol müessesesi getirme ihtiyacına da aykırıdır. Bunları pekala, eğer suçu sabit olursa o zaman hükümle tutuklayabilirsin. Böylece mağduriyetler büyük ölçüde ortadan kalkar.