Akciğerin yapısı ve görevleri

Dünya Hali
AKCİĞERİN YAPISI VE GÖREVLERİ Solunum sisteminde gaz değişiminin yapıldığı organdır. Göğüs boşluğu içinde yer alır. Kalple birlikte göğüs boşluğunu doldurur. Sağda 3 solda 2 olmak üzere 5 lobtan oluşu...
EMOJİLE

AKCİĞERİN YAPISI VE GÖREVLERİ

Solunum sisteminde gaz değişiminin yapıldığı organdır. Göğüs boşluğu içinde yer alır. Kalple birlikte göğüs boşluğunu doldurur. Sağda 3 solda 2 olmak üzere 5 lobtan oluşur. Sol akciğerin küçük olmasının nedeni, kalbin buraya yakın oluşudur. Göğüs ve karın boşluğunu ayıran diyafram denilen zarın üzerindedir. Akciğerlerin yapısı süngere benzer.Hacmi büyüyüp küçülebilir. Rengi açık pembedir. Akciğerlerin üzeri plevra denilen çift katlı bir zarla çevrilidir. Damar, sinir ve bronşların akciğere girdiği yerde plevra zarı yoktur. Bu zarların arasında sıvı bulunur. Bu iki zarın iç ve dış yaprakları arasındaki boşluklarda az miktarda lenf sıvısı ve hava bulunur. Bronşlar akciğerlerin içinde bronşcuklarla devam eder. Bronşcukların ucunda üzüm salkımına benzeyen alveol denilen hava keseleri bulunur. Alveoller kılcal kan damarları ile çevrilidir. Oksijen ve karbondioksit değişimi alveollerde gerçekleşir. Alveolegiren havadaki oksijen kılcal kan damarlarına geçer. Kirli kandaki karbondioksit de yine alveollerde tutularak dışarı verilir. Buna hücre dışı solunum denir.

Akciğerde bulunan hava kesecikleri (alveol) ile bunun etrafını saran kılcal damarlar arasında oksijen ve karbon dioksit geçişi olur.

Akciğerlerin çok önemli olan iki görevi vardır.

• Dışarıdaki havayı alıp (soluk alma), hava içindeki oksijenin alveollerin etrafındaki kılcal kan damarlarına geçmesini
sağlamak.
• Organlardan kirli kanla gelen karbondioksidi alveollere alıp dışarı atılmasını (soluk verme) sağlamaktır.

Diyafram ve Göğüs Kasları: Diyafram kası, göğüs boşluğuyla karın boşluğunu birbirinden ayırır. Göğüs boşluğunun alt kısmını kaplayan yassı bir kastır. Aşağı-yukarı kasılıp gevşeyerek göğüs boşluğunun hacmini değiştirir. Bu nedenle akciğerlere hava giriş-çıkışı kolaylaşır. Ayrıca göğüs kasları kasılıp gevşeyerek kaburgaların açılıp kapanmasını ve akciğerlere havanın girip çıkmasını sağlarlar.Diyafram aşağıya doğru çekilip, göğüs kasları kasıldığında kaburgalarımız yukarı kalkacağından, göğüs boşluğunun hacmi genişler. Akciğerlere hava dolar, soluk alırız. Diyafram yukarı doğru şişkin; kaburgalanmızı hareket ettiren kaslar gevşek iken göğsümü-zün hacmi küçülür. Bu durumda dışarıya hava verilir.Dakikada 16-18 defa soluk alıp veririz. Solunum hızı omirilik sağındaki solunum merkezi yönetir. Ğ

Soluk Alıp Verme Mekanizması

Göğüs boşluğu ve akciğerlerin genişleyip daralmasına dayanır.bu mekanizmada diyafram ve göğüs kasları da görev alır.İnsan vücudundaki hücrelerin her birinin sürekli olarak oksijene ihtiyacı vardır. Örneğin şu anda sayfayı okuyabilmeniz, gözünüzün retina tabakasındaki milyonlarca hücrenin hiç durmaksızın oksijenle beslenmesi sayesinde mümkün olmaktadır. Bunun gibi, vücuttaki tüm kasların, bu kasları oluşturan hücrelerin, karbon bileşiklerini “yakarak”, yani bunları oksijenle reaksiyona sokarak enerji elde etmeleri gerekir. Her nefes aldığınızda vücudunuza 100 trilyona yakın hava molekülü girer. Bunun yaklaşık %21′i yani 21 trilyonu, oksijen molekülüdür. Solunum sistemi yoluyla vücudunuza giren ve kan dolaşımına yüklenen bu moleküller, yine kan yoluyla vücudun en derin noktalarına kadar ulaştırılır. Ve burada bulunan karbondioksit molekülleriyle yer değiştirir. Biz sadece nefes aldığımızı zannederken, gerçekte bu sırada vücudumuzun derinliklerinde hiç durmadan oksijen, karbondioksit ve su alışverişi gerçekleşir.

Soluk alırken, diyafram kası kasılır ve kaburgalar arası açılarak hacim artar, göğüs iç basıncı düşer ve içeriye hava girer.Bu esnada göğüs boşluğu genişlemiştir.Soluk verirken; diyafram kası gevşer, kaburgalar birbirine yaklaşarak hacim azalır, göğüs iç basıncı artar ve dışarıya hava verilir. Bu esnada göğüs boşluğu daralmıştır.Solunum hızı kandaki CO2 miktarına göre düzenlenir. CO2 artışı soluk alıp vermeyi hızlandırır. Çünkü CO2 kanın pH sını düşürür ve ortam asit hale gelir Bu da beyni uyarır.Soluk alış verişinin hızı ve şiddeti omurilik soğanındaki sinirler tarafından denetlenir

Soluk Alma: Akciğerlere hava dolmasıdır. Sırasında göğüs boşluğu ve akciğerler genişler. Diyafram kasılarak düzleşir.Göğüs boşluğu öne doğru genişler. Böylece akciğerlerde genişleyerek içindeki hava basıncı düşer ve dışardaki hava akciğerlere dolar.
1. Kaburgalar arasındaki kaslar kasılır.
2. Diyafram kası kasılır, diyafram kası düzleşir.
3. Göğüs boşluğu genişler,göğüs boşluğunun hacmi artar.
4. Akciğerler genişler.
5. Akciğerlerdeki hava basıncı (iç basınç) düşer.
6. Oksijen alveollere kadar gelir.
7.Oksijence zengin hava akciğere dolar.
8. Oksijen kana, karbon dioksit hava keseciklerine geçer.

Soluk Verme: Akciğerlerdeki havanın dışarı verilmesidir. Sırasında diyafram kası gevşeyerek kubbeleşir ve göğüs boşluğu daralır. Göğüs boşluğunun daralması akciğerleri sıkıştırarak içindeki havanın dışarı çıkmasını sağlar. Soluk verme soluk almaya göre daha pasiftir.
1. Göğüs ve diyafram kasları gevşer,Kaburgalar arası kaslar gevşer
2. Göğüs boşluğunun hacmi azalır, göğüs boşluğu daralır.
3. Akciğer küçülür, iç basınç artar.
4. Kirli hava dışarı atılır.

Solunum Gazlarını Taşınması

Kanın en önemli özelliklerinden biri; CO2 ve O2 taşıma kapasitesinin çok yüksek olmasıdır.

KARACİĞERİN YAPISI VE GÖREVLERİ

Yaşamımız için son derece büyük önem taşıyan kanı, vücudun en uç noktalarına yorulmadan taşıyan, kılcal damarlardır.Dokuların derinliklerine girdikçe incelen kılcaldamarların çeperleri toplardamar ve atardamar çeperlerinden çok daha incedir. Geçirgen yapıları sayesinde dokular ile kan arasında solunum gazları, su, çeşitli mineraller, tuzlar, besinler,atıklar, hormonlar ve savunma elemanları sürekli hareket halindedirler.Karaciğerdeki kılcal damar çeperleri, diğer kılcal damarlardan farklı olarak, koruyucu bir tabaka olan "bazal tabaka"dan yoksundurlar. Aslında "yoksun" kelimesini kullanmak doğru değildir. Çünkü burada bilinçli bir "yoksunluk"söz konusudur. Diğer organlarda "bazal tabaka" bulunurken, karaciğerdeki kılcal damarlarda bu oluşumun bulunmaması sayesinde, damarlardan gelen kan, hemen bir sünger gibi emilip karaciğer hücrelerinde işlenerek vücuda oldukça hızlı ve eksiksiz olarak iletilir. Karaciğer, görevine uygun bu yapı sayesinde kanı rahatlıkla dokularına alıp işleyebilir.com Bu şekilde ürettiği birçok proteini de kan plazmasına boşaltabilir ve ömrünü tamamlamış kanda dolaşan yaşlı alyuvarları
bünyesine alıp yok edebilir.

Görevleri

* Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1,50kg) safra salgılar.
* Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler.
* Vücudun ısısını ayarlar.
* Vücuda su üretir
* Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolar.
* Kandaki şeker miktarını ayarlar.
* Hormonların görevleri üzerinde etkili olur.
* Pıhtılaşmada rol oynayan protrombin ve fibrinojeni üretir.
* Yaşlı alyuvar hücrelerini parçalar.
* Embriyo döneminde kan hücrelerinin üretimini sağlar.
* Kanda bulunan fazla glikozu glikojen halinde depo eder.
* D, B, A ve bağırsaklarda sentezlenen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan K vitamini ile; demir, kalsiyum, bakır, protein
ve yağları depo eder.
* Karotenden A vitamini sentezler.
* Cinsiyet hormonlarının fazlasını yok eder.
* Lenf yapımında görev alır.

BÖBREKLER

Hücrelerde oluşan artık maddeler kana geçerler. Kirlenmiş olan bu kan eğer temizlenmezsezamanla gerçek görevini yapamaz hale gelir. Canlılığın devam etmesi için kandaki artık maddelerin temizlenmesi gerekmektedir. Böbreklerin görevi kirlenmiş olan kanı süzerektemizlemektir. Süzülme işleminden sonra oluşan atıklar çeşitli işlemlerden sonra idrar
olarak dışarı atılır.

Yukarıdaki resimde böbreğin yapısı gösterilmektedir. Böbrekler iki tanedir, bel omurlarının iki yanında bulunur. Şekil olarak fasulyeye benzeyen böbrekler yaklaşık 10cm uzunluğundadır.

Böbrek Atardamarı: Böbreğe kirli kanı getirir. ( Oksijeni ve artık maddesi fazla olan kanı taşır. )

Böbrek Toplardamarı: Süzülen kanı vücuda dağıtır. ( Karbondioksiti fazla, artık maddesi az olan kanı taşır)

Nefron: Kanı süzmekle görevli olan böbrek bölümüdür. Her böbrekte yaklaşık 1 milyon tanedir.
Böbrekte kanın süzülmesi şu aşamalardan geçerek gerçekleşir

Kan böbrek atardamarı yardımıyla böbreğe ulaşır ve süzme birimi olan nefronlarda süzülür.
Yararlı maddeler emilerek tekrar kana verilir.
Süzülerek temizlenen kan böbrek toplardamarıyla böbreklerden çıkar.
Süzülme sonrasında kalan su, üre ve tuz idrar denilen sıvıyı oluşturu
Oluşan idrar üreterle(idrar borusu) idrar kesesine taşınır.
İdrar üretradan dışarı atılır

KALP

Dört odacıklı olan kalpte üstteki iki odacığa kulakçık, alttaki iki odacığa karıncık adı verilir. Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında üçlü, sol kulakçık ile sol karıncık arasında ikili kapakçık bulunur. Sağ kulakçığa üst ana toplar damar ile alt ana toplar damar bağlanır. Sağ karıncıktan ise akciğer atardamarı çıkar. Sol kulakçığa kalbin en büyük damarlarından biri olan aort atardamarı çıkar. Kulakçıklar ile karıncıklar arasındaki kapakçıklar karıncıklara doğru tek yönde açılır. Karıncıkları atardamarlara bağlıyan açıklıklarda da yarım ay şeklinde üçlü kapakçıklar bulunur. Kalbin yapısında içten dışa doğru endokard, miyokard ve perikard olmak üzere üç farklı yapı görülür. Kalp kırmızı (çizgili) kastan yapılmış bir pompadır. Çizgili kastan yapılmış olmasına rağmen isteğimiz dışı çalışır.

Kalbin sol tarafında temiz, sağ tarafında ise kirli kan bulunur.

Kirli kan: Besin ve oksijen bakımından fakir olan kana kirli kan denir.

Temiz kan: Besin ve oksijen bakımından zengin olan kana temiz kan denir.

Metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan artık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gerekir. Bütün bu işlemleri kalp ve damarlardan oluşan dolaşım sistemi yapar.

Kalp bu sistem içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 vuruş arasında değişen bir hızla günde 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 ton kanı vücuda pompalar. Normal bir insanda ortalama ağırlığı 250-300 gramdır.

GÖZ

Göz organlarımız arasında en önemli göreve sahip denilirse pek abartmış sayılmayız. Bu yazımızda gözün özellikleri ve bölümlerinden tutunda göz sorunlarına kadar birçok konuda bilgi sahibi olacaksınız. Cisimleri görmeyi sağlayan duyu organıdır. Cisimlerden gelen ışığı algılayarak beyne iletir. Böylece cisimlerin uzaklığı,şekli, rengi, büyüklüğü algılanır. Göz evinde bulunan gözün çevresinde koruyucu organlar bulunur. Kaşlar terin göze ulaşmasını önler, kirpikler tozların göze ulaşmasını önler, göz kapakları gözün dış kısmını temizler, göz yaşı gözün dış kısmını yıkar. Göz yuvarlağı ortadan kesildiğinde, üç tabakadan oluştuğu ve görme yapılarını taşıdığı görülür.

1. Sert Tabaka
Bağ dokudan oluşur ve beyazdır. Sık dizilimde hücrelerden oluşur. Göze yuvarlak şeklini ve direnç kazandırır. Böylece gözdeki iç ve dış basıncı dengeler. Gözün ön tarafındaki saydam tabakayı oluşturur.

Saydam tabaka (kornea): İnce ve esnek olup ışığın kırılarak göze girmesini sağlar. ince kenarlı mercek gibi davranır ve göze gelen ışığı göz bebeğinde toplar.

2. Damar Tabaka
Orta tabakadır. Bol miktarda kan damarı taşır. göz yapılarının beslenmesini sağlar. Göz boşluğuna bakan yüzeyi siyah maddelerle kaplıdır. Böylece göz içinin karanlık odaya dönüşmesini sağlar. Karanlık oda göze giren ışığın yansımasını önler. Bu tabaka farklılaşarak iris, göz bebeği, mercek ve mercek kaslarını oluşturur.

turkeyarena/ webhatti.com / yasamvesaglik.com