700 Yıllık Kılıç Kalkan Kostümleri Aslına Döndü

Dünya Hali
 Osmanlı zamanında bir eğitim yöntemi olarak görülen ve kahramanlığın sembolü sayılan ekibin giysileri zamanla dejenerasyona uğradı. ‘Kısa don’ şeklini alan kostümler Mesut Karlık tar...
EMOJİLE

 Osmanlı zamanında bir eğitim yöntemi olarak görülen ve kahramanlığın sembolü sayılan ekibin giysileri zamanla dejenerasyona uğradı. ‘Kısa don’ şeklini alan kostümler Mesut Karlık tarafından ‘Osmanlı, Derviş ve Malkoç’ olarak aslına uygun olarak yeniden hazırlandı.

Bursa’nın kılıç-kalkan oyununun en tecrübeli oyuncularından Pala Mesut lakaplı Mesut Karlık, oyunun kostümlerini aslına uygun olarak yeniden tasarladı. Konunun uzmanları ve çevresinden büyük destek gören Karlık, Mehter başta olmak üzere ekiplerden yoğun talep aldıklarını söylüyor. Karlık, kostümlerin zamanla orijinal şeklinden uzaklaşarak bozulduğunu belirtiyor: "Türk cumhuriyetlerinde katıldığımız birçok etkinlikte kostümlerimizden dolayı gösteri yapamadık. Giydiğimiz poturların kısa olmasından dolayı bizi sahneye çıkarmadılar. Özellikle kadın izleyiciler açısından uygun olmayacağı belirtildi. Gösterimizi kot pantolonla sunmak zorunda kaldık. Hatta bize ‘Sizi şalvarla gönderdik, kısa donla geldiniz.’ dediler. Bundan yola çıkarak bu kostümleri aslına uygun şekle getirmek için 1987 yılından bu yana çalışıyorum."
 
Kostümler ilk olarak Altın Karagöz Halk Dansları’nda sahnelendi

Çekimleri Bursa’da yapılan Osmancık-Kuruluş dizisinde de rol alan Karlık, "2005 yılından itibaren aktif olarak malzemeleri toplayarak çalışmalarımı olgunlaştırdım. Giysilerin son şeklini ise Şubat 2011’de verdim. Bunun yanında yaptığım Osmanlı savaş kalkanları ile de ilk olarak bu kıyafetleri 2011 Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları yarışmasında da görücüye çıkardım." diyor. Karlık, buradan yola çıkarak başladığı çalışmalar sonrasında kılıç-kalkan ekibinin giydiği elbiseleri özüne döndürmek için büyük bir emek harcamış. Sonunda izmelere kadar uzanan otantik ve aslına uygun yöresel motiflerle süslü kostümler ortaya çıkmış.
 
Kostümlerin yeni şekliyle ortaya çıkaran Karlık, kalkanlar üzerine de çalışıyor. Karlık, "Topkapı müzesi silah bölümü ve Harbiye Askerî Müzesi’nde de bulunan asıllarından yola çıkarak Osmanlı zamanında kullanılan savaş kalkanlarını yeniden tasarladım. Kostümlerle bütünlük arz eden kalkanları balık pulu, söğüt dalı, kaplumbağa kabuğu, manda derisi, öküz gönü ve kamış gibi ürünlerden yaptım." diyor. Karlık kostümlerin artık kendinden çıkıp topluma mal olduğunu düşünüyor ve giysilerin zamanla aslına uygun olarak yaygınlaşacağına inanıyor.
 
Mesut Karlık, bu çalışmalarını yaparken Arapça ve Osmanlıca bilgisi iyi olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde plastik cerrahi uzmanı Dr. Ufuk Aydın ve ilahiyatçı Hasan Basri Alkaya’dan yardım almış. Ayrıca Osmanlıca eski eserler, gravür ve minyatür sanatlar ile eski mezar taşları ve elyazma eserlerden de yararlanmış.
 
Kılıç-kalkan figürlerinin unutulmaması için ağaçtan oyduğu figürleri sergilemeye hazırlanan Karlık, "Ayrıca Japonlardan gelen teklif üzerine ben ve talebem Ufuk Aydın özellikle kılıç-kalkan oyunlarında yapılan ve anlamları silikleşen hareketlerin asıl manalarını bulmaya yönelik bir çalışma yapmak üzere anlaştık. Sponsor desteği bulabilirsek önümüzdeki yıl Japonya’ya gideceğiz." şeklinde konuşuyor.
 
KILIÇ KALKAN OYUNU

Kılıç-kalkan oyunu Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti Bursa’da doğmuş. Kılıç ve kalkanların ahenk içinde birbirine vurularak oynanan oyun, müziksiz olmasıyla diğer birçok halk dansından ayrılıyor. Oyunun kıyafeti; keçe külah, keyfiye, gömlek, cepken, silahlık, potur, yağlık, kuşak, çorap, çorap bağı ve ayakkabı kıyafetlerinden oluşuyor.
 
İki dünya birinciliğini Bursa’ya kazandıran kılıç-kalkan’ın doğuş hikayesi ise şöyle: Bursa’nın fethi için yapılan kuşatma uzun bir süre devam edince moraller bozulur. Bazı Osmanlı askerleri, Bizans askerlerinin moralini bozmak ve Osmanlı askerlerine moral vermek için Bursa Kalesi dışında gruplar halinde kılıç-kalkanla oynamaya başlar.
 
Kılıç ve kalkanların birbirine vurularak çıkarılan sesler zamanla ritm haline gelerek silahlı eğitime de dönüşür. Bursa, uzun bir kuşatma sonunda hiçbir çarpışma olmadan Bizanslılardan 6 Nisan 1326’da alınır. 1326 yılında Bursa’da başlayan bu olay, zamanla sivil halkın da neşeli günlerinde tekrarlandığı bir halk dansı haline dönüşmüş.

Zaman