Onlar Dünyaya Hükmetti!..

Doğal Yaşam
Hazırlayan: Gülay Gümüş Tarih sahnesinden belki de binlerce imparator gelip geçti… Bunlardan bazıları var ki, sadece yaşadığı dönemde değil, yüzyıllar sonra bile yaptıkları ile adından...
EMOJİLE

Hazırlayan: Gülay Gümüş

Tarih sahnesinden belki de binlerce imparator gelip geçti… Bunlardan bazıları var ki, sadece yaşadığı dönemde değil, yüzyıllar sonra bile yaptıkları ile adından söz ettiriyor. Kimi zulümleri ile, kimi ise adaleti ve askeri dehası ile anılan bu imparatorlardan bazılarını bu yazıda bulacaksınız…

FATİH SULTAN MEHMED 

20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul‘u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’nu ortadan kaldırarak Fatih unvanını aldı. Ayrıca kendini imparator olarak adlandıran ilk Osmanlı padişahıdır. Hz. Muhammed’in (S.A.V) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul’un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş tarihteki en önemli Türk hükümdarlarından biridir.

Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432’de Edirne‘de doğdu. Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun‘dur. Fatih Sultan Mehmed, devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed‘in en çok değer verdiği alimlerden biridir.

Fatih Sultan Mehmed, soğukkanlı ve cesur bir padişahtı. Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi. Okumayı çok severdi. Farsça ve Arapça’ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu. 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı.

Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul’a getirtirdi. Nitekim Astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul’a geldi. Ünlü Ressam Bellini’yi de İstanbul’a davet ederek kendi resmini yaptırdı.

Fatih Sultan Mehmed, açık görüşlü bir padişahtı. 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. 

Orta Çağ’ı kapatıp, Yeniçağ’ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe‘de vefat etti ve Fatih Camii’nin yanındaki Fatih Türbesi’ne defnedildi.

NAPOLYON BONAPART

Gelmiş geçmiş en yetenekli askeri dehalardan biri olarak kabul edilen Napolyon Bonapart Fransa’nın yetiştirdiği en büyük devlet adamı olarak tarihe adını yazdırmıştır. Avrupa’yı strateji oyunu oynar gibi bir çırpıda fethetmiş, altmış kadar savaşta yer almış, bunlardan sadece üçünde savaş meydanından yenilgiyle ayrılmıştır.

Aslen Korsikalı’dır. Topçu olarak askerliğe başlamış, orduda yeteneği keşfedilmiş, askerlik hayatında hızla yükselmiştir. Genç yaşta Fransız ordusunun başında İtalya seferine çıkarak büyük başarılara imza atmıştır.

1799 yılına gelindiğinde Napolyon birden bire kendini devletin başında bulur. Ülkede darbe olmuş, yönetim değişmiş, hükümetin başına da Napolyon getirilmiştir. Kolları sıvar; Avrupa içlerinde hızla ilerlemeye başlar. İtalyan, İngiliz ve Avusturyalılar’a karşı zaferler elde eder. Çok kısa bir sürede Avrupa haritasını değiştirir. Devlet işlerinde de çok başarılıdır; reformlarla ülkesinin yapısını değiştirir ve kısa sürede Fransa halkının sevgilisi haline
gelir.

 

Papa Pius VII’nin eliyle taç giyerek ‘imparator’ olur. Daha doğrusu Papa’dan üstün olduğunu düşündüğünden, imparatorluk tacını Papa’dan alıp, kendi elleriyle giyer.

Moskova ve Waterloo yenilgileri ile çöküşe geçer. Neden Moskova’yı işgale kalkıştığı hala anlaşılamamıştır. 

Napolyon nasıl öldü?

Sürgündeki Fransa İmparatoru Napolyon 1821’de arsenikle mi zehirlendi, yoksa mide kanserine mi yenildi, hala tartışılıyor. Resmi açıklamaya göre, Napolyon 5 Mayıs 1821’de ölmüştü. Ölüm sebebi mide kanseriydi. Ölüm raporu Dr. Antom marchi tarafından imzalanmıştı.

Gerçek, 140 yıl sonra 1961’de iki tıp doktoru Smith ve Forshufwood tarafından açıklandı.
Ölümünden sonra Napolyon’un saçından kesilmiş bir tutam saçı inceleyen doktorlar, arsenik miktarı normalin 13 katı olduğunu gördü. Dahası, arsenik ufak dozlar halinde, yavaş yavaş verilmişti. Ayrıca otopsi raporlarında kaydedilen şişmanlık, kanserden eriyen bir adam tablosuna uymuyordu.