İlk kez açıkladı: Asker istedi, bitirdiler

Çevre
2004’te İsmail Küçükkaya’yı Genelkurmay’a çağırıp ‘Bu adamı kovun’ dediler. 2 sene sonunda Serdar Akinan ‘Abi programa böyle devam edemeyeceğiz’ dedi. Biriler...
EMOJİLE

2004’te İsmail Küçükkaya’yı Genelkurmay’a çağırıp ‘Bu adamı kovun’ dediler. 2 sene sonunda Serdar Akinan ‘Abi programa böyle devam edemeyeceğiz’ dedi. Birilerinin kendisiyle konuştuğunu söyledi. Ben de ‘Kim?’ diye ısrar edince, ‘Asker kökenli’ dedi."

TEZKERE OYLAMASINDA CANLI YAYINDAN ÇIKARILDIM

2004’te SkyTürk’le TV’ye geri döndünüz…

2002 yılında ABD, Irak’a girmeye karar verdiği anda, Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu kurulmuştu. Onlara gidip, birlikte çalışmak istediğimi söyledim. 163 tane kitle örgütü var. Türkiye tarihinde bu kadar örgüt bir araya gelmemiş… En soldan en sağa… Beni sözcülerden biri yaptılar.

Canlı kalkan olmak istediniz mi?

Öyle bir cesaretim olsaydı keşke! Meclis’te, muhtemelen tezkere oylaması yapılacağı gün CNN Türk beni aradı ve canlı yayında konuşmamı istedi. 4 saat… Günde 12 saat bu olayı çalışıyorduk. Elimde kalın dosyalarla gittim. Yayın başladı, 7-8 dakika konuştuk. Spiker dedi ki: "Ya bu işi niye büyütüyorsunuz? ABD girecek de n’olacak?" Mitinglerde kullanacağımız son afişin taslağını cebime koymuştum. 2 çocuk cesedi, kafalarında kurşun deliği… ABD, Irak’a girmek için bize para teklif ediyordu. "Paranın bedeli işte bu!" diyorduk. Spiker "N’olacak?" deyince, ben o taslağı çıkarıp, "Nah, bu olacak!" dedim! Nitekim de öyle oldu!

Sonra?..

Hemen telefon geldi, reklama gittiler. Haber müdürü Çiğdem Anat, benimle görüşmek istedi. "Ah Rüstem Bey, bir hata yapmışız. Birand’a bağlanacakmışız! Size söylemeyi unutmuşuz!" dedi. 4 saat nerede, 8 dakika nerede? Dedim ki, "Sen yuvadayken, ben bu işi yapıyordum!" Bir baktım, kanallardaki, radyolardaki randevular teker teker iptal ediliyor… Ama ben üniversitelere gittim, Meclis’e girip, içinde propaganda yaptım.

Nasıl bir propaganda?

30-40 sayfalık bir rapor yazdım, olayla ilgili. Büyük oylamadan önce gidip, 5 gün Meclis’in içinde çalıştım. Meclis başkan vekillerinden birisi bana odasını açıp, "Buyur oda senin, sekreter senin." dedi. AKP içindeki dindar bir gruptandı. O insanların sayesinde tezkere geçmedi! Onlar maalesef sonraki seçimlerde elimine edildiler. Ondan sonra 2003’te Kıbrıs’ta sınır açıldı. Atlayıp gittim ve 2 ay kaldım, bir belgesel çektim Kıbrıs’ta. 2004 yılında belgeseli oynatmak için kanal arıyoruz… Beğeniyorlar; ama tehlikeli buluyorlar…

2003-2004’te askerin Kıbrıs’a özel ilgisi olduğu ve hükümete baskı yaptığı biliniyor…

Tabii, tabii. Orduyla, Denktaş’la ilgili bugün o korku yok. Bugün belgeseli gösterirler. O belgeselde, Denktaş’ın kimin malını kime dağıttığı, hangi akrabalarının ne yediği, hepsi vardı! Ciddi bir talan vardır Kıbrıs’ta! Bilenler, bilir! Ama o belgesel İstanbul Film Festivali başta, üniversitelerde gösterildi. O sırada SkyTürk’e gittik, Serdar Akinan’la belgesel işini konuşurken, "Abi, bize program yapın." dedi. Bu işi bıraktığımı anlattım. Ama Irak işgaliyle ilgili konuşmak istediğimi ve siyasi haklar eksenli program yapmak istediğimi anlattım. "Tamam, abi." dedi, el sıkıştık. 2 senede 90 küsur program yaptık. Kim konuşturulmuyor ve hangi konu konuşulmuyorsa, onları konuştuk. Başörtüsü özgürlüğünü savunuyorsunuz; ulusalcılar arıyor, tehdit ve küfür ediyor. Öteki hafta orduyu konuşuyorsunuz, TSK’dan uyarılar geliyor. 2 sene devam etti, bu.

Ordudan açık tehdit aldınız mı?

Bunu hiç anlatmadım… Programa başladıktan 3-5 hafta sonra, Serdar "Abi, konuşalım." dedi. "Akşam’ın ve SkyTürk’ün o dönem Ankara temsilcisi İsmail’i (Küçükkaya) Genelkurmay çağırmış, sizin adınızı vererek, ‘Bu herifi kovun’ demişler."

Çağıran paşa kim?

Bana isim vermiyorlar. İsmail de aramış: "Serdar, bu işi çok ciddiye alıyorlar." Serdar da bana, "Durum böyle. Ama sakın aklımdan böyle bir şey geçtiğini düşünmeyin! Bilin!" dedi.

Samimi miydi?

Samimiydi. Ondan 2 hafta sonra "Abi, beni Ankara’ya çağırıyorlar. Ama gitmeyeceğim." dedi. Bu böyle aylarca devam etti. O arada bana devamlı tehdit geliyor. Bir hafta, bir holdingin sahibi arıyor, "Kovun bu herifi!" diyor. 2 sene sonunda -2006 senesi-, Serdar bana dedi ki: "Abi programa böyle devam edemeyeceğiz?" "Ne yapacağız?" "Karşı görüşten adam alalım." Ben de "Almıyorum." dedim. Demokrat görüşlü adamları konuk almak istiyordum. Son gelinen laf, yuvarlak olarak şöyleydi: "Birileri geldiler. Benimle konuştular. ‘Programı bitirin’ demek ve sizi kovmak bana yakışmaz. Ya formatı yumuşatın ya da nasıl uygun bulursanız öyle yapın!" Ben de, senin bana sorduğun gibi "Bu birileri kim?" diye sordum. "Abi, söyleyemem. Önemli birileri." dedi. Israr ettim, "Asker kökenli." dedi. Adamın kim olduğunu tahmin ediyorum; ama söylemek istemiyorum!

Kim?

Şu anda Ergenekon’dan içeride olan ve yargılanan insanlardan birisi olabilir! Konuşmanın gidişatından çıkardığım, bu. Asker kökenli olduğunu bana Serdar söyledi, sonunda da şunu ekledi: "Abi, benim de çoluğum çocuğum var!" Eve gidince, daha fazla devam edemeyeceğimi anladım. Mayıs ayı da gelmişti.

Nokta dergisi kapatıldığında da, "Nokta’nın başına gelen, benim başıma da geldi!" diyerek mi sokakta eylem yaptınız?

Hayır, benim başıma gelen umurumda değil! Bugün Nokta kapatılsa, yine sokağa çıkarım!

Günlükleri okuduğunuzda, size tehditlerin ve uyarıların gelmeye başladığı 2004 yılında, darbe planlarının yapıldığını öğrendiniz. Kendinizle bir ünsiyet kurdunuz mu?

Bizim orada yaptıklarımız, rahatsız ediciydi. 2002’den beri çarpışan iki kesim var: AK Parti ile onun etrafında kümelenen Müslüman bir kesim ve karşılarında da ulusalcı bir kesim var. Arada da bizim gibi yüzde 100 demokratlar var.

Ne demek yüzde 100 demokrat?

Kendi çıkarını, partisinin çıkarını düşünmeden, ezilen herkesin hakkını savunan demek! Bunu yapan çok az insan var! Ben AKP’li değilim, AKP’ye oy vermedim. Referandumda ‘EVET’ oyu verdim, sadece darbecilerin yargılanması için. O oyu verdiğim için de son derece memnunum! Darbeciler şu anda içeride ve yargılanıyorlar. Ama demokrasi mi geldi? Maalesef hayır! Bir baskı rejimi, bir türlü devam ediyor. Darbeciler içeride, AKP’ye destek veren sol ve demokrat kökenli insanlar ürkmeye başladı.

Cumhuriyet Mitingleri’nin bindirilmiş kıtalar olduğunu da söylüyordunuz.

Kesinlikle. Emekli askerî hakim Ümit Kardaş?’ı ilk kez TV’ye çıkardığımız program, TV tarihi açısından da ilktir.

Neler anlattı Kardaş?

"Falanca paşa, Malatya’da halkı örgütleyip 10 bin kişilik miting yaptırdı. Askeri Ceza Kanunu’na göre 5 yıl hapis cezası almalı. Filanca paşa, şurada şunu yaptı. Kanuna göre şu kadar hapis cezası…" Sana bir şey söyleyeyim mi? Medyada tek satır çıkmadı! Bir satır ya!

Birand’la yaptığımız röportajda, günlüklerin kendisine de geldiğini, doğruluğundan şüphe etmediğini; ama yayınlamaktan korktuğunu söylemişti.

Bana büyük bir TV’nin başına geçmem teklif edildi, 1995-96 gibi. 15 gün kadar düşünüp reddettim. Yönetici olmak istemiyordum. İkincisi de, medyada yukarı pozisyonlara çıkmak, esneklik gerektiriyor. Bende o esneklik yok! Hiçbir b..ka bulaşmayan insanlarla, hiçbir b..k olmuyor! Birand yapmak istese, patronu engellerdi. Ne fark eder ki? Kelleyi koltuğa almış, Alper Görmüş gibi az sayıda insan var. Ama Allah’tan var!

Zaman Pazar