Kime Niyet Kime Kısmet!

Spor Güncel
Yirmi üç yaşındaki genç tekvandocu Esra Akbaş, bu zorlu sporu on üç yıldır yapıyor. 2002’de gençler dünya ikincisi, 2005’te de Avrupa ikincisi olan Akbaş’ın, dünya, Avrupa ve Türkiye...
EMOJİLE

Yirmi üç yaşındaki genç tekvandocu Esra Akbaş, bu zorlu sporu on üç yıldır yapıyor. 2002’de gençler dünya ikincisi, 2005’te de Avrupa ikincisi olan Akbaş’ın, dünya, Avrupa ve Türkiye’de aldığı elliye yakın ödülü var.

Zaman gazetesinden Aslıhan Köşşekoğlu’nun haberine göre, başarılı sporcunun tekvando serüveni ise babasıyla birlikte erkek kardeşini tekvandoya yazdırmaya gitmesiyle başlamış.

Esra Akbaş genç bir tekvandocu. On yaşından beri yapıyor bu sporu. Öyle kuru kuruya da değil! Birçok başarıya imzasını atarak ve ödülleri toplayarak ilerliyor yolunda. On beş yaşında 2002 gençler dünya ikincisi olan sporcu, 2005’te de Avrupa ikincisi olmuş. Türkiye’de elde ettiği birinciliklerin sayısı ise o kadar çok ki sorduğumuzda hemen aklına gelmiyor.

Onun tekvandoya başlama serüveni kardeşiyle evlerinin yakınındaki tekvando salonuna gitmeleriyle başlamış. Burada minikler tekvando grubunu, ardından da büyükleri izleyen iki kardeş, sporcuların çalışmasından bir hayli etkilenmiş. Ortamın büyüsüne o kadar kapılmışlar ki, ikisi de geçen dört saati fark etmemiş. Bu süre zarfında çocuklarından haber alamayan aile ise çareyi polisi aramakta bulmuş. Kısa bir telaşın ardından çocukların ortaya çıkmasıyla herkes rahat bir nefes almış. Ancak yaşanan olay sonrası evde Esra’nın spor hayatını etkileyecek gelişmeler yaşanmış. Çocuklarının ilgisine kayıtsız kalmayan baba Hilmi Akbaş, ilk olarak oğlu Emre’yi yazdırmış kursa. Kayıt esnasında ve sonrasında sürekli kardeşi Emre ile gidip gelen Esra’nın tekvando merakı günden güne alevlenmiş. Ancak, "erkek sporu!" ya öyle hemen sesini çıkaramamış. Sonraları salonda bir iki kızın olduğunu fark etmesi ve her zaman destek olduğunu söylediği babasından gelen "Sen de gitmek ister misin?" teklifiyle cesaretlenmiş ve başlamış tekvandoya.

Hilmi Akbaş başlarda tepkiler aldığını söylüyor. "Kızdan tekvandocu mu olur?" diyenlere "Kızım okuyacak, spora da devam edecek. Ne olursa olsun arkasındayım." diye çıkıştığını anlatıyor.

Kardeşi tekvandoya devam etmiyor

Esra Akbaş şu an siyah kuşak, 3. dan tekvando sporcusu. Büyükşehir Belediyesi‘nin kadrolu sporcusu olan Esra, aynı zamanda okulu Marmara Üniversitesi‘nin de tekvando takımında. Yani sporla dolu bir hayat geçiriyor. Birlikte başladığı kardeşi Emre Akbaş da dokuz sene devam etmiş tekvandoya ve birçok ödül almış. Ancak yaşı küçük olduğu için ablasının katıldığı yarışmalara katılamamış. Çevreden aldığı, "Ablan yapıyor sen niye yapamıyorsun?" gibi yorumlar artınca da sıkılmış ve sonunda tekvandoyu bırakmış.

Spor, insanın karşısına çok güzel imkânlar çıkarıyor

Esra Akbaş, Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümünde okuyor. Öncelikli hedefi okulunu bitirip öğretmen olmak. Ancak güzel bir hayali daha var. Sadece kadınların geldiği, içinde danstan tekvandoya, yüzmeye kadar her türlü spor aktivitesinin olduğu bir salon açmayı düşünüyor ve şunları söylüyor: "Kadınlar için bu tür yerlerin olmaması büyük sıkıntı. Herkes spor yapabilmeli. Böyle bir salon açamasam bile öğrencilerime tekvandoyu öğretmek istiyorum. Çünkü spor insanın karşısına çok güzel imkânlar çıkarıyor. Ben ne kadar başka şeylerde başarılı olursam olayım, spor sayesinde göremeyeceğim kadar çok yer gördüm, tanıyamayacağım kadar insan tanıdım. Kendimi geliştirmek ve kendime bir şeyler katmak adına çok güzel fırsatlar geçti elime."

Esra’nın bazen kendini korumak için tekvandocu olmanın nimetlerinden yararlandığı da oluyormuş. Ama şunu da özellikle belirtiyor: "Sonuçta bu spora başlarken çok zorda kalmadıkça dışarıda uygulamayacağınıza dair söz veriyorsunuz. Diğer sporlara oranla tekvandoda ahlak prensibi çok baskın oluyor." Birkaç kez kendini korumak zorunda kalmış Esra. Yaşadığı bir olayı şöyle aktarıyor: "Yolda arabadan laf atmışlardı. Önce sesimi çıkarmadım. Üstüme arabayı sürünce ben de tekme attım ve arabanın benzin kapağı kırıldı."

Hamide Bıçkın’la yaptığım maç 8 raunt sürdü

Her sporcunun spor hayatı boyunca unutamadığı bir anısı vardır. Esra Akbaş’ı da on üç yıllık tekvando hayatı boyunca özellikle bir–iki olay etkilemiş. Bunlarda biri de dünya şampiyonu milli tekvandocu Hamide Bıçkın ile yaptığı maç. Onun için "Her şeyiyle örnek aldığım ablam." diyor Akbaş. Normal tekvando maçları üç raunt sürerken, Esra Akbaş ile Hamide Bıçkın’ın karşılaştığı maç, tam sekiz raunt sürmüş. Maçı alan kişi ise Esra olmuş. O zamanlar gençler dalında dövüşen Esra’nın, Hamide Bıçkın’ı yenmesi bazı gazetelerin spor sayfalarında bile yer almış. Esra Akbaş unutamadığı maçı şöyle anlatıyor: "Maçın üç raundu berabere bitti. Sonra iki raunt daha dövüştük. O da berabere bitince hocalarımız, ‘Siz bekleyin, diğerlerinden sonra yine çıkacaksınız.’ dedi. Sonra üç raunt daha maç yaptık. O maçı almıştım. Ama önemli olan, örnek aldığım ve abla dediğim bir sporcuyla maç yapmaktı. Benim için unutulmaz bir maçtı."

Okula babasının minibüsüyle gidiyor

Esra Akbaş‘ın bir diğer ilgi çekici özelliği ise şoförlüğü! Öyle ki birçok kadın taksiyle bile İstanbul trafiğine çıkmaya çekinirken Esra babasına ait minibüsü kullanıyor. İki yıldır Avrupa yakasındaki evinden Anadolu yakasındaki okuluna babasının minibüsüyle gidiyormuş. Trafikte bir genç kızı minibüsün direksiyonunda görenlerin nasıl tepkiler verdiğini soruyoruz. Haliyle garip karşılayanlar oluyormuş. "Bazı amcalar o kadar şaşırıyor ki yol veriyorum, yüzüme bakıp kalıyorlar." diyor. Magandaların da sıkıştırmaya çalıştığı oluyormuş ama Esra onlara fırsat vermediğini anlatıyor.