İşportacı Genç Arap Dünyasını Yakacak mı?

Spor Güncel
Birkaç gündür Arap ülkelerinin sokaklarında bir fıkra anlatılıyor: "Bin Ali’nin (Ülkesinden kaçmak zorunda kalan Tunus Devlet Başkanı) uçağı Şarm el-Şeyh’e inmiş (Mısır Devlet Başkanı...
EMOJİLE

Birkaç gündür Arap ülkelerinin sokaklarında bir fıkra anlatılıyor:

"Bin Ali’nin (Ülkesinden kaçmak zorunda kalan Tunus Devlet Başkanı) uçağı Şarm el-Şeyh’e inmiş (Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in Kızıldeniz’deki ikametgâhı) ama kalmak için değil, daha çok yolcu almak için!"

17 Aralık’ta, Tunus’un Sidi Bou Said kentinde, 26 yaşındaki üniversite mezunu seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin tezgâhına el konulması üzerine kendini yakma girişimi bir anda ülkede genç-işsiz-sessiz kitleleri harekete geçirmiş, başlayan protestolar sonucunda polisin bir göstericiyi öldürmesi üzerine olaylar büyümüş, Bouazizi 5 Ocak’ta kaldırıldığı hastanede ölünce de "ayaklanma" tavan yapmıştı.

O günden itibaren, ülkeyi 23 yıldır yöneten Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali’nin her türlü çabası sonunu engellemeye yetmedi. Bin Ali, işsiz üniversite mezunu gençleri yatıştırmak için "2012’de 300 bin memur alacağız" dese de, yolsuzluklarla mücadele edeceğini söyleyip içişleri bakanını görevden alacağını söylese de, 2014’teki seçimlerde aday olmayacağını söylese de ok yaydan bir kere çıkmıştı ve şaibeli Bin Ali, cuma akşamı ülkeyi terkedip Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kaldı.

İşte, girişte anlattımız fıkra, bu okun bölgedeki diğer Arap ülkelerini de delip geçebileceğini ima ediyor.

DİPLOMALI İŞSİZLER

Ülkenin sembolüne binaen "Yasemin Devrimi" olarak adlandırılan ve 50’ye yakın protestocunun ölümüyle sonuçlanan bu hareket yöntem, tarz ve demografik olarak son birkaç yılda yaşanan iki önemli örneği hatırlatıyor.

İlki, küresel ekonomik krizin ilk sarsıntılarıyla çalkalanan ülkede 2008 Aralık’ında patlak veren ve 15 yaşındaki liseli Aleksandros Grigoropoulos’un polis tarafından öldürülmesiyle hükümet karşıtı bir "diplomalı işsiz" ayaklanmasına dönüşen Yunanistan örneği… (Yunanistan, yurtdışına en çok öğrenci gönderen Avrupa ülkelerinin başındaydı ve bu gençler ülkelerine döndüklerinde iş bulamıyorlardı. O günlerde ülkede genç işsiz oranı yüzde 20’nin üzerindeydi ve hatta onlara ülkedeki asgari ücreti hatırlatan bir isim bile takılmıştı: 700 Euro kuşağı)

İkinci örnek "Batı"da değil, "Doğu"da yaşandı. 2009 Haziranı’nda, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra İran çalkalandı. Seçimlere hile karıştığını söyleyen ve ülkede reform isteyen öğrenciler polis ve Devrim Muhafızları ile çatıştı. Ama asıl önemlisi , bu göstericilerin buluşup eylemlerini örgütledikleri mecraydı: İnternet. İran rejimi, göstericilerin kullandığı Facebook, Twitter, Youtube gibi sosyal paylaşım sitelerini erişime kapatmak zorunda kaldı. 27 yaşındaki Nida adlı gösterici kadının güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi, tepkiyi daha da büyüttü. El Cezire, olayları "İran İslam Devrimi’nden sonra en büyük huzursuzluk" şeklinde yorumladı.

ALEKSANDROS-NİDA-MUHAMMED
Olayların sembolü Yunanistan’da Aleksandros, İran’da Nida’ydı; Tunus’da Muhammed oldu.

Tıpkı Yunanistan ve İran’da olduğu gibi Tunus’ta da olaylara genç eğitimli işsizler yön verdi (Tunus’ta işsizlik oranı yüzde 14 ve bu işsizlerin üçte ikisi 15 – 29 yaş grubu gençlerden oluşuyor).

Youtube, Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım siteleri her üç olayda da göstericiler için bir istihbarat örgütü işlevi gördü. İnternetin, "Yasemin Devrimi"nde tetikleyici başka bir işlevi dava vardı: Geçen ay yayımlanan Wikileaks belgelerinde, ABD büyükelçisi ağzından Bin Ali’den "mafya" diye bahsediliyordu ve lüks yaşam süren Bin Ali ile eski bir kuaför olan eşinin yaptığı yolsuzluklar, servetlerinin kaynağı bir bir ifşa ediliyordu.

Tüm bunlar biraraya gelince, Batı’ya meydan okuyan Muammer Kaddafi’li Libya’nın, İslamcı dalganın yükseldiği Fas’ın bulunduğu bir bölgede Batı’ya sempatik görünmek için "kadın haklarına önem verme," "modern yaşamı destekleme" gibi mavi boncuklar dağıtan Bin Ali’nin de sonu geldi.

Ve şimdi o sorunun cevabı aranıyor: Tunus’ta yanan ateş başka Arap ülkelerine de sıçrar mı?

BÜYÜK MUTSUZLUĞUN SONUCU…
Ya da şöyle soralım…

Lübnan kökenli Fransız yazar Amin Maalouf, Arap toplumlarının Mısır’ın efsanevi lideri Nasır’dan bu yana dünyaya karşı ciddi bir başarısızlık kompleksi ve büyük bir mutsuzluk içinde yaşadıklarını, ve kendilerini yönetenlerden hiç memnun olmadıklarını söylemişti…

Cuma akşamı, onlarca Mısırlı, Kahire’de Bin Ali’nin gidişini kutlamak için gösteri yapan Tunuslular’a eşlik edip "Dinleyin Tunusluları, sıra sizde Mısırlılar" diye slogan attı. Bu şöyle de okunabilir: Devrim bugün Tunus’ta, yarın Mısır’da! Üstelik cumartesi akşamına kadar, Mısır ve Katar haricinde Arap hükümetleri yaşananlar karşısında sessiz kaldı.

Cezayir gazetesi El Vatan’a bakarsak, "Tunus halk ayaklanmasının, Arap dünyasının yeni kılavuzu-ışığı olduğunu" yazıyor. Lübnan gazetesi An-Nahar’a göreyse bu olayların bölgedeki pekçok ülkede yansımaları olacak."

Peki biz şimdi, Arap halklarının kendi kaderlerini ellerine almaya başlayacaklarını düşünebilir miyiz?

"IRAK’TAKİ GİBİ İŞGALE GEREK KALMAYACAK"
Arap dünyasını yakından bilen pek çok uzmana göre Tunus modeli, otoriter rejimlerin baskısıyla yaşayan komşu halklara ilham kaynağı olabilir. Zira bu halklar da, Tunuslular’ı isyan noktasına getiren sorunlardan mustarip. Tunus’un komşusu Cezayir’de, temel besin maddelerindeki fiyat artışı nedeniyle Ocak ayında ölümle sonuçlanan ayaklanmalar yaşanmıştı. Ürdün’de birçok şehirde cuma günü binlerce insan, enflasyonu ve işsizliği protesto etmek ama aynı zamanda hükümetin gitmesini talep etmek için sokaklara döküldü.

ABD’deki Carnegie Enstitüsü Yakındoğu uzmanlarından Amr Hamzavi şöyle diyor: "Tunus’taki gerekçeler başka yerlerde de hüküm sürüyor. Fas’tan Cezayir’e, Mısır’dan Ürdün’e işsizlik, polis baskısı ya da antidemokratik uygulamalar aynı…" Ona göre Tunus deneyimi "değişimin bizzat Arap halkları tarafından gelebileceğini" gösteriyor: "Artık Irak’taki gibi bir işgale gerek yok. Otokrat rejimler için Tunus çok önemli bir ders olacak."

ABD’deki George Washington Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları uzmanı Prof. Mark Lynch ise "Bu eylemlerin yayılacağını kesin olarak söyleyemeyiz, sözkonusu rejimler için bunlar sürpriz değildi" diyor. Ona göre göstericilerin bir istikameti ve onları yönlendirecek politik figürleri yok; bölgede İslami kanattan da olsa çok az siyasi parti böyle bir rol oynayabilir.

Peki bir lider olmadan da bu gösteriler devam ederse ne olacak?

Kahire’deki El Ahram Üniversitesi’nden Amr al-Chobaki’ye göre Tunus’taki olayların verdiği mesaj çok güçlü. Ama aynı şeylerin Cezayir veya Mısır’da gerçekleşeceğini düşünmek biraz zor: "Otoriter Arap rejimlerinin kendi devamları için bu tür provalara adapte olma yeteneği gözden uzak tutulmamalı."

Ne olursa olsun, Arap coğrafyasında işler eskisi gibi yürümeyecek. Fıkra da olsa uçak bir kere kalktı çünkü…

KÜRŞAD OĞUZ/HBT